Sanatı Gerçeklikle Buluşturan Birbirinden Etkileyici Belgesel Filmleri

Gördüğünüz sahneleri kamera açısından değil kendi gözlerinizle görüyormuş gibi hissettirip sizi filme ve sahnelere dahil eden, bazen mahkeme salonuna bazen bir savaşın ortasına bazen de büyük bir şehrin sokaklarına ışınlayan, izlemeniz gereken 10 efsanevi belgeseli sizler için bir araya getirdik. Şimdiden keyifli okumalar ve izlemeler diyelim...🙌😍

10. Man With a Movie Camera (Dziga Vertov)

Belgesel türünün öncüsü film olarak kabul edilen Dziga Vertov'un Men With a Movie Camera'sı , bu filmlerin çoğunun neyle ilgili olduğunu tam olarak özetliyor: sıradanı göstermek, duyulmayana kulak vermek ve sinemayı gerçeğe dönüştürmek.

Film, yeni kurulan Sovyetler Birliği'ndeki dört şehrin sokaklarını gösteren kameralı bir adamın perspektifini ve ayak izlerini takip ediyor.

İnsan gözüne çok benzeyen bir araç olarak kullanılan kamera aracılığıyla gerçeği dürüstlükle göstermek ve değiştirmek amacıyla devrimci bir yapım ortaya koyuyor. 

Vertov'a göre, o zamanlar kurguya dayalı olarak yapılmakta olan sinema türü, gerçekliğe benzemediği için gerçek hayatı keşfetme ve değiştirme konusunda neredeyse hiçbir güce ve etkiye sahip değildi; yerini olgusal imgeler ve ses almalıydı.

9. The Beaches of Agnès (Agnès Varda)

Agnès Varda, tüm zamanların en büyük (ve en yaratıcı) Fransız film yapımcılarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Hem uzun metrajlı filmleriyle hem de belgesel çalışmalarıyla tanınıyor. En büyük başarısı ise The Beaches of Agnès.

Varda'nın gençliğini, film yapım kariyerini ve Fransız film yapımcısı Jacques Demy ile olan ilişkisini yansıttığı görsel bir otobiyografi sunuluyor bizlere. Varda'nın bizi de aynı açıdan bakmaya dahil ettiği hayata eşsiz bakış açısı sayesinde dokunaklı, eğlenceli, görsel olarak göz kamaştırıcı ve düşündürücü bir yapım.

8. A Summer Chronicle (Jean Rouch & Edgar Morin)

1960'da Paris'te çekilen A Summer Chronique, yaşamları ekranda birleşen farklı kökenlerden işçiler ve göçmenleri konu alıyor. Rouch ve Morin, işçi sınıfının mücadelelerinin insanları günlük yaşamlarında gerçekten mutluluğa ulaşmaktan nasıl mahrum ettiğini analiz etmek için kapitalist dünyada mutluluk sorunu üzerinde çalışıyorlar.

Film, belirli karakterlerin hayatlarına odaklanmaya başladığında, onların sevgi ve nefret ilişkilerinin gözlerimiz önünde oluyormuşçasına oluştuğunu görmeye başlıyoruz.

Holokost'tan kurtulan, Cezayir'den kurtulmak için savaşan erkekler, göçmen kadınlar, işçi sınıfı...

Bu birbirinden farklı mücadeleler veren insanların yaşamları kamerada bir araya geldikçe izleyici, hiçbir kurgu filminin yapamayacağı şekilde, insanlığın gerçekleri ve ön yargıları hakkında, olayların ve durumların içindeymişçesine bir fikir ediniyor.

7. Waltz with Bashir (Ari Folman)

Waltz with Bashir, diğerlerinden çok daha farklı olarak sadece bir belgeselden daha fazlası. Çünkü aynı zamanda bir savaş filmi. Temelini travmalardan alan psikolojik, kabus gibi bir film ve bir animasyon çalışması. Türlerin karışımı ve işlediği konu açısından fazlasıyla özgün bir biçimde, etkileyici ve dokunaklı gerçekliklerle buluşturuyor izleyiciyi.

Kamera, 1982 Lübnan Savaşı'nda, savaştığı bastırılmış anıları ortaya çıkarmak için yaptığı kişisel yolculuğunu takip ediyor.

Yolculuğunu izlemek, savaşta kazanan olmadığı hissini veriyor. Film, bir tarafın en çok zayiat vereceğini ve diğer tarafın ise muhtemelen ömür boyu duygusal olarak yaralı kalacağını izleyiciye derinden hissettiriyor. Savaş karşıtı filmler bundan daha keskin veya yıkıcı olamaz diye düşünüyoruz.

6. Travel Songs (Jonas Mekas)

Jonas Mekas'ın Travel Songs'u, yapımcının 1967 ile 1981 yılları arasında kaydettiği kısa filmlerin bir derlemesinden oluşuyor. Bu kısa filmler Avrupa'da o yıllar arasında Mekas'ın geçtiği Avignon, Ávila, Cassis ve Stockholm gibi farklı yerleri gösteriyor. 

Fikir, neredeyse filme alınmış bir seyahat günlüğü gibi basit görünse de, bulanık görüntülerin ve melankolik seslendirmenin yarattığı hissiyat herkesi ağlatmak için yeterli düzeyde.

Sahneler, günlük yaşamın gizemlerini şiir gibi sergiliyor.

Sokaklardaki insanlar, rüzgarda masa örtüsü üzerinde dans eden gözlükler, büyük şehirlerde dolaşan başıboş kediler. Her şey fazlasıyla gerçek ve şiirsel bir şekilde gözler önüne seriliyor. 

Film, günlük yaşamın şarkısının önümüzde ne olduğuna bakma biçimimizde yattığını bizlere gösteriyor...

