Sanat Ne Anlatır? 6 Gizemli Yapıt ve Öyküleri | Bölüm 9

Hz. Meryem'deki Sır

Gördüğünüz bu eser 1600'lerin başında büyük bir sansasyon yaratmış, tüm İtalya'da büyük bir gürültü koparmıştır.

Söylenti çabuk yayıldı, İtalya'nın gelmiş geçmiş en büyük sanatçılarından biri olan Michelangello Merisi De Caravaggio bunu yapmıştı;

Sanat tarihinde ilk defa dini bir isme model olarak fahişe kullanılmıştı.

1600'lerin Roma'sında toplumun 6 da 1'ini oluşturan fahişelerin en meşhuru, en profesyoneli olarak bilinen Lena, ressama model olmuştu. Üstlendiği rol ise Hz. İsa'nın annesi Meryem Ana'dan başkası değildi.

1604 yılında halka açık bir sunağın merkezine yerleştirilmek üzere, Caravaggio'ya Roma Katolik Kilisesi sipariş verdi. Resmin büyük ebatlarda olmasını, kucağında çocuk İsa'yı tutan Meryem Ana'nın tasvir edilmesini ve hacıların uzak yollardan gelip, Meryem Ana'nın huzuruna çıkarılmasını konu alması isteniyordu.

Caravaggio yaşamı boyunca Kilise ile ters düşmüş ancak her defasında bir yolunu bulup kurtulmuştu. Üstelik bu işin ücreti de dolgundu. Ancak hiç kimse ona göklerde uçan melekleri, yıldırımlar yağdıran kudretli tanrıları, resmettiremezdi. Onun gerçekliği tam da yaşadığı varoşlarda hanlarda ve genel evlerdeydi.

Caravaggio için peygamberler, azizler ya da antik tanrıların tamamı yalnızca birer insandı. Ve o dini kişilikleri yaşadığı ortamdan çıkarmayı da seviyordu.

O gece Caravaggio atölyesine doğru yürürken yüzü darp edilmiş Lena ile karşılaştı. Kendisinin de arkadaşı olan Lena, bir anda zihninde Meryem Ana olarak belirdi ve ressam hiç düşünmeden ondan model olmasını istedi.

---

Görenler hayretle Meryem Ana'ya mı yoksa Lena'ya mı baktıklarını anlayamadılar. Meryem Ana acı dolu bir yaşam sürmüştü. Lena da kendi adına yaşamından yeteri kadar çileyi çekmişti. Ve bu gördüğünüz oldukça ilginç eser dünyaya geldi.

Bu aynı zamanda acı bir hicvin resmiydi. Kopan fırtınalara rağmen eser sunağından hiç inmemiş ve sergilenmeye devam etmiştir..

Bu eserin sanat tarihindeki önemini anlamak için aynı durumun ülkemizde ya da Ortadoğu da yaşandığını düşününüz. Neler olurdu ??

Anadolu'nun Korkusuz Kadın Kahramanı; Tomris Kağan

Eseri anlayabilmek için resmi biraz dikkatle incelemek gerekiyor.

Kafası kan dolu bir kaba girmek üzere olan kişi Büyük Pers İmparatoru Kiros'tur. Yüzünde hiç bir acı ifadesi bulunmayan ve resimdeki tek beyaz kıyafete sahip olan kişi ise, tarihte bilinen ilk kadın hükümdar olan Tomris Hatun'dur.

Peter Poul Rubens neden bu farklı karakterleri bir araya getirmiş ve bu devasa boyutlardaki eseri yaratmıştır ?

2700 yıl önce Ahameniş imparatorluğuna ait Saka topraklarında Tomris Hatun'un oğlunun komutasındaki ordu, büyük Pers ordusuna karşı mevzilenmiş beklemekteydiler.

Persliler savaş alanına yaklaşana kadar çoktan güneş batmış ve gece olmuştu. Gece savaşılamayacağından mevzilerine çekilen Saka'lılara karşı gece baskını düzenleyen Kral Kiros, aralarında Tomris Hatun'un oğlu olmak üzere hemen herkesi kılıçtan geçirmiştir.

--

Oğlunun haberini alan Tomris Hatun o gün Kral Kiros'a bir söz vermiştir; 'Yemin olsun senin kelleni kana boğacağım !'

Ertesi gün Tomris Hatun önderliğinde büyük bir ordu Perslileri kılıçtan geçirmiş ve Kral Kiros Tomris Hatun'un önüne getirmiştir.

Kellesi kesilen Kiros, Tomris Hatun'un dün verdiği sözü yerine getirilmesi adına kan dolu bir kabın içine atılmıştır. 

Büyük usta Rubens'in eseri işte bu olayı konu almaktadır..

Kanlı Eser

Hollanda'nın altın çocuğu Rembrandt Van Rjin günlerce uykusuz kalmış, huzursuz günlerin eşiğindeydi.

Bu gördüğünüz eser bitmesine rağmen halen eksik bir şeylerin olduğunu düşünüyor ancak onun ne olduğunu bir türlü kestiremiyordu.

3 katlı evinin atölye olarak kullandığı ikinci katında bu eserin karşısında uyuklar olmuştu. 

Bu sırada henüz 4 yaşındaki oğlu ağır bir hastalığın eşiğindeydi ve öksürük krizlerinden baygın düşüyordu. Rembrandt'ın aklı eserindeyken oğlunun sağlığı ile boğuşuyordu. Severek evlendiği eşi Saskia ise muhtemelen en büyük enerji kaynağı idi.

