Sadece Sevgilisi Tarafından Aldatılanların Anlayabileceği 36 Geçiş Aşaması

Unutmayın, 'en dibe vurduğunuzu' düşündüğünüz anda, daha dip olamayacağı için mecbur 'yükselmeye' başlayacaksınız. 'Biraz zaman, her şeyin ilacıdır, inan geçecek.' diyenlere önce asla itimat etmeyeceksiniz, ama inanın öyle, inanın ge-çi-yor. Göreceksiniz. Beraber adım adım gidelim, hangi aşamadasınız bilmiyorum, ama genelde bu aşamalar çok da farklı değil birbirinden...

'Yaşandı bitti saygısızca, aldatmanın tadına varınca.'

1. Öncelikle nasıl ya? NASIL? N-nasıl? Diye çıldırırsınız.

Bu sizin başınıza geliyor olamaz. Olamaz işte.

2. Ben senin gözünün içine aşık aşık bakarken, aklında hep o mu vardı?

Benimle öpüşürken, sarılırken de onu mu düşündün? Diye içiniz içinizi yer, sorarsınız kendinize ya da ona defalarca değişik versiyonunu.

3. Yalan dolanlarla kandırıldığınız için gerçeği bilmeyi hak edip, araştırarak noktaları birleştirirsiniz.

Ya da alıp karşınıza, 'Bana her şeyi anlat, en azından bunu borçlusun.' dediğinizde ve geçmişe dair taşlar tek tek yerine oturup, yalancının mumu söndüğünde, boğazınızda bir düğüm oluşur. Gerçeğin acılığı kalbinize batar. Daha iyi hissettirir mi? Tartışılır, ama artık o kadar çok yalan girmiş ki işin içine, gerçekleri bir yerden oturup sindirmeye başlamanız lazım.

4. Yemek yapmanın tam ortasında, otobüste, anılarınızın olduğu ya da olmadığı alakasız bir yerde, ansızın biri kalbinizi sıkıyor gibi canınız acır, ağlamaya başlarsınız.

Mutfak tezgahının altına, yere çöküp göl oluşturmanın, arabada sağa çekip mendil bulamayıp tişörtünüze silmenin acizliğini yaşarsınız.

5. Ağlarken ve bu ihanetin yükünün ağırlığı altında ezilirken, alışkanlıktan ya da garip bir özlemden olsa gerek size sarılsın, açtığı yaraları sarsın istersiniz.

'Hem yara bandım, hem yaram.'

6. Onu özlersiniz ve aldatılmanıza rağmen onu özlediğiniz için kendinize kızarsınız.

7. Sonra tam biraz daha sakinleşip, az bir zaman geçmişken, "stalk" aşamasına geçersiniz. Hem o 3.kişiyi, hem de aldatan eski sevgilinizi.

Yeni şeyler görüp duydukça ya da eskiye dair bir şeyler kazıp çıkarttıkça, like'ları, comment'leri vb. gördükçe 'Vay be! Ne aptalmışım, şu olanlara bak, ayakta uyutulmuşum!' diye boğazınız düğümlenir, öfkelenir ve yine üzülürsünüz.

8. Gün boyu işte, arabada, trafikte, okulda, aklınızdan bir türlü "aldatıldığınız" gerçeği çıkmaz.

Hele sabah ilk uyanışlar kabus gibidir, midenizde kocaman bir delik var gibi hisseder, sancılarla güne başlarsınız.

9. Sabahları alışkanlıktan ondan gelen günaydın mesajını okumak için elinizi telefonunuza atarsınız.

Sonra sizi arayan ya da mesaj atanların ya olmadığını, ya da sizi seven ve merak eden arkadaşlarınızdan ibaret olduğunu görünce ayrıldığınızı ve aldatıldığınızı bir kere daha hatırlar, bu gerçekle yüzünüzü yıkamış olursunuz. 'Ne bekliyordun ki?' diye gerçeklere koca bir günaydın dersiniz.

10. Uzun bir süre ortak arkadaşlarınızdan kimseyi görmek, konuşmak istemezsiniz.

Çünkü kendinizi tutamayıp, satır aralarında o'nla ilgili bir şeyler yakalarsınız ya da kafanızda korktuğunuz sorulara korktuğunuz cevaplar alacaksınız diye korkarsınız. Ve en önemlisi, size o'nu hatırlatırlar. Sözle değil tabi, hep beraber yaşadığınız anılar gelir gözünüzün önüne.

