Mahkemede söz verilen sanık H.K. önceki beyanlarını tekrar ederek, kamera meselesini olaydan 1 gün önce öğrendiğini, telefonu kendi rızası ile polislere teslim ettiğini ve veri silinmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını söyledi. Kendisinin teslim olduğunu ve kaçmaya teşebbüs etmediğini ifade eden H.K., tahliyesini talep etti.
Diğer sanık T.S. ise, işletmenin finansörü olduğunu belirterek olayla ilgisinin sadece ampuldeki parmak iziyle sınırlı olduğunu, bunun da normal bir durum olduğunu söyledi. Ampulü diğerlerinden ayırt edemediği için çekmeceye koyduğunu, bungalova başkalarının da girip çıktığını dile getiren T.S., olayla bağlantısı olmadığını öne sürerek beraatini talep etti.
Tanık olarak dinlenen polis memuru R.E. ise ihbar üzerine bölgeye gittiklerini aktararak, 'Jakuzinin üstünde ampul şeklinde kamera vardı, kırmızı ışığı yanıp sönüyordu. Biz oradayken ışık tamamen söndü' diye konuştu.
Cumhuriyet savcısı, sanıkların yaklaşık 4 aydır tutuklu olduğunu, delillerin büyük ölçüde toplandığını ve suçun ceza sınırlarını dikkate alarak tahliyelerini istedi. Mahkeme heyeti, sanıkların tutuksuz yargılanmasına hükmedip dosyadaki eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.
Baktılar bir şey olmuyor, kamera sayılarını arttırırlar artık.
Klasik hikaye. Önce halkın gazı alınsın diye içeri at, sonra unutulunca gizliden sal.
Bu kanunlara biz boşuna uyuyoruz. Gel de özgürlük gör eyyy Amerika