Sanat Ne Anlatır ? 6 Gizemli Yapıt ve Öyküleri-5

Theodore Gericault Medusa'nın Salı - (Doğanın Sömürgecilerden İntikamı)

NeoKlasizm(Yeni klasizm) den Romantizme geçiş sürecinde Fransa'nın gelmiş geçmiş en büyük ressamlarından olan Gericoult birbirine girmiş, bu insan yığınlarını bir araya getirerek büyük bir şaşkınlık yaratmış, ardından da sert eleştirilerin hedefi olmuştur.

Acaba bu resme baktığımızda ne anlamamız gerekiyor ? Umut mu ? Umutsuzluk mu ?

1816 yılının sıcak temmuzunda Medusa adlı Kraliyet gemisi, sakince kıyıdan ayrılarak, kendisini sonsuz maviliğe bırakıyor. İngilizlerin Fransızlara bıraktığı Senegal'deki bölgeyi işgal etmek için deniz taburu gemide hazır bulunuyor. 

Çiçeği burnunda yeni atanmış Senegal Valisi, ailesi, hizmetçileri, oranın coğrafyasını çıkarmak,  bilgi edinmek için bilim adamı ve araştırmacılar ile beraber tam 400 kişi Medusa'nın kamaralarına yerleşmeye çalışıyor.

Kanarya Adalarının yakınlarında gemi çeşitli hatalardan dolayı kayaya oturuyor. 

Geminin bir an önce boşaltılması lazım, ancak nasıl ?

Vali, ailesi, kaptan ve subaylar 6 filikaya doluşuyorlar. Geriye kalan 147 insan ise geminin direğinden parçalarından acelece yapılan, sallara zorla bindiriliyor. Filikaların onları karaya kadar çekeceği söyleniyor. Ne yazık ki bu pekte mümkün değil.

Suyun ortasında bir avuç tahta parçasının üzerinde gerçek bir ölüm kalım savaşı baş gösteriyor. Açlık, susuzluk ve Temmuzun yakıcı sıcağı...

Aradan bir hafta geçiyor ve 147 kişiden geriye yalnızca 28 insan salda kalıyor. (Zor atlatılan bir haftanın ardından bazı ölülerin etleri güneşte kurutularak yendiği kayıtlara geçmiştir)

Suyun ortasında geçen 13 vahşi günün ardında tesadüfen sağ taraftan bir geminin geçtiği fark ediliyor, ve halen umudu olan bir kaç insan, son enerjilerini de kullanarak geçen geminin dikkatini çekmeye çalışıyorlar. Ve işte Theodore Gericault tamda bu anı devasa bir tabloya işleyerek ölümsüzleştiriyor.

Ve evet, o kadar asilzadenin arasından uzanan bir 'Zenci' kolu, sonunda fark ediliyor, gemi bu insanları kurtarıyor.

Rene Magritte - The Lovers (Aşk Nedir ? Ne Değildir ?)

Şahsi fikrim Salvador Dali'nin birazcık gölgesinde kalmış, dahi Sürrealist ressam Rene Magritte'e gerekli önem yeteri kadar önem verilmemektedir. Filmleri kitapları ve fotoğrafları ile Dali bu gün bile şöhretini korumaktadır.

Bir insan neden böyle bir resim yapma gereği duyar ?

Aşk hemen herkesin kapısını çalmayan, ancak tüm insanlığı peşinde sürüklemeyi bilen bir duyguysa, bunu anlatmanın yolu bu mu olmalıdır ?

Belçika'lı Magritte göre evet.

Aşk tamda böyle bir şeydir. Ancak bu resimde ne anlamamız, bu çalışmayı nasıl yorumlamamız gerekiyor ?

İki farklı görüş ortaya çıkmıştır. 

İlki aşk, kişilerin gizemli dünyasını tıpkı bir maske gibi örten bir kavramdır. Dolayısıyla aşık olduğumuz kişiyi tam olarak tanıyamayacağımız dile getirilmektedir. Aşıkların kendileri ile ilgili bazı yönlerinin üstünü örttüğünü resminde bu duruma bir gönderme yaptığı düşünülmüştür.

Diğer fikre göreyse 'Aşkın gözü ne yazık ki kördür'. 

İlk bakıldığında oldukça basit bir çalışma gibi gelse de Magritte aslında oldukça karmaşık bir çalışmayı izleyicilerine sunmuştur. 

Kesin bir yargıya varamayarak, her izleyici kendi yorumunu dile getirmektedir.

Dieogo Velazques - Aynadaki Venüs ( Bıçakla saldırıya uğrayan ilk eserlerden)

Saray mutfağında çalışmaya başlamışken, saray ressamını yenip, yeni saray ressamı olmayı başaran, ve ömrünü meymenetsiz kralları prensleri resmederek geçiren, tarihin gelmiş geçmiş en büyük ressamlarından Velazques.

17. Yüzyılın Engizisyonun hüküm sürdüğü İspanya'da böyle bir resim yapmak ve bunu sergilemek söz konusu bile olamazdı.

Avrupa turuna çıkan Velazques orada Nü resmi ile tanıştı ve çok etkilendi. Gizlice yaptığı bu resim tam 160 yıl hep saklı kalmıştır. Kimse bu resimden bahsetmeyi onu anlatmayı göze alamamıştır.

Resimde gördüğümüz ufak çocuk Roma Mitolojisinden Cupid'tir.  Yunan mitolojisindeki okla milleti bir birine aşık eden Eros'ta diyebiliriz.

Yüzünü göremediğimiz sere serpe uzanmış kadın ise Cupid'in annesi Venüs'tür.

Daha önce hiç bir ressam venüsü arkası dönük olarak resmetmemiştir. Annesinin kendisini izlemesine yardımcı olan Cupid'in yüz ifadesi ve aynadaki puslu yansıma, izleyiciyi etkilemeyi başarmıştır.

Ancak kimi insanlarda da ters bir etki yaratmış olacak ki, bu şahaser bıçaklı saldırıya uğramış ve ağır yaralar almıştır.

1914 yılında koyu bir kadın hakları savunucusu olan Mary Richardson adlı kadın, resmin karşısına geçmiş, uzun uzun incelemiş ve ardından yedi büyük yarık açmıştır. 

Bunun nedenini dava arkadaşı Emmeline'nin tutuklanmasına karşı bir protesto olduğunu dile getirmiştir.

Neyse ki eser uzun bir çalışma sonucunda başarılı bir şekilde onarılmıştır.

Resmin parçalanmış hali şurada;

http://i.hizliresim.com/vQbYdm.png

Roy Lichtenstein - Oh Jeff ! ( Bıbıcığım resimlerin iğrenç)

Amerikalı Ressam Lichtenstein (adı bir kerede yazılamayan ünlüler listesine girebilir) aslında resme bambaşka bir anlayışla başlamıştı.

İlk olarak çalışmaları Picasso etkisinde Kübizme, sonradan Dışavurumcu anlayışa kaydı. Süreç içerisinde tanınmaya başlayan sanatçımız, elinde Mick Mouse dergisi ile yanına gelen oğlu yüzünden inanılmaz bir değişikliğe uğrayacaktı.

Babasına elindeki çizgi roman dergisini uzatarak, bir çizgi karesini gösterir ve ekler;

- Babacığım sen burada ki gibi güzel resim yapamazsın bence !

Roy dergiyi eline aldı ve uzun uzun inceledikten sonra, büyük tuvallere o minik çizgi roman karelerini işlemeye başladı. 

Bir anda resim dünyasında büyük bir ilgi gördü ve ömrünün sonuna kadar bu anlayışı korudu. Pop Art denilince Andy Warhol'dan sonra akla gelen ikinci isim olmayı başarmıştır.

Guiseppe Arcimbaldo - Yaz Portresi

Resme baktığımızda çağdaş bir yorumlama görüyoruz.

Sürrealizm (Gerçek üstücülük) yada Dışavurumcu bir ressama ait bir çalışma gibi geliyor. Belki de yaşayan yeni kuşak sanatçılardan birine aittir öyle değil mi ?

İnanması zor ancak bu resim 1500 lü yıllarda yapılmıştır. Yani Da Vinci gibi gerçeğin, ideal güzelliğin derdinde olan bir anlayışın, İsa incil, mitoloji dışında resim konularına rastlamanın neredeyse imkansız olduğu bir dönemde, çağının yüzlerce yıl sonrasının resmine bakmaktasınız.

Arcimbaldo döneminin tam bir sanat yönetmeniydi diyebiliriz. Dekorlar hazırlıyor, iç mimari ve vitrayla ilgileniyordu. Ancak resim sanatında da hiç kimsenin yapmadığını yapmış ve meyvelerden sebzelerden, çeşitli nesnelerden inanılmaz görüntüler ortaya çıkarmayı başarmıştır. Kendisinden yüzyıllar sonra pek çok usta sanatçıyı özellikle de Sürrealistleri çok etkilemiştir.

Zaten Arcimbaldo'yu keşfeden kişi de Salvador Dali'dir.

4 mevsim adını verdiği bir serisinde, her mevsimin meşhur meyve sebzelerini bir araya getirerek, mizahi bir dille şaheserler yaratmayı başarmıştır.

Jean Aguste Dominique Ingres - Türk Hamamı

Neo Klasizmin, Romantizmin vede iç savaştan dolayı kellelerin havada uçuştuğu Fransa'da Ingres kafayı bambaşka bir şeye takmıştır.

Rönesans'ın 4 büyük ustalarından biri olan Raphael'e.

Teknik olarak anlayış olarak hayran olduğu kendisinden yüz yıllar önce yaşamış ustanın yanı sıra, ilgisini çeken diğer şey ise Doğu kültürüdür.

Oryantalizme kaymaya başlayan çizgisinin nedeni de budur.

İşin garip yanı Ingres hiç Türkiye'ye yada Ortadoğuya gitmemiştir.

Bu çalışmayı yalnızca okuduklarından, dinlediklerinden yola çıkarak ele almış ve oldukça etkileyici bir yapıtı gün yüzüne çıkarmıştır. Resimdeki figürlerin hiç birini canlı modelden çalışmamış tamamen imgesel olarak (yani bakmadan hayali olarak) resmetmiştir.

Resimdeki atmosfer öylesine etkileyicidir ki pek çok perspektif ve anatomi hatalarını görmek zordur. Osmanlı'nın mahremini izleyicisine sunan sanatçımız bundan 5 yıl sonra zatürreden dolayı, 86 yaşında hayata gözlerini yumacaktır.

Popüler İçerikler

Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi
ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi
Tarih Verildi: 500 TL'lik Banknotlar Yolda