Splinter Cell ne değişikliklere uğramış bir bilseniz.
YAZAN
Sarp Kürkcü
Gizlilik temalı oyunları seviyorsanız, 2002 yılında piyasaya çıkan Splinter Cell’e karşı güzel duygular besliyorsunuzdur. Eğer şans vermediyseniz de, bazı şeyler için geç değil ne de olsa.
Ama geçmişe bakıldığında, aslında ne Sam Fisher ortaya çıktığı haliyle tasarlanmış, ne de Splinter Cell bugünkü konseptini ilk günden beri tümüyle taşıyormuş bünyesinde. Ubisoft Montreal ’in CEO’su Yannis Mallat ’ın IGN ’e verdiği röportaj, oyunun geçmişine dair ilginç nüveler içeriyor.
Aslında Splinter Cell , Kojima’nın hit oyunu Metal Gear Solid 2 ’nin sonrasında planlanan bir projeymiş. Hatta Ubisoft merkezinin tek bir talebi varmış:
MGS 2’yi geçecek bir oyun yapın.
Gerçi bu oyunun geçmiş hikâyesi The Drift adlı bir oyuna dayanıyormuş. Splinter Cell ’in dünyaya gelmesinden önce, 1999’da üstünde çalışılan retro bir bilimkurgu shooter oyunu. Daha sonrasında Fisher’ın ekipmanları olacak birçok fikir o dönemde masaya yatırılmış, hatta kabul edilmiş. Ama oyun, gün yüzü görememiş.
Ardından, ilginç bir şekilde bir James Bond oyununun temeli olarak bile önerilmiş. Yani anlayacağınız, Sam Fisher’ın geçmişi o kadar da temiz, pürüzsüz ve huzur dolu değilmiş. Aynı hikâyesi gibi.
Son olarak belirtmek lazım. Solid Snake ’in kafasındaki bandın ikonik bir hâl alması, aslında Fisher’ın gece görüş dürbününün üç ışığına sebebiyet veren şeymiş. Eh, zaten o üç ışık da kendi tanınırlığını layığıyla yarattı.