Depresyonun karanlık dehlizlerinde yürüyen fakat bu süreci sıra dışı sanat eserlerine dönüştüren bir dahi: Alfred Kubin. Tüm sevdiklerini kaybettikten sonra tuvale olan tutkusunu iki katına çıkaran, çizimlerinde kabusları ve gerçekleri bir araya getiren bu sanatçının hikayesi, sizi de içine çekecek.
Kimi zaman ürpertici, kimi zaman da düşündürücü olan bu eserleriyle tanışmaya hazırsanız, Alfred Kubin'in göz alıcı ve bir o kadar da karanlık dünyasına davetlisiniz. 👇
Kaynak: 1
Annesinin erken ölümü ve ardından yaşadığı intihar girişimi, onu psikolojik olarak derinden etkiledi ancak bu karanlık dönemlerde bile sanata olan tutkusu canlı kaldı.
Babasının ölümü de eklenince, ruh halindeki dalgalanmalar arttı ancak bu dönemlerde Ekspresyonist tarza kayarak 'The Other Side' adlı romanını yazdı. Ekspresyonizm, onun sanatına gerçekçi bir doku kazandırdı.
Memleketi Avusturya, onu ulusal bir sergiyle onurlandırdı.
Bu eserde, bir kadının etrafında dönen figürlerle birlikte, insanların içsel gücünü betimlemiştir. Kadın, bir ağacın en üstünde sanki bir orkestrayı yönetiyormuş gibi poz verirken ağaçta asılı figürler de ona eşlik ediyor.
'Atlı Kadın' adlı çiziminde, bir kadını sallanan bir atın yan eyerinde otururken resmeder. Çiziminde, baskı ve zorbalık temasını işlemektedir.
Bu eser, Alfred'ın karmaşık cinsel hayatını ele alır. Çizimde, elleri ve ayakları bağlı, mutsuz bir kadın vardır ve ona goril benzeri varlıklar eşlik etmektedir.
Alfred, bu eserini Berlin'de ilk sergisini açtığı yıl çizmiştir. Çizimde, kafası kafatası gibi olan canavar bir yengeç, bebekleri suyun içinden çıkartıyormuş gibi gösterilmiştir. Çelişkili ve umutsuz bir dünya yaratmayı amaçlar.
Bu eserde, Alfred bir uçurumdan çıkmaya çalışan bir insanı ve onu aşağıya çeken şeytani bir varlığı resmetmiştir. Burada da korku ve endişe ana temalardır.
Ne ararsan var