Sanat sever ve ressam arkadaşlarını atölyesine davet ediyor, eserde eksik olan parçanın ne olduğuna dair uzun tartışmalara giriyordu. Ancak hiç kimse eserdeki eksik parçanın ne olduğunu kestiremediler. Ortak fikir; eserde hiç bir eksiklik yoktu.

Tatmin olmayan sanatçımız eserdeki eksikliği düşündüğü günlerin birinde, hasta oğlu atölyesine girdi, bir anda öksürük krizine yakalandı ve ağzından bir parça kan ahşap zeminin üzerine döküldü. İşte tamda bu anda Rembrandt eserdeki eksik parçayı bulmuştu.

Elindeki fırçasını oğlunun önündeki kan gölüne daldırmış ve günümüzde kaybolan kırmızı bir lekeyi önde diz çökmüş figürün sırtına sürmüştür.

Eser artık tamamlanmıştı .. 

Çok geçmeden oğlu yaşama veda edecek ve ardından eşi Saskia da oğlunun peşinden gidecekti ..

Ilya Repin Gerçekçiliği

Bir babanın başına gelebilecek en kötü şey ne olabilir ?

Eşinin zamansız ölümü mü ?

Yoksa kendi evladını elleri ile öldürmesi mi ?

Resimde ilk dikkat çeken şey şüphesiz Korkunç Ivan'ın fal taşı gibi açılmış fıldır fıldır gözleridir. Tarihin bilinen karakterlerinden Korkunç Ivan oğlunun başındaki yaraya bastırıp ölümünü yavaşlatmak istiyor..

---

Oğul Ivan, eşi ile şiddetli bir tartışmanın sonucunda kavgaya tutuşmuş ve eşi Yelenay'ı dövmüştür.

Ancak asıl sorun şanssız Yelena'nın çiçeği burnunda bir anne adayı olmasıdır. Aldığı darbelerin sonucunda düşük yapmıştır. Çocuklarını kaybeden Oğul Ivan babasıyla bu durumu konuşmak için yanlış bir zamanı seçmiştir. Üstelik ülkesini bir savaşta komuta eden evladını başarısızlıkla suçlamakta ve itaatsizlik ettiğini düşünmektedir.

Siniri geçmeyen Korkunç Ivan bir anlık sinirle elindeki asayı oğlunun başına indiriverir..

Pişmanlık, delirmişlik, gözü dönmüşlük ve hayata son bir sakin bakış...

Rusya'nın gelmiş geçmiş en büyük ressamlarından Repin son derece trajik bir atmosferde eserini tamamlamıştır.

Korkunç Ivan'ın o gözlerini resmetmek için bir kaç defa mezbahaları gezdiği ve ölü hayvanların gözlerini incelediği rivayet edilmektedir...

P. Poul Rubens - Masumların Katledilişi

Bir diğer Rubens imzalı bu eserde yine trajik bir olay konu edinmiştir.

Usta ressam izleyicisini Matta incilinde anlatılan bir olaya götürmektedir;

Roma İmparatorluğu İsrail'e Kral olarak Hirodes'i atamıştır. Hirodes Koltuk sevdasından vazgeçemeyen, tahtına karşı en ufak bir olaya dahi tolerans göstermeyen ve sırf bu durumdan dolayı mini bir istihbarat birimi bile kurduğu söylenen bir kraldı.

Kral Hirodes bir haber alır, İsa'nın doğacağını, Beytüllahim'de doğan bir çocuğun çok geçmeden kendisini tahtından edeceğini bildirilir.

Korkunç kral hiç düşünmeden, son iki yılda doğmuş tüm bebeklerin öldürülmesi emrini verir. Hiç bir masum can nihayetinde kendi iktidarından önemli değildir (!)

Emri yerine getirmeye çalışan askerler, onlara karşı koymaya çalışan anneler. Resim büyük bir dramı fırçanın gücü ile oldukça etkili bir şekilde izleyicisine aktarmaktadır.

Maximilien Luce - Prusya Savaşı'ndaki Fransa

Luce'nin bu eserine baktığımızda aslında hikayesini ya da konusunu anlatmaya gerek yok diye düşünüyorum.

Bundan yıllar önce yapılmış bu eser aslında halen güncelliğini koruyor gibi görünüyor.

Şu ana kadar Onedio aracılığı ile 100'e yakın eserinde ne anlattığından bahsettik. Büyük bir çoğunluğu en az 100 yaşında.

Yaşadığı çağın gerçekliğini en duru hali ile yansıtan sanatçılar aslında birer görsel belge bırakmışlardır. Tarih tekerrürden mi ibaret bilemeyiz ancak bildiğimiz bir şey varsa, yüz yıllar önce yaşanan vahşet anları bu gün halen yaşanmakta ve güncelliğini korumaktadır.

Tarihten ders çıkaramayan insanlığımız, sanatın dilini ve mesajını da görmezden gelmeyi tercih ediyor belki de.

Fransa'nın sokaklarında 1800'lerde yaşanan bu olayın bir benzerini her gün manşetlerde televizyonlarda görmekteyiz.

Ve yarın o sahnelerin içerisinde kurbanlardan biri olmayacağımızın da hiç bir garantisi yok...

Sanatla kalın..

Popüler İçerikler

RTÜK Başkanı'ndan Gündüz Kuşağı Programlarına Son İkaz: "Toptan Yok Ederiz!"
Montella Görevini Bırakırsa A Milli Takım'ın Başına Kim Geçmeli?
İki Torunlu Mücevher Kralı 30 Yıllık Eşinden Genç Sevgilisi İçin Tek Celsede Boşandı