5. Sans Soleil (Chris Marker)

Chris Marker'ın Sans Soleil'inde bir kadın, bir dünya gezgininin düşüncelerini anlatıyor. Bu filmde de basit bir seyahat günlüğü gibi görünen şey, görüntülere dönüştürülen anıların bir bütünü haline geliyor. 

Hem estetik hem de entelektüel mükemmelliği olan Sans Soleil, insanın zaman ve mekandan geçişinin izahını yapıyor.

Saf anılar ve düşünceler, bir kamera kullanarak ve bu kameraya dürüst duyguları yansıtarak görsel ve işitsel bir şahesere dönüşüyor.

İnsanlar düşüncelerden ve anılardan kaçmak için kurgu aramaya eğilimliyken, Chris Marker burada onların gözlerine bakıyor ve onlara zamanın gerçek ve güzel hüznünün bir hatırlatıcısı olarak hizmet ediyor.

4. Shoah (Claude Lanzmann)

En önemli ve etkileyici belgesel filmlerinden biri olan Shoah, Holokost'u ve Nihai Çözümün yıkıcı sonuçlarını gözler önüne seriyor, ancak bunu yapmak için tamamen farklı bir yaklaşım benimsiyor. 

Film, yaklaşık 10 saat uzunluğunda ve benzeri eserlerin aksine  toplama kamplarının arşiv görüntülerini içermemesiyle dikkat çekiyor.

Bunun yerine, çeşitli toplama kamplarındaki olayları ilk elden deneyimleyen ve / veya tanık olan kişilerle yapılan kapsamlı bir dizi röportajdan oluşuyor.

Kötülüğün sıradanlığını ve Holokost gibi korkunç tarihsel bir olayı sanki ropörtajı yapan kişiymişçesine ilk ağızdan dinlemek filmi fazlasıyla etkili kılıyor. Shoah'ı tartışmasız tüm zamanların en güçlü ve önemli belgesel filmlerinden biri yapıyor.

3. News from Home (Chantal Akerman)

Belçikalı bir film yapımcısı ve muhtemelen neslinin en önemli Avrupalı yönetmeni olan Chantal Akerman, Holokost'un dehşetini yaşayan fakir bir Yahudi ailenin çocuğu olarak dünyaya geliyor. Film yapma hayalini gerçekleştirmek için New York'a kaçıyor.

New from Home, kızının ani kaçışının yasını tutarak onunla bir bağlantı kurabilme arzusunda olan annesinin mektupları eşliğinde şehrin görüntülerini izleyiciye sunuyor.

New York'taki günlük hayatın çılgınlığı, Akerman'ın annesinin sözleri kaybolmaya başladığında hikayenin ana karakteri haline geliyor. 

Paylaştıkları bu yakın bağ izleyicinin gözü önünde, acı bir şekilde kaybolup gidiyor.  Ailenin kalabalık sıcaklığı, yalnız New York kitleleriyle karşı karşıya kalıyor. Görüntüler ekranlardan kaybolurken izleyicide garip ve hüzünlü bir his yaratıyor.

2. Woodstock (Michael Wadleigh)

Woodstock, belgesel filmi ve ikonik bir konser filmi olmaktan çok daha fazlası olan yapımlardan.  Tüm zamanların en önemli canlı müzik etkinliği olduğu iddia edilen, üç gün süren, 32 farklı müzikal ismin sahne aldığı ve 400 binden fazla kişinin katıldığı 1969 Woodstock Müzik ve Sanat Festivaline izleyiciyi dahil ediyor.

İkonik sanatçıları ve performanslarını (Jimi Hendrix, Janis Joplin ve Who'nun performansları gibi) yakalamanın yanı sıra festivalin katılanlar için nasıl bir deneyim olduğunu belgeliyor ve izleyiciye aynı atmosferi tattırıyor.

1. The Thin Blue Line (Errol Morris)

Morris'in Thin Blue Line'ı, diğerlerinden farklı olarak, gerilim filmi gibi yapılandırılmış bir vaka çalışması. 

1976'da bir Dallas polisini öldürme suçundan dolayı hapsedilen Randall Adams'ı ele alıyor. Film aynı zamanda, gerçekte ne olduğuna dair farklı perspektifler sunmak için bilgi ve hakikat sorunları üzerine felsefi bir tez niteliği taşıyor.

Seyirci, kendini kandırma ve aldatma üzerine karanlık ve düşündürücü bir çalışmayla karşı karşıya kalıyor.

Gerçekten de kusursuz bir şekilde yapılandırılmış, güzel çekilmiş film, Amerika üzerine dokunaklı ve eğlenceli bir deneme. 

Morris'in, Adams'ın ilk duruşmasının en iyi ihtimalle adaletin düşmesini, en kötü ihtimalle yolsuzluğu içerdiğini öne sürme becerisi, seyirciyi de filme daha çok bağlıyor; seyircinin vekil jüri olmasını sağlıyor. Bu belgesel filmi her detayıyla üzüntü, öfke, rahatlama, hayranlık ve merak uyandırıyor.

İlginizi çekebilir:

İzlemeden Önce Bir Kere Daha Düşünün: Fobilerinizi ve Korkularınızı Tetikleyecek Filmler!
Ötekileştirilenlerin Haklarını Koruyor! Kötü Olma Motivasyonlarını Öğrenince Sempati Beslediğimiz Karakterler
Karar Ver Artık Kimi Daha Çok Sevdiğine! Sinema Tarihindeki Sansasyonel Aşk Üçgenlerini Konu Alan Filmler

Popüler İçerikler

Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
Okullardaki Yılbaşı Kutlamalarına Gelen Yasağa Mustafa Sandal'dan "Onlara İnat 'Duble' Kutlayacağız!" Tepkisi
Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı