Kader, kontrolümüz dışında ve kaçınılmaz olarak gerçekleşen olayları tanımlamak için kullanılan bir kavram. Buna göre kader, evrende sabit ve doğal bir düzen olduğu inancına dayalı olarak karşı konulmaz bir güç tarafından, önceden belirlenmiş olaylar dizisi.
Bu durumda şansı bir olay kaderi ise hayatımızı etkileyen olaylar dizisi olarak yorumlayabiliriz.
Geçen hafta, Cumhuriyet Üniversitesi Vakfı Okulları Lise müdürümüz, aynı okulun anaokulu öğretmeni olan eşi ve iki kızıyla beraber tatilden evlerine dönerken, bindikleri taksiye tır çarpması sonucu hayatını kaybetti. Anlatılana göre aile, tatil yoğunluğu nedeniyle olası bir trafik kazasından kaçındıkları için şahsi arabaları yerine otobüs yolculuğunu seçmişlerdi. Şehir otogarına ulaşan aile evlerine ulaşmak için sıradaki taksiye binmişlerdi. Otogarda sırasını bekleyen taksinin şoförü aracı henüz devralmıştı. Taksi şoförü, sabahın 5.30’unda bomboş (!) olması ihtimal olan yolda kırmızı ışıkta geçerken solundan, hızla gelen bir tır olabileceğini elbette hiç beklemiyordu. Bu beklentisizlik ikisi çocuk beş kişinin ölümüne sebep oldu.
Düşünsenize
• Ailenin küçük kızının (misal) çişi gelse ve taksiye 5-10 dakika geç binseler belki de o 5 kişi hâlâ yaşıyor olacaktı.
• Taksi şoförü “Sabahın 5.30’unda tüm yollar boştur!” yanlış inancına sahip olmasa belki o 5 kişi hâlâ yaşıyor olacaktı.
• O tır oradan 10 saniye önce ya da sonra geçse o 5 kişi yaşıyor olacaktı.
• Her iki şoföre de “Günün her saati de trafik kurallarına uyulması gerektiği” bilinci aşılanmış olsa o 5 kişi yaşıyor olacaktı.
• Araçların her ikisi de trafik ışığının kırmızı yandığını gördüğünde en azından yavaşlasa o 5 kişi yaşıyor olacaktı.
Sonuç: O tır o taksiye çarptı. O 5 kişinin yaşamları son buldu.
Sizce bu hangisiyle açıklanabilir: Şans mı? Yoksa kader mi?
Bu sabah, aracımla havalimanına yol alırken son anda bir kaza atlatınca çok daha anlamlı geldi bunları yazmak.
Olay şöyle gelişti:
Zihnim, son bir haftadır o beş kişinin ölümünde takılı kaldığı için trafik ışıklarında tedirgin oluyordum. Derken trafik ışığına yaklaştığımı ve sarı ışığın yanıp sönmeye başladığını fark ettim. Bilirsiniz bu, az sonra “dur” anlamına gelen kırmızı ışığın yanacağı sinyalini verir. Yavaşladım ve usulca durdum. Arkamdan gelen aracın benimle aynı histe olmadığını anlamam uzun sürmedi. Zira aracın hızı, kırmızı ışığı beklemek istemediği için sarı ışığı yakalamak ister gibiydi. Oysa ben saniyeler önce tam da önünde durmuştum. O halde ya arkamda duracak ya da aracıma vuracaktı. Dikiz aynasından izlerken nefesimi tutup bekledim. Acı bir fren sesi duyuldu önce. Kalbim yerinden çıkacak sandım. Sonra yanımdan hızla geçtiğini fark ettim. Saniyeler içinde artık önümdeydi. Orada da duramadı ve kavşağı aşıp caddeye girdi. Sabah trafik yoğunluğunun az olması nedeniyle başka araçların da kazasına neden olmayışına minnet ettim. Sonrası malum. Şoför aracı bu şekilde kullanmaya devam devam ettiyse bir “şanssıza” ya da “kader kurbanına” denk gelmesi an meselesiydi.
Benim çıkardığım sonuç şu. Kazaya karışmanız ya da kazadan kurtulmanız şans. O kazada ölmeniz ise kader.
Instagram
Twitter
'Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio'
Onlarca farklı olasılık içinden seçtiğimiz bir tanesi şans ve/veya kaderimiz oluyor. Verdiğiniz örnekleri kelebek etkisine benzettim. Misal o tır ordan 10 sn sonra geçse, daha büyük bir kaza olsa 5 kişi yerine 20 kişi ölebilirdi. Ölen aileye allah rahmet eylesin 😔
aslında ikiside birbirine benziyor ve müdahale etmek imkansız. yapılan herşey hem kaderimiz hem şansımız