Temilik yapmanın sadece evi kirlerden arındırmak olduğunu düşünüyorsan yanılıyorsun. Çünkü ev temizliği, aslında zihin temizliği anlamına da geliyor. O yüzden insan temizlik yaparken hayata dair birçok şeyi fark edebiliyor. Neler bu detaylar acaba?
Temilik yapmanın sadece evi kirlerden arındırmak olduğunu düşünüyorsan yanılıyorsun. Çünkü ev temizliği, aslında zihin temizliği anlamına da geliyor. O yüzden insan temizlik yaparken hayata dair birçok şeyi fark edebiliyor. Neler bu detaylar acaba?
Yerleri silerken lekeler nasıl çıkıyor, öyle değil mi? Hatta hiç çıkmayacak sandıklarımız bile biraz çabayla yok oluyor. Aslında hayatta da böyle. Yani hoşuna gitmeyen bir şeyi ya da birini istesen silebilirsin, hayatından çıkarabilirsin. Bunun için belki biraz fazla çabalaman gerekir ama eninde sonunda gerçekten istersen silersin.
Evimiz sürekli dağılıyor, aynı zihnimiz gibi. Ne kadar toplamaya çalışırsak çalışalım da bazen toplayamıyoruz. Etrafta kıyafetleri, sehpada bardakları bıraktığımız gibi zihnimizde de bazı konuları öylece bırakıp hayata devam ediyoruz. Ama bu dağınıklığın aynı evimiz gibi mutlaka toplanması gerekiyor elbette.
Televizyonun arkasındaki ya da vazonun altındaki tozlar görünmese de oradalar. Sen orada olduklarını biliyorsun. Aslında yaşadıklarımız da böyle. Kimseye göstermesek de içimizde yer ediyorlar. Belki yüzümüze yansımıyorlar ama orada olmaya devam ediyorlar.
Süpür, sil, tekrar pislensin. Tekrar süpür ve sil. Bu rutin insanı en çok yoran. Aynı bazı insanlara gösterilen fazla sabır gibi. İnsan her gün kirlenen yerleri temizlemek zorunda olduğu gibi hiç tahammül edemeyeceği insanlara da mecburen katlanabiliyor.
Temizlik hepimizin kırmızı çizgisi elbette. Ama bazen öyle anlar oluyor ki o bulaşıkları makineye yerleştiremiyoruz. Ya da dağınık gardırobumuzu düzeltemiyoruz. Hayatta da insan asla yapmam dediği her şeyi yapmıyor mu? Eskiden sana garip gelen şeyleri yaş aldıkça bir bakıyorsun sen de normal görmeye başlamışsın mesela.
Evde çöpe gitmesi gereken bir sürü şey var aslında ama bir türlü insanın eli atmaya gitmiyor. Aynı hayatımızda yer eden ama bir türlü çıkaramadığımız insanlar gibi. Zihnimizde yer kaplıyorlar ama hayatımıza bir katkıları yok. Temizlik yaparken attığımız çöpler gibi hayatımızda yer etmemesi gereken insanları da atmak gerek!
Belki dışarıdan bakıldığında her yer temiz görünebilir. Ama halıyı bir kaldırdın mı ya da buzdolabının arkasını çektin mi temiz görünenin nasıl pis olduğunun farkına varabilirsin. Yani hayatta da çoğu şey göründüğü gibi olmuyor, değil mi?
Temizlikte insan kendini buluyor desek yeridir. İnsanın maskesiz bir şekilde kendiyle olabildiği nadir anlardan aslında. Yani evi silip süpürmek, yalnızlık provası adeta. Normalde bize yüklenen roller ya da beklentiler temizlik yaparken hiç olmuyor. Kısacası temizlik sırasında hiç kimseye hiçbir şey kanıtlamak zorunda olmuyoruz!
Evde kaç kişi yaşıyorsa temizliği o kadar kişi yapmalı. Aynı çalışma ortamlarında olması gerektiği gibi. Eğer tüm iş tek kişiye binerse o işi yapmak zorlaşır. Nasıl tek kişi bütün evi temizleyemezse iş hayatında da bir çalışana tüm iş yüklenemez elbette.
Tam dersin ki 'Sonunda ev temizlendi, oturayım.', o an yerde toz bulursun. Aynı hayatta bitti sandığın dertlerine yenisinin eklenmesi gibi. Yani sorunlar bitti, rahat edeceğim dediğin an, yeni bir sorun başlar.