Olaylara toplumsal kabullenmişliklerin dışında bir bakış açısıyla baktığınız olur mu?
Toplumca kabul görmüşlük olsa dahi bir fikri kendi filtrenizden geçirmeden, zihninize o bilgiyi ekmeyenlerden misiniz mesela?
Cevabınız evet ise eğer, toplumda oldukça nadir görülen INTJ tipi kişiliğe sahipsiniz demektir.
INTJ açılımı ne derseniz? Introversion(İçe dönüklük), Intuition(Sezgi), Thinking(Düşünce), Judgment(Karar) kelimelerinin baş harflerinden oluşuyor.
Bu kişiler, kendileri gibi insanların sayısının az olduğunun bilincinde olduklarından, yükseklerde yalnız yaşamayı göze almışlardır.
Toplum tarafından kanıksanmış normların dışına çıkarak, diğer insanların onayına yahut kabulüne ihtiyaç duymadan hareket ederler.
İnsanların sorgusuz sualsiz girdikleri toplumsal kalıpların içine girmeyi kabul etmezler.
İletişimlerinde toplumların şu an için en önemli dayanaklarından birisi olan “canım, cicim, sen ağasın, paşasın” gibi kavramları kullanmazlar; genel olarak insanlar tarafından anlaşılamadıkları için kibirli ya da doyumsuz olarak tabir edilirler.
İnsanlardan görmedikleri ‘yersiz ilgiyi’, sahip oldukları yaratıcılıkları ile kapatırlar ve bu sayede de sonsuz bir özgüvenleri vardır.
Kendilerini bildikleri andan itibaren bilgiye olan açlıklarını dindirmeye çalışırlar. Bu nedenle de en önemli varlıkları kitapları olur bu kişilerin. Okumaktan, bilgi havuzunu yararlı şeylerle doldurmaktan ve zihinlerinin derinlerine bilgi tohumları ekmekten büyük bir haz duyarlar.
Edinilen bilgi ve birikimin en büyük getirisi de, bu kişilerin gözlerinde her daim yakalayabileceğiniz özgüven dolu bakışlar olur.
Karşılarındaki insanla iletişimlerini direkt olarak gözlerinin içine bakarak kurarlar, gözlerinin içine bakarak konuşurlar. Bu sebeple de karşılarındaki samimiyetten uzak insanları rahatsız ederler…
İnce zekaları sayesinde derin düşünen, olaylara bambaşka açılardan yaklaşabilen insanlardır bunlar.
Fazlasıyla ayrıntıcıdırlar, karşısındaki insanın bir cümlesini kurarken kullandığı ince zekayı yakalayıp, hayranlık duyarlar.
Kuşkucu ve şüpheci yaklaşımları nedeniyle her fikri parçalarına ayırma ve yeniden şekillendirme güdüsüne sahiptirler, bu da onları aşırı derecede mükemmeliyetçi olmaya sürükler.
Hayat denilen sonsuz serüvenin en önemli anahtarının zeka olduğunun farkındadırlar, bu sebeple de her türlü duruma karşı taktikler, stratejiler ve acil kaçış planları üretirler. Hayatı bir satranç tahtası olarak gördüklerinden onlar için doğru ya da yanlış hamleler vardır.
İçe dönük, sezgisel zekaları çok yüksek olan bu kişiler birçok insana nazaran çok daha hızlı karar alma ve problem çözme yeteneklerine sahiplerdir.
Öz farkındalıkları oldukça yüksektir ve bu nedenle kendi hal ve hareketlerinin gereğinden çok farkında olurlar, diğer insanların fark bile etmeyeceği hareketlerini sanki çok garipmiş gibi düşünebilirler.
Son olarak bu insanlarla alakalı bilinmesi gereken bir şey daha vardır ki belki de en önemlisidir, toplum tarafından anlaşılır olmak gibi hastalıklı bir güdünün ardı sıra koşmazlar!
Şimdi herkes ''bu benim çok zor zeki olmak yaaa'' diyecek. Aynen arkadaşlar aynen 160 IQ'sunuz siz.
şimdi hepimiz buyuz dimi
insanlar tarafından anlaşılamadıkları için kibirli olarak tabir edilirler demişsiniz yalnız başlıkta "kibirli" olarak tabir etmişsiniz... =)