Bu görmüş olduğunuz belge tamamen turizmcilerin anlayacağı bir şey..; Türkiye Seyahat Acentacıları Birliği tarafından Seyahat Acentalarına verilir. Seyahat Acentaları da kullanmış olduğu otobüs, minibüslere bu plakaları koymak zorundadırlar. Eğer koymadıkları sırada herhangi bir Maliye ve Türsab kontrolüne yakalanırlarsa acentenin sıçtığı andır. Adamın donuna kadar alırlar. Öyle bir para cezası gelir. Anlayacağınız bunu takip etmek bile stres işi.
Her Seyahat Acentasının ya kendine ait öz malı olan araçları ya da çalıştığı bir araç firmaları vardır. Seyahat Acentası müşterilerini taşıyabilmek için bu araç şirketlerinden günlük araçlar kiralarlar. Yalnız bazen bu taşıma işi çok sıkıntılı olabilir. Mesela araç firmasının 100 tane aracı vardır ve o gün Seyahat Acentası 120 tane araç istemiştir. İşte bu anda sıkıntı başlar, araçlar geç gelir, Acenta yolcularını geç alır, yolcular şikayet etmeye başlarlar ve sorunlar üst üste gelir. Turizmin en önemli konusudur araç şirketleri. Bir de turizm bölgelerinde çalışan şoförler genelde sezonluk olarak çalışmaya gelir. Bu yüzden bölgeyi tam olarak bilmeyen bir şoförle karşılaşma olasılığı çok fazladır. Bu bile çok büyük bir problem doğurabilir.
Evet, eğer turizmciyseniz, o telefonunuz 7/24 açık olmak zorundadır ve inanın o telefon 7/24 çalar. Gece geç saatlere kadar susmak bilmez. 1-2 saat sustu dersiniz, tekrar çalmaya başlar. Sabat 7 de sırf gereksiz bi telefon konuşmasıyla uyanabilirsiniz.. Hele hele bir işin sorumluluğu sizdeyse(transfer-tur), o telefon hiç susmaz. 1 dakika telefonla konuşurken o 1 dakika içinde 4 kere telefonunuz çalabilir.. Stajerinden müdürüne kadar
Evet özellikle turizmcilerin anlayacağı şeylerin başında gelir bu telefon. Resimdeki gibi renkli renkli türleri vardır ve ses telefonun arkasından gelir. Bu yüzden konuşurken telefonu ters tutmak gerekir. Hatta ters tutup konuşunca başka biri görünce 'aa salağa bak telefonu ters tutuyor' gibi tepkilerle karşılaşılabilir. Şarj konusunda 4 gün hiç şarj etmeden durabilir. Tam bir şirket telefonu! Teşekkürler NOKIA! Battınız ama olsun..
Normal bir seyahat acentesinde en az üç departman bulunur; Rezervasyon, operasyon, muhasebe. Hah işte bu 'havalimanı operasyonu' Operasyon departmanına bağlıdır. Havalimanı Operasyonu belkide turizmin en zevkli yeridir. Bir kere shift arkadaşın vardır. Ofisteki çalışanlar gibi sabah 9 akşam 7 çalışmazsın. Uçak iniyorsa havalimanına gidersin. Diğer türlü çık gez toz dolaş. Hayat sana güzel. Çok yoğun günlerde zaten shift arkadaşın vardır. 10 saat bile çalışsan, günün diğer yarısı için diğer arkadaş gelir işi devralır. Havalimanı muhabbeti güzeldir. Diğer şirketlerden arkadaş yaptın mı, bütün gün gır gır şamata geçer. Haa en güzelide Rus ve İskandinav şirketlerin rehberlerini keser durursun bütün gün. Az çok tipin varsa zaten bi tane de sevgili yaparsın. Tekrar söylüyorum bu işin en zevkli yeri havalimanıdır..
Evet bir acentecisiniz,bütün iş müşterilerini tatil beldelerine getirmek değil. Olay burda bitmiyor. Asıl amaç getirdiğin müşterilere tur satabilmek. Bunun için size bağlı çalışan rehberler var. Acentaların kâr olarak ele alındığında en büyük gelirleri turlardan gelir. Tekne turu, jeep safari, diving, fishing, aquapark, efes, pamukkale. Çok fazla seçeneğiniz vardır. Gelen müşteriler illaki bir tanesini alacaktır. Unutmayın bir acentenin gelirinin çok büyük kısmı turlardan gelir..
'En değerli şey bedava emektir.' şiarından hareketle emek veren, üzümünü yedirten bağını sordurtmayan genç bünye. Şirket patronlarının en sevdiği çalışan grubu. 200-300 liraya gençlerin yaşam enerjilerini ilk günden bitiren patronlar.. Neyse, stajyerler bir acentenin neredeyse bel kemiğidir. Genellikle getir götür işlerini yapmalarına rağmen şirketin bel kemiğidir. Misal 'müşteri toplanacak, stajyer toplar', 'çay getirilecek, stajyer getirir'. Yavaş yavaş yükselmeyi bekleyen bir gruptur. Diğer meslekleri bilemem ama stajyerler turizmde çok çabuk yükselebilirler, hatta departman müdürü, ticari zekası varsa 10-15 yılda bir şirket sahibi olabilirler. O yüzden stajyer deyip geçmeyeceksin.
Bunu okuyan bir çok kişi ne diyor ya bu diyecek. Evet sizleri duyar gibiyim. Nedir ördek yapmak?
Adam uçaktan indi pasaporttan falan geçti ve geldi dış hatlar terminal kapısına, boş boş bakıyor çevreye. Gideceği yere transferini de almamış. Ahaa işte ördek. Hemen sokuluyorsunuz yanına ve havalimanı taksicilerine belli etmeden, 10 Euro - 20 Euroya transferi satıyorsunuz. Amaaa taksicilerden birine yakalandınız mı sıçtınız.. Hemen pılını pırtını topla kaç ordan..
Sadece seyahat acentelerine özel her sezon öncesi ve sonrası açılış partileri yapılır. Düşünsenize bölgedeki tüm seyahat acenteleri çalışanlarıyla, rehberleriyle orada. İçkilerin biri gidiyor biri geliyor. Azıcık kanın kaynamaya başladı mı diğer acentelerin rehberleriyle sohbeti de ilerletiyorsun tabii. O günün sonu bitmiyor, bitmiyoor.
Pek çok kişinin belki bi rehber sevgilim olur diye bile turizmde çalıştığına şahit biri olarak rehberlerin turizmde çok fazla yeri olduğunu düşünüyorum. Sonuçta müşteriyi havalimanında karşılayan rehberler, otellerine götüren rehberler, turu satan rehberler. Yani rehber=turizm. Ahh birde güzelim kızlar, Cem Yılmaz'ın anlattığı 'ar yu kola' tiplerindeki otelde çalışan kekolarla takılmasalar. Neyse neyse yavaş yavaş öğreteceğiz. Ha bir şey daha, eğer turizmde çalışıyorsanız, sizin çalıştığınız şirketteki rehberler hep çirkin, başka şirketin rehberleri güzel olur. Turizmin diğer kurallarından biridir bu.