Hepimiz, izlediğimiz filmlerde ölen favori karakterlerimizin ardından yas tutmuşuzdur. Çoğu büyük karakter ölümü filmlerin sonunda gerçekleşirken, bazıları hikayenin ortasında gerçekleşerek bir filmin gidişatını tamamen yeniden tanımlayabilir. Ölüm hem hayatta hem de filmlerde kaçınılmazdır, ancak bu izleyicilerin her zaman bunu önceden görebileceği anlamına gelmiyor. İşte ani ölümleriyle hikayeyi baştan yazan ve filmin işleyişini 360 derece döndüren 10 film karakteri.
2007'nin Cormac McCarthy uyarlaması İhtiyarlara Yer Yok, süresinin büyük bölümünde bir kedi-fare kovalamacası gerilimidir. Josh Brolin'in anti-kahramanı Llewelyn Moss, yanlış giden bir uyuşturucu anlaşmasının yapıldığı yerden para dolu bir çanta çalmıştır ve Javier Bardem'in suskun tetikçisi Anton Chigurgh onu takip edip parayı geri almak için gönderilmiştir. Ancak Chigurgh, No Country For Old Men'in sonundan çok önce Moss'u perde arkasında öldürür ve film insan doğası üzerine çok daha karanlık, daha yavaş tempolu bir meditasyona dönüşür.
2007 yapımı Bridge to Terabithia, Harry Potter serisinin başarısının ardından 2000'li yıllarda gösterime giren pek çok çocuk filminden biriydi. Ancak, fantastik diyarın hayalini kuran iki çocuktan biri aniden ölünce, onun ölümü tatlı bir fantastik filmi karanlık bir drama dönüştürüyor. Josh Hutcherson'ın Jess'i sonunda AnnaSophia Robb'un Leslie'sinin ölümünü atlatsa da, bu yine de büyük bir film tonu değişikliği.
Barbarian, süresinin ilk yarısında, bir Airbnb'yi paylaşan Keith ve Tess adlı iki karakter hakkında gerilimli bir çift kişili film. Keith'in zar zor görülebilen bir yeraltı canavarı tarafından acımasızca öldürülmesinin ardından, 2022 yapımı bağımsız hit, aynı anda çok daha geniş bir korku ve komediye ani bir dönüş yapıyor. Bu durum sonunda şimdiye kadarki en beklenmedik trajik kötü adam ölümlerinden birine yol açsa da, o aşamaya gelindiğinde dikkatli izleyiciler bile filmin hızlı ton geçişlerine ayak uyduramıyor halde olacaklar.
2005 yapımı Cache (Hidden), zengin bir adam olan George'un takipçisini avlamasını konu alan psikolojik bir gerilim filmi gibi görünüyor. Ancak George'un tek şüphelisi gözleri önünde ölünce işler daha karmaşık ve belirsiz bir hal alır ve anti-kahraman içinde bulunduğu durumu yeniden gözden geçirmeye zorlanır. Cache'in acımasız sonu geldiğinde, izleyiciler George'un işkencecisini hala keşfedememişlerdir ancak karakterin kaderini hak edip etmediğini merak etmeye başlarlar.
The Menu, üst sınıf yemek kültürünün kuru bir hicvi olarak başlar, ancak yardımcı şef Jeremy'nin yemeğin ortasında kendini vurmasıyla işler karanlık bir hal alır. The Menu'nün sonu, filmin hala zenginleri ve onların pahalı zevklerini sıkı sıkıya eleştirdiğini açıklasa da, bu kanlı sürpriz filmin tonunu tamamen değiştiriyor. Abartısız bir görgü komedisi olarak başlayan film birdenbire giderek daha karamsar ve kanlı bir hayatta kalma korkusuna dönüşüyor.
2018'in korku filmi Hereditary, filmin tüm fragmanlarında belirgin bir şekilde yer alan ürkütücü küçük bir kız hakkında bir film gibi görünüyordu. Bu nedenle, kesinlikle doğaüstü olmayan Charlie filmin açılış perdesi sona ermeden öldüğünde, izleyiciler filmin geri kalanından ne bekleyecekleri konusunda hiçbir fikre sahip değillerdi. Elde ettikleri şey, dehşet verici korku ve kapkara komedi anlarıyla noktalanan, kederden çözülen bir aile hakkında ilham verici bir dramdı.
Çığlık, en sevimli karakterlerinden bazılarını öldüren acımasız bir slasher iken, 1997'deki devam filmi başlangıçta biraz daha hafif bir macera gibi görünüyordu. Sidney travmasını büyük ölçüde atlatmış, Dewey ve Gale karşılıklı çekimlerini geçici olarak keşfetmiş ve Randy bile Film Çalışmaları'nda kendine bir yer bulmuştu. Bu nedenle, Çığlık 2'nin Randy'nin ölüm sahnesi, hayranların en sevdiği bu karakteri öldürerek devam filminin tartışmasız orijinal filmden bile daha acımasız ve kötü ruhlu olduğunu kanıtladığında büyük bir sürpriz oldu.
Burn After Reading'in Amerikan askeri-endüstriyel kompleksine yönelik kuru hicvi, Brad Pitt ve Frances McDormand'ın canlandırdığı ahmak spor salonu çalışanlarının hassas devlet sırları olduğunu düşündükleri şeyleri en yüksek teklifi verene satmaya çalışmasıyla ilginç ve şapşal bir şekilde başlıyor. Ancak Brad Pitt'in canlandırdığı Chad'in ani ölümü, bu komedi gerilim filminin çıtasını yükselterek onu tamamen karanlık bir şeye dönüştürür. Kapanış jeneriğine gelindiğinde, olaylar hâlâ aynı saçmalıkta devam ediyor ama çok daha kasvetli ve kanlı.
1986 yapımı Top Gun eğlenceli bir film. Tom Cruise'un ukala ve çekici Maverick'inin uçuş okulunda gezinmesini, plaj voleybolunda ustalaşmasını ve iş arkadaşına kur yapmasını izlemek eğlenceli, hafif bir yaz gişe filmi. Hal böyleyken, ekürisi Goose'un ölümü filmin tonunu tamamen değiştiriyor.
1960 yılında izleyiciler Janet Leigh'in canlandırdığı Marion Crane'in Psycho'nun Bates Motel'ine geldiği anda ölüme mahkum olduğunu tahmin bile edemezlerdi. Marion Crane vahşice öldürüldüğünde Psycho, birdenbire yumuşak huylu bir resepsiyonistin patronundan çaldıklarıyla ilgili bir suç draması olmaktan çıkıp çok daha karanlık bir şeye dönüşüyor.
-Hafiften spoiler- Ferzan Özpetek'in Kutsal Yürek filminde de gidişat klişe bir sevgi hikayesi gibi görünürken ani bir ölümle konu bambaşka bir yöne gitmişti.
Yine Ferzan Özpetek'in Napoli'nin Sırrı da bu listeye girebilirdi.