Fransa Devriminde aktif bir rol oynamış ve gelmiş geçmiş en başarılı sanatçıları arasına girmeyi başarmış bir ressam olan Jack louis David aynı zamanda Neo-Klasisizm akımının da öncülerindendir.
Bu resim kriz halindeki bir ülkeden söz etmektedir. Olası bir savaşı önlemek için Romalılar, üç düşman askeri ile savaşacak üç kardeş seçmişlerdir.
O dönemde bazı durumlarda taraflar kendi içlerinde en iyi dövüşçüleri seçerek, mücadele içine sokar ve kazanan taraf aynı zamanda savaşında kazananı oluyordu. Böylece kocaman ordu telef olmaktan kurtuluyordu.
Resimde baba, oğullarına son yemini ettirmektedir. Ne olursa olsun kanlarının son damlasına kadar savaşacaklarının yeminiydi bu. Ancak resmin sağ tarafına baktığımızda ilginç bir trajedi ile karşılaşmaktayız.
Çünkü bu üç kardeşten biri düşman tarafından bir kız ile evlidir(sağdaki sarı etekli kadın). Kızın abisi ise karşı taraftaki üç savaşçıdan biridir. O kadın sevdiği iki erkeği birden kaybedebilir. Bu yüzden kendinden geçmiş bir halde sandalyeye yığılıp kalmıştır. Ve iki çocuğuna muhtemelen büyükanneleri kollarına sarmıştır.
Shalott'un Leydisi hikayesi Kral Arthur Efsanesi'ne baktığımızda doğrudur, ancak bir Pre-Raphaelite olan Waterhouse bu resmi Tennyson'ın "The Lady of Shalott" şiirinden esinlenerek yapmıştır. Onun hikayesi de son derece hüzünlüdür: Camelot'a yakın bir adada, bir kulede yaşayan Shalott'un Leydisi'nin üzerinde, onu doğrudan dış dünyaya bakmaktan alıkoyan bir lanet vardır. Eğer gerçek dünyaya bakarsa ölecektir. Bu yüzden dışarda olan biteni yalnızca bir ayna sayesinde izler. Bir yandan dikiş nakış yaparken bir yandan da gerçek dünyanın yansımalarını izlemektedir ve bu yansımaları kumaşlarına dokur. Bir gün yine aynasından dışarı bakarken adanın yakınından geçmekte olan Lancelot'u görür. Yakışıklı Lancelot'tan ve parıldayan zırhından o kadar etkilenir ki kafasını çevirir ve pencereden dışarı, gerçek Lancelot'a bakar. İşte o anda ayna boydan boya çatlar ve talihsiz leydimiz lanetin işlemeye başladığını anlar. Nehrin kıyısında bir kayık bulur, üzerine adını yazar, Camelot'a son kez bir bakar ve dokuduğu rengarenk kumaşları alıp (resimde de görüldüğü gibi) kayığın içine uzanır. Kayık Camelot'a doğru süzülürken leydi son şarkısını söyler ve saraya varmadan ölür. Kayık Camelot'taki insanlar tarafından görülür ve şövalyeler leydiden korkarlar. Lancelot ise leydiyi oldukça güzel bulur ve onun için kısa bir dua eder. Leydi'nin onu bir kerecik olsun dünya gözüyle görebilmek için öldüğünü hiçbir zaman bilemeyecektir. Tennyson'ın şiiri böylece biter. Ayrıca, Waterhouse'un resminde, üç mumun yanında çarmıha gerilmiş bir İsa da görülmektedir. Mumlar yaşamı temsil etmektedir ve ikisi sönmüştür.
bütün ressamların adı J harfiyle başlıyor.bi tek dali hariç...