Yaylak ve kışlak hayatı yaşayan, kıl çadırlarda teknolojik imkanlardan uzakta geleneksel yaşam tarzını sürdüren Gök ailesi, besledikleri keçilerden elde ettikleri süt, peynir ve eti satarak geçimini sağlıyor...
Atalarının geleneğini yaşatmaya çalışan Veli Gök, zorlu yaşam koşullarını Anadolu Ajansı'na anlattı.
Baharın gelmesiyle Mersin'in Aydıncık ilçesinden göçe başladıklarını aktaran Gök, eşi, oğlu, gelini ve torunlarının da göç kafilesinde bulunduğunu söylüyor.
Göç sırasıyla Sarıkeçili, Ermenek, Hadim ve Seydişehir'e kadar uzanıyor.
Dönüş ise sonbaharda gerçekleşiyor.
Gök, yörüklerin yüzlerce yıldır göçünü develerle gerçekleştirdiğini vurguluyor ve deveyle göçün kültürlerinin bir parçası olduğunu söylüyor:
'10 deve, 500'e yakın keçi, 4 köpek, 20 tavuk ve bir katırla yolumuza devam ediyoruz. Deveyle göç, kültürümüzün parçasıdır. Atalarımızdan gördüğümüz bu. Yörük kültürünü yaşatmaya çalışıyoruz.'
Gök ve ailesi, geçimini hayvancılıkla sağlıyor ve develere verdikleri yem ile samanı kendileri yapıyor. Develer ise zor şartlara ve iklim koşullarına alışkın.
Veli Gök, 12 ayı dağlarda geçirdiklerini söylüyor:
'Develere verdiğimiz yem ve samanı kendimiz yapıyoruz. İhtiyarlarını satarız. Bu hayvanlar buradaki iklime ve zor şartlara alışkındır. Develeriyle göçenin yörük olduğunu bilirsin. Fakat traktörle yükünü taşıyanın yörük olduğunu bilemezsin. Yerleşik hayata geçmeyi hiç düşünmedim. 12 ayı dağda geçiyoruz. Evimiz olsa da oturamayız. Göç sar, yürü, sonra kurul. Çocuklar için zor oluyor ama yapacak başka bir işleri yok.'
Gök ve ailesinin evi, sosyal güvenceleri yok. Doğada oldukları için sağlık problemleri de olmuyor.
Veli Gök şöyle devam ediyor:
'Evimiz olmadığından ikametgahım da yok. Tabii elektrik, su, telefon ve başka abonelikler de yok. Sosyal güvencem de bulunmuyor. Doğal ortamda hayat sürdüğümüz için sağlık problemimiz pek olmuyor.'
devletin zorunlu yerleştirmeler ile tüketmeye çalıştığı yörükler... çadırlarına misafir olup bir kez olsun bulgur pilavı yemeden ölmeyin ve o gece gökyüzü yorganı altında geçirin. güneşin doğuşu ile birlikte uyanın... başka bir yerde olsa yaşatılması için milyon dolarlar harcanır, korunurlardı.
ne kadar saygı duysak az. bu kültür bizim nerden geldiğimizi nasıl yetiştiğimizi her zaman bize hatırlatacak kültürdür. keşke daha fazla sahip çıkabilsek ve özümüzü bilsek.
Aslında en eski ve değerli kültürlerimizden bir tanesi, keşke korunsa ve yok olmasa diyeceğim ama işin ucunda para ve çıkar olmadığı için el uzatan olmaz.