Et ve Süt Kurumu'nun Brezilya'dan ithal ettiği büyükbaş hayvanlarda şarbon hastalığı görülmesi, hayvan ithalatında denetim mekanizmalarının etkin işleyip işlemediği sorusunu bir kez daha gündeme taşıdı.
Et ve Süt Kurumu'nun Brezilya'dan ithal ettiği büyükbaş hayvanlarda şarbon hastalığı görülmesi, hayvan ithalatında denetim mekanizmalarının etkin işleyip işlemediği sorusunu bir kez daha gündeme taşıdı.
Brezilya'dan getirilen hayvanlarda şarbon hastalığına rastlanılması, canlı hayvan ithalatındaki soru işaretlerini bir kez daha gündeme taşıdı.
Bloomberg HT yazarı Yavuz Donat da, bugünkü köşe yazısında denetim mekanizmasının ne kadar etkin işlediği sorusunu masaya yatırdı.
'İthalat miktarındaki artışa paralel olarak birçok ülkeden istenen kriterlerde canlı hayvan bulmakta zorluk çekildiği ve fiyatların yükseldiği biliniyor' diyen Donat, 'O yüzden ithalatta öncelik ‘nitelik’ten çok ‘nicelik’ tarafına evrilmiş gibi gözüküyor' dedi.
Donat, sektörde, “İthalatta kontrol mekanizmasını yitirdik” görüşünün hakim olduğunu belirtti.
Akıllarda soru işaretleri bulunduğunu ifade eden Donat, o soruları şöyle sıraladı:
Brezilya’dan ithal edilen söz konusu büyükbaş hayvanlardan yolda gelirken telef olanlar var mı?
Varsa sayısı ne kadar?
Yine eğer yolda telef olan hayvanlar varsa o hayvanlardan örnekler alınıp incelendi mi?
Kıtalararası canlı hayvan sevkiyatlarında karantina koşulları Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü'nün belirlediği kriterlere uygun ve etkin biçimde sağlanabiliyor mu?
Hastalık Brezilya’dan mı geldi yoksa burada mı bulaştı?
Bu konuda kamuoyuna tatmin edici açıklamalar yapılacak mı?
Türkiye'nin 2011-2012 yıllarında Polonya'dan ithal ettiği etlerde 'deli dana' hastalığına rastlanıldığı iddiasını hatırlatan Donat, şöyle devam etti:
'Söz konusu durum Polonya’nın, başlattığı bir soruşturma kapsamında Türkiye’den adli yardımlaşma talebinde bulunmasıyla ortaya çıktı. Her ne kadar Tarım ve Orman Bakanlığı iddiaları yalanlasa da akıllarda ciddi soru işaretleri belirdi ve birçoğuna tatmin edici yanıtlar alınamadı. Önceki yıllarda da Türkiye, hayvan ithalatının gerçekleştirildiği Fransa’da görülen Mavidil Serotip 8 hastalığı ile tanışmıştı.'
Donat, geçmiş yıllara bakıldığında benzer haber ve açıklamaların sıkça görüldüğünü belirterek, 'Çünkü tarımda 'ithalat kolaycılığı' uzun yıllardır devam ediyor' ifadelerini kullandı.
İçeride yerli üretimi destekleyip ithalatı sonlandıracak adımların atılamadığına dikkat çeken Donat, 'Böyle olunca da aslında hayvanları ithal ederken, hastalık ve birçok riski de beraberinde ithal etmeye devam ediyoruz.Bugüne kadarki ithalat politikalarıyla bu işlerin yürümediği net bir şekilde ortaya çıktı' dedi.
Donat, yazısında “Taşıma suyla değirmen dönmez” diyen Prof. Dr. Ersin İstanbulluoğlu'nun konuyla ilgili şu yorumunu aktardı:
'Bunu hep söyledik ama bir kere daha hatırlatalım. Daha ne hastalıklar çıkacak. Bakteriyel, viral ve paraziter kökenli... Her ülkenin kendine özgü bir patojen mikroorganizma florası vardır, geniş çaplı ithalata başlarsanız hastalık taşıma riski artar.”
Şarbon, ot yiyen hayvanlardan insanlara bulaşan bir zoonoz hastalık olarak tanımlanıyor.
Şarbon sadece hayvanlar için değil, hayvandan insana temas ya da hayvansal ürün tüketimiyle geçebilen çok tehlikeli ve öldürücü bir hastalık olarak biliniyor.
Toprağına tükürsen hasat verecek bu bereketli topraklarda ne tarım ne hayvancılık bıraktılar yazıklar olsun
Çok yakın zaman önce bu olmuştu ("Tahlil raporları yabancı dildeydi, anlamadık"): https://tr.sputniknews.com/turkiye/201805271033609542-polonya-delidana-ithal-et/ İnsan sağlığının devlet nezdinde değeri işte bu.
Türkiye'de denetim, bir futbol maçının 80. Dakikasında gol yiyip mağlup duruma düşen bir takımın teknik direktöü tarafından maça oyuncu sokularak müdahale edilmesine benziyor. Yani birileri ölmeden denetim devreye girmiyor.