Sanat Ne Anlatır? 6 Gizemli Yapıt ve Öyküleri - 2

Edward Munck - Çığlık

Bilindiği üzere bir zamanların meşhur korku filmi Çığlık filmindeki o meşhur maske, Edward Munch'un bu aynı adı taşıyan çalışmasından esinlenilerek yapılmıştır.

Peki bu resim bize ne anlatır ? Neden itici gelmesine karşın, ilginç bir şekilde izlemekten haz duyarız. Sanat mutluluğu estetiği, göze hoş gelen şeyleri, bize sunmak için ortaya çıkmış bir şey değil midir ?!

Ancak Much'un eserleri eti ile kemiği ile bağırmakta, rahatsız etmekte ve orada durarak canımızı sıkmaktadır. Çünkü sanat böyle bir şeydir. Rahatsız etmeli korkumuz olmalı ve nihayetinde insanlarına derdini anlatabilmelidir.

Munch Dışavurumcu bir ressam olarak böyle düşünüyordu. Çünkü o doğanın yansımasını değil, içimizde ne yansıttığına bakıyordu. Duyguların düşüncelerin ve ne hissettirdiğinin 2 boyutlu aktarılmasıdır Çığlık tablosu.

Munch bir akşam üzeri, Ekeberg tepesinde yürüyüşe çıkmıştı. Birden gözü gökyüzüne kaydı, Oslofjord'un gökyüzü kıp kızıldı. Much bu doğanın çığlığı olmalı dedi. Ve gördüğü şeyi eksiği fazlası olmadan tuvaline aktarıp, sonraki nesle oldukça farklı bir bakış açısı getirdi.

Bu resme dikkatli bakmalısınız, bu aslında biziz, yada her gün altından geçtiğimiz gökyüzünün kendisi...

Caravaggio - Hilekarlar

Genç ve zengin çocuk kartlarına dalmış, hamlesini yapmaya hazırlanıyor. Öylesine dalgın ki hemen yanındaki adamın kartlarına bakıp, rakamı arttır dediğinin farkında bile değil. Belli ki poker oynuyorlar. Ön planda sırtı bize dönük genç ise hemen kalçasının üzerine sıkıştırdığı bitirici kartı çekmek üzere. Her şey ortada. Aptallık ya da masumiyet, ve hilekarlık.

Barok sanatının kurucularından Caravaggio'nun 1600 yılların başlarında yaptığı erken dönem çalışmaları arasında en çarpıcı olanlarından biridir bu çalışma. Bu resim sayesinde büyük katolik kilisesi Kardinalin dikkatini çekmeyi başarmış, ve kilisenin baş ressamı ilan edilmiştir. Resmi gören Kardinal konusundan, ele alınışından ve gerçekçiliğinden inanılmaz etkilendiği belirtmiş ve sanatçımıza pek çok resmin siparişini vermiştir.

Barok sanatının dahisi Caravaggio hakkında daha önce burada bahsetmiştim: (http://onedio.com/haber/sahiplerinin-kariyerlerini-mahveden-buyuk-sanat-eserleri-227723)

Jan Vermeer - Resim Alegorisi

Jan Vermeer bu yapıtı ile günümüzde halen çözülemeyen bir sırra imza atmıştır. Üzerinde en çok soru sorulan resimlerden bir tanesidir. 

İlk soru şudur. Bu resim fotoğraf makinesinden yüzyıllar önce yapılmasına rağmen, fotoğrafik etki nasıl yaratılabilmiştir ? Söz gelimi Fotoğraf makinesinde odaklanan kısım net çevresi daha fludur. Aynı şey bu resim içinde geçerlidir. Sanatçı gözümüzle nereye bakmamız gerektiğini ayarlamıştır diyebiliriz. Fotoğraf makinesinden yüzyıllar önce  resimde fotoğraftan çalışmış gibi durmaktadır. ( Bir takım sanat tarihçileri ilkel fotoğraf makinesi olan Camera obscura kullandığında hemfikirdirler. Ancak hiç biri böylesi bir etki yaratmamaktadır.

Bu resmi Vermeer satmak için değil kendisi için yapmıştır. Atölyesine gelen bir alıcı Vermeer'in bir resmini almak istemiş, ancak elinde hiç resim olmadığından müşterisini kaçırmıştır. Bu durumu hayıflanan Vermeer işe koyulur. 

Bu çalışma onun vitrin resmidir diyebiliriz. Bilinen 12 kızı vardır. Ancak Resimdeki model kızlarından biri değildir. Sonradan anlaşılmıştır ki, resimdeki kadını, model olmadan hayalden resmedilmiştir. Başındaki mavi yapraklardan, Yunan mitolojisinde İlham perisini, Cluo olduğu anlaşılmıştır.

