Düşünün ki insan öldürerek hayatınızı kazanıyorsunuz, korkunç öyle değil mi?
Kaynak: Ece Yüksel
Düşünün ki insan öldürerek hayatınızı kazanıyorsunuz, korkunç öyle değil mi?
Kaynak: Ece Yüksel
Osmanlı'da bütün mesleklerin olduğu gibi cellatların da bir teşkilatı var. Ve bu teşkilattaki cellatlar genelde Kıptî'ler. Sanıldığının aksine hepsi dilsiz değil, cellat ocağındaki özel ve gizli infazlar için -ki bunlar genelde sarayda oluyor- dilsiz cellatlar varmış efendim.
Sokağa çıktığında, sağ omzunda çaprazlama asılmış bir yalın kılıç sallanır, kuşağının bir kenarında da yağlı kemendi görülür. Bazen bu korkunç görünümü, kerpeten, burgu, çivi, buhur fitili, deri yüzecek ustura, demir tas ve ayak kıracak çekiçler gibi işkence aletleri tamamlardı. Ustura ile kazınmış başında kırmızı keçeden cellat külahı bulunurdu.
Ünlü Naima adlı eserinde şöyle bahseder Evliya Çelebi, Kara Ali'den: 'Neuzubillah, çehresinde nur kalmamış zehir gibi bir adamdı. Yaz – kış kolları sıvalı, göğsü bağrı açık gezer. Suçlu, masum, genç, ihtiyar, haydut, vezir, âlim, Müslüman, Hristiyan, kadın, erkek fark etmez onun için. Yalnız kement geçirilecek boyun, satır çalınacak ense vardır. Hatta birçok defa, idam ettiği adamın kim olduğunu bile sorup öğrenmez, merak etmez. Amiri olan Bostancıbaşı’nın “Boğ” dediğini boğar, “Vur” dediğinin başını uçururdu.'
Denilir ki sıradan insanlar hariç Kara Ali, 10'dan fazla vezir, sadrazam ve paşanın kellesini alır. Yamağı Hamal Ali ile birlikte emir kulu olarak ölüm saçan Kara Ali'nin pençesine düşen en ünlü iki kişi ise Sultan İbrahim ve Şair Nef'i olur.
Ve ölümü de onun elinden gelir... Rivayet odur ki efendim IV. Murad, şairin Sihâm-ı Kazâ adlı kitabını açtığı an Beşiktaş'taki köşkünün yanına yıldırım düşer. Bunun üzerine padişah şairden hiciv yazmamasını ister. Aradan bir süre geçer ve Evliya Çelebi'nin anlattığına göre IV. Murad özel bir mecliste şairin ağzını arayarak 'Hiciv yok mu?' der. Ve Nef'i Vezir Bayram Paşa için yazdığı hicvi sunar padişaha. Gerisi ise cellat Kara Ali'ye kalır. Odunlukta şairi boğan Kara Ali, Nef'i'nin cesedini boğaza atar.
Aslında durup düşünüldüğünde neden kaçındığı da anlaşılmıyor değil. Çünkü sultan dediğimiz kişiler bir nevi Tanrı'nın yeryüzündeki gölgesi... Bir de daha önce kendisinden emir aldığı kişinin öldürülmesi isteniyordu Kara Ali'den. Bunu isteyen de İsyancı Sadrazam Sofu Mehmet Paşa'dır. Yapacak bir şey olmadığını anlayan Kara Ali ise Hamal Ali ile birlikte padişahın olduğu odaya girer ve onu boğarak öldürür.
Ne zaman öldüğünü bilmesek de cesedinin nerede olduğunu tahmin edebileceğimiz Kara Ali, muhtemelen, bugün İstanbul'da Pierre Loti'de görebileceğiniz cellat mezarlığına defnedilir. Tarihçilere göre halk cellatları hiçbir zaman 'hoş görmez' ve bu yüzden mezarlarının dahi ayrı tutulması ister. Sonuç olarak da bir cellat mezarlığı ortaya çıkar.
Ve cellatların kılıçlarının kanlarını temizlediği bu 'cellat çeşmesi' normal bir çeşme haline gelirken idam edilenlerin başlarının sergilendiği ve yine resimde gördüğünüz ibret taşları da Abdülmecid tarafından gömdürülür.
Ne diyelim... Sizce ölüm mü daha beter, öldürmek mi? Ben kararsız kaldım, yorum sizin.
Cellad acimasiz falan degildir...Asil acimasiz gaddar ve katil olan ona EMIR verendir!!!
Resimdeki sair Nef i degil Fuzuli
videoya gerek yoktu amk