Sanatta Semboller - 2

Bir önceki yazımda sanatta kullanılan sembollerden ve anlamlarından söz etmiştim. Sembol kavramı ile devam etmek ve sembollerin önemli yeri olan sanat akımlarına da göz atmak istiyorum.

Sanatın başlangıcından beri sembollerin kullanıldığını ve sembolleri kullanarak daha büyük bir etki yaratılabildiğini söyleyebiliriz.

İnsan başka türlü anlatılması zor olan bir konuyu temsil etmek için sembollerden yararlanmıştır. Sanırım sembol oluşturma insana has düşünme eyleminin bir çıktısı. Çünkü insan zihni algıladığı şeylerden öncelikle imgeleri, imgelerden de sembolleri oluşturuyor. 

Erich Fromm’a göre sembol 3 farklı etkiden doğuyor; rastlantısal, geleneksel ve evrensel. İnsanoğlu doğduğu andan itibaren çevresini algılamaya başlar ve semboller oluşturarak kendi dünyasını kurar. Bu semboller Erich Fromm’a göre rastlantısal sembolleri oluşturuyor. ve bilinçaltıyla ilgilidir. Geleneksel semboller, bir topluma ait olan ve o toplumun kültürel yapısıyla ilişkili sembollerdir. Örneğin; Anadolu kültüründe gelinlik üzerine takılan kırmızı kuşağın bekareti simgelemesi gibi. Evrensel semboller ise asırlar boyu süre gelen, tüm insanlığa mal olmuş sembollerdir ve kolektif bilinçle alakalıdırlar. Kolektif bilinç, kalıtımla kuşaktan kuşağa aktarılan bir düşünme biçimidir ve sembollerle algılamayı sağlar. İnsanoğlunun geliştirdiği işaret ve simgeler dil, masal, büyü, mit gibi kültürel imgelerden türemiştir.

İnsanın en üst üretimlerinden biri olan sanat da, insanın sembolleştirme yetisiyle ortaya çıkan düşünce dünyasının bir form olarak dışa yansımasıdır.

Michelangelo (1510), “İlk Günah ve Cennetten Kovuluş”

Ortaçağda, çok az kişinin okuryazar olduğu dönemlerde sanat hareketleri, kitlelere daha derin anlamlar iletmek için büyük ölçüde sembollere dayanıyordu. Bu dönemde semboller dinden, mitolojiden, doğadan ve toplumdan esinlenmiştir.

19. yüzyılın sonlarında, sembolizmin kendisi bir sanat hareketi olarak ortaya çıktı. Sembolizm, duygusallığı ve insanın iç dünyasını ön plana alan ve romantizme benzeyen bir akımdır. Açıkçası kendisinden önceki tüm akımlara karşı çıkmıştır. Hareket, yumuşak renklerden, sararmış yapraklardan, kara meleklerden ve grotesk figürlerden yararlanmış,

Dadaizm, Kübizm ve Sürrealizm gibi modern sanat akımları da sembolojiyi benimsemiştir.

Arnold Böcklin, (1872) Otoportre

Leonardo Da Vinci ve Vincent Van Gogh'dan Frida Kahlo'ya ve Pablo Picasso'ya kadar tüm popüler ressamlar, eserlerinde zamanın tonunu belirlemek ve resimlerinde belirli detayları vurgulamak için sembolizmi kullanmışlardır.

20.yüzyılın başında unutulan simgecilik 1920’lerde sürrealistler tarafından yeniden keşfedildi.

Salvador Dali (1937), “Yanan Zürafa”

Bu sefer sembolizmde kullanılan simgeler ikonografideki bilindik semboller değil daha çok kişisel, öznel, muğlak göndermeler olarak karşımız çıktı. Sürrealizm akımını takip eden sanatçılar, eserlerinde rüyalarını, psikanalizi ve bilinçdışı duyguları aktarmayı denedi. Fantezi ve rüya görüntülerini kullanarak iç dünyalarını, sembolik yollarla ortaya çıkaran, yaratıcı çalışmalar üretti.

Siz kendi iç dünyanızı sembollerle ifade etmek isteseydiniz nasıl simgeler kullanırdınız?

Web

Instagram

Popüler İçerikler

Kızılcık Şerbeti'nde 4 Kişinin Öldüğü Patlama Sahnesi Nasıl Çekildi?
Volkan Demirel, Elini Sıkmadığı Şenol Güneş'le Arasında Geçen Diyaloğu Anlattı
Bakanlığın Gıda İfşaları Devam Ederken En Fazla At ve Eşek Etinin Satıldığı Şehirler Belli Oldu