1989 yılının soğuk bir ocak sabahıydı. Samsunspor kafilesini taşıyan otobüs, Malatya deplasmanına doğru ilerliyordu. Hava hayli soğuk, yollar ise karla kaplıydı. Olası bir kazayı önlemek için otobüs şoförü Asım Özkan, aracı yol kenarında durdurarak lastiklere zincir taktı. Futbolcular bu kısa molayı, belki de son kez gülerek, eğlenerek değerlendirdi. Kimi kartopu oynadı, kimi kaygan zeminde çocuklar gibi kaydı. Ardından yolculuk devam etti.
Karlı havada buzlanan yolları güvenli hale getirmek için tuzlama çalışmaları yapılıyordu. Bir kamyon şoförü, önünde yavaş ilerleyen tuzlama aracını geçmek istedi. Direksiyonu kırarak ters şeride geçti. Ancak ağır tonajlı kamyonun karlı zeminde frenle durması neredeyse imkânsızdı.
Karşı şeritteyse Samsunspor otobüsü vardı. Futbolcular, teknik heyet ve kulüp çalışanları, yeni bir başlangıcın hayalini kuruyordu. O an çarpışma kaçınılmaz hale geldi. Ve trajedi gerçekleşti.
Otobüsün ön koltuklarında oturan Mete Adanır’ın sesi duyuldu:
“Eyvah… gittik.”
O sözün ardından Türkiye futbol tarihine kazınacak en acı kazalardan biri yaşandı.
yada tanju çolak gs macı öncesi diğer en iyi oyuncu savaş ile kalınan otelden kaçmasaydı o sene samsunspor ne olurdu