11. En yakın bir kaç dostunuz hariç kimseyle görüşmez, telefonlarına çıkmak istemezsiniz.

Hayır, onları sevmediğiniz için değil, yaşadıklarınızı anlatırken olanları bir daha bir daha yaşamaktan ve o acıyı ağırlaştırmaktan korktuğunuz için.

12. Evden çıkarken "Acaba kapıma gelmiş midir? Acaba gittiğiniz mekanda karşılaşır mısınız?" diye düşünmeden, gizlice ummadan duramazsınız.

Ama şunu unutmayın ki, pişman olsun ya da olmasın, o kişide o haysiyet, o düşüncelilik olsa, en başta bunları yaşamazdınız, bu noktaya gelmezdiniz zaten. Beklentilerinize ket vurmaya, gerçeklerle yüzleşmeye çalışın.

13. Ardı arkası kesilmeyen ağlama seansları, haklı olduğunu bilmenin ağır yükü ve çaresizliğiyle kendinizi ya yemeğe ve içmeye verirsiniz, ya da iştahınız sıfırlanır.

Deli gibi kilo alıp / vermeye başlarsınız, ki bu hiç sağlıklı değildir.

14. Bu 'talihsiz' olay size resmen yaşadığınız küçük dünyanızı dar etmiştir.

Onunla gittiğiniz her mekanın önünden geçerken, beraber izlediğiniz film ve dizilere rastladığınızda, ya da adını herhangi alakasız bir yerde, market isminde vs. gördüğünüzde içiniz burkulur ve artık üzülme aşamasını geçip, öfke aşamasına adım atarsınız.

15. Nefret edersiniz o öfkeyle, belki de "iğrene iğrene" seversiniz, kusarak.

'Bende ne eksikti de başkalarında aradın çareyi, ben sana n'aptım, biz bunu haketmedik.' diye düşünceler beyninizi kemirir ve o'na ve 3.kişiye bol küfürlü giydirmeler yaparsınız. Hatta belki duvarınızda imalı şarkı paylaşır ya da kendinizi tutamayıp nefret içerikli bir mesaj atarsınız. Ama atmayın, inanın sakız gibi uzamaktan başka bir işe yaramayacak. Eğer zaman makinesi yoksa, ne kadar özür dilese de, yaptıklarını ve size yaşattıklarını geri alamayacaktır.

16. Kafanızdan senaryolar üretir, oynatırsınız.

'Şu an onun koynunda mıdır acaba? Aklına bile geliyor muyumdur?' vs. diye kafanızda en kötü senaryoları kurarsınız. Elinizde değil.

17. Kişiliğinize göre değişir, ya giydirmeli şarkılar paylaşırsınız, ya "Of çok mutluyum" imajlı sahte resimler koyarsınız, ya da bir süre sosyal medyadan uzak kalırsınız, çünkü mecaliniz bile olmaz.

18. N'olursa olsun, dünyanız başınıza yıkılmış gibi hissettiğiniz ve ateş düştüğü yeri yaktığı için, en yakınlarınız bile sizi sadece belli bir noktaya kadar anlayabilir.

Herkes size 'Hayat devam ediyor', 'Bak insanlar neler neler yaşıyor senin ki de dert mi? Şükret biraz', 'Ohoo bu ne ki hayatta daha nelerle karşılaşacasın!' gibi avuntular ya da büyük sözlerle gelecek, evet haklılar belki ama şu anda sizin duygusal çökük durumunuz bu sözleri mantık çerçevesinden geçirebilecek kadar 'aşmış' değil.

19. Onunla tekrar barışmayı bile düşünebilirsiniz, çünkü "Onsuz yaşayamıyorsunuz!"

İnanın bu çok büyük bir hata, ikinci şansı elbette hak edenler vardır, ama siz yaşadıklarınıza bir bakın, yaşananları unutup, koşulsuz şartsız sırf varlığıyla mutlu olabilecek misiniz? Size bunları yaşatan biri ikinci bir şansı hak ediyor mu? Kendi kararınızı verin.

20. Sonra artık haklı olarak üzülmekten, tükenmekten yorulursunuz.

'Tamam.' dersiniz, 'Fazla tutundum bu acıya, değmeyecek birine, n'olursa olsun bir şekilde hayatıma devam etmem lazım, ağlayarak bir yere varamıyorum' gibi mantık pırıltıları ufak ufak gelir.

21. Kendi telkininize ufak ufak başlarsınız.

'Evet, ben böyle bir şey yaşadım, ama kıyasa, o 3.