Şarkıyı her dinlediğimde içinde birbirinden farklı yaşamlar barındırdığının farkına varıyor, küçük insanların hayatlarını anlatan bağımsız bir film izlemiş gibi oluyorum. Bir üstte aynı şarkıdaki zalim zengin kıza değinmiştik. Bu sefer dikkatimizi usta çekti. Şarkıyı ilk dinleyen birisi için bu usta hemen Hulusi Kentmen biçiminde ete kemiğe bürünür, olmadı bir Nubar Terziyan gelir kişinin gözlerinin önüne, ama eğer siz de benim gibi bu şarkıyı binlerce kere sindire sindire dinlemişseniz aslında o ustanın bir Hulusi Kentmen değil de Yaşar Usta'nın atarlandığı patron olduğunu görürsünüz.
Neden? tek bir şeye bakmak yeterli; şarkının sözleri. 3 yerde geçiyor usta:
....ustam seslendı uzaktan oğlum al takımları
....ustama dedim ki bugün giymeyim tulumları
....ustam geldi sırtıma vurdu unut dedi romanları
işçisin sen işçi kal giy dedi tulumları
Birinde takımları istiyor ki normal her ustanın huyu bu, ikincisinde eleman ustasından bir istekte bulunuyor ama ustanın cevabını duyamıyoruz, elemanın hareketlerinden 'he' dediği sonucuna varıyoruz. Üçüncü kere nerede beliriyor usta? Gelip elemanın sırtına vuruyor 'unut' diyor romanları, 'işçisin sen işçi kal' diye de ekliyor...
Peki sevgili usta, çocuk senden tulum giymemek için izin isterken, saçlarını tararken, süslenip püslenirken aklın neredeydi? Neden o zaman bu çocuğa, bu cahile 'Evladım o kız bakmaz sana, işçisin sen işçi kal' demedin? Neden engel olmadın bu çocuğa da son karede kadraja girip parsayı topluyorsun?
Ben biliyorum ama sebebini, olur da şansı yaver gidip bu kızla işi pişirirse beni de görür elbet beklentisine girdin sen ustam. Bile bile ses çıkarmadın, bakalım bir şansını denesin hele diye sinsi sinsi bekledin. Baktın iş fiyaskoyla sonuçlandı hemen Hulusi Kentmen gibi çıktın ortaya. Yemezler ustam, bir kumar oynadın ve kaybettin sen. Benim gözümde elemanı reddeden o zengin zalim kızdan bile daha aşağıdasın artık, kusura bakma.
İşçi kalmış, ama tulum giyme derken iyi...
Şarkı için: http://www.youtube.com/watch?v=LN7_r9aDC9M