Öte yandan o siyah beyaz damalı taban da tamamen hayal ürünüdür. O dönemde kolay kolay hiç bir evde o tarz bir döşeme yoktur. Sadece belli zengin evlerde çok az bir yerde kullanılmaktadır.

Son olarak Resim öylesine etkileyicidir ki, öndeki ressam ayağa kalkıp kızın yanına gitse, kızdan en az 2 3 katı büyük olacağını ve inanılmaz bir orantı hatası olduğunu fark edemiyoruz. Kızın boyu anormal derecede küçüktür. Ya da öndeki figür bir devdir.

Bu resim yüz yıllar sonra tarihin en tekinsiz sanat koleksiyoneri, Hitlerin baş yapıtı olacaktır. Hitler zamanında tam on bin sanat eseri toplamayı başarmıştır. İngiliz Kraliyet müzesinde şuan 2 bin eser bulunduğunu düşünürsek, kaç tane müze kurulabileceğini kestirebiliriz..

Carlos Schwabe - Mezarcının Ölümü

Yaşlı bir adam donmuş sert toprağı epey bir kazmış. Kendisini işine belki de öylesine bir kaptırmıştır ki, ölüm meleğinin yavaşça yanına inip, yeşil renkteki ruhunu yavaşça ellerinin arasına aldığını bile sonradan fark ediyor.

Sembolist akımının öncülerinden, Carlos Schwabe yakın bir dostunu kaybettikten sonra, ölüm üzerine ciddi düşüncelere dalmıştır. Resimde bir mezarcının kazdığı mezarın aslında kendi mezarı olduğuna tanık oluyoruz. Resimdeki kara melek avuçları arasında yaşlı mezarcının ruhunu tutuyor. Karların arasında uçları çıkmış, filizler ise belki de ölüm ve doğumun döngüsünü temsil ediyor.

Resimdeki kara melek, ressamın karısıdır.

Gustav Klimt - Öpücük

Tarihin en meşhur öpücüğü şüphesiz Klimt'e aittir. Bu resim oldukça açık ve oldukça kapalı bir resimdir. Söz gelimi kırda uzanmış bir çift görüyoruz. Erkek sevdiceğine tutkulu bir öpücük konduruyor. Böyle düşünüldüğünde oldukça romantik ve keyifli bir resim olarak karşımıza çıkmaktadır.

Ancak erkek kadının yüzünü sıkıca kavramış ve sanki zorlayıcı unsurlar barındırmaktadır. Kadının öpücüğü alırken yüzünde pek bir mutluluk yada pozitif bir şeyler göremiyoruz. Karşılık vermeye pek niyeti yokmuş gibi duruyor. Hatta feminist çevreler işi bir adım öte götürerek kadının bir uçurumun kenarında resmedilmesine dikkat çekiyor.

Gustav Klimt annesi ve evde kalmış ablası ile yaşayan sessiz sakin bir çocuktu. Annesi böyle diyordu. Ancak o kadınlara inanılmaz düşkün özellikle kızıl saçlı kadınlara oldukça ilgi duyan ve atölyesinde bazen onlarca kadına ev sahipliği yapan bir kişi idi. Bu durumu bilen çevreler ortaya oldukça garip bir iddia ortaya atmışlardır. Bu iki figürün dış hatlarının bütünü kocaman bir penisi andırdığını, erotik bir çalışma olduğunu ve bununda sanatçının içerisinde bitmek bilmez  arzuların yansıması olduğunu dile getirmişlerdir. 

İlginç iddialar hakkında kesin hükme varamasak ta, Klimt'in sanat tarihinin gelmiş geçmiş en başarılı sanatçılarından biri olduğunu kabul ediyoruz. Nede olsa o tarihin en meşhur öpücüğünü atan bir ressam.

Grant Wood - Amerikan Gotik

Grant Wood Amerika'yı kasıp kavuran büyük burhan zamanında, kırsal bölgeleri gezerek gördüğü yerleri resmetmiştir. Bu resimde amaç aslında arkadaki evi resmetmektir. Genel mimarisi çok hoşuna gitmiştir. Sonra o evde yaşayacak , mutlu insanlar resmetmeye karar vermiş, ve çiftçi aile olarak, bayan figürü kardeşi, erkek figüründe ise dişçisini kullanmıştır.

Sadece estetik kaygılarla yapılan resim bir anda Amerikalıların sembolü bir hal almıştır.

Popüler İçerikler

Kadınların Kırmızı Ruj Sürerek "Çiftleşme" Mesajı Verdiğini İddia Eden Uzman
Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!
Kadınlarla Kafayı Bozan Sözde Hoca Bu Kez de "Karını Bize de Evde Oynat" Sözleriyle Tepki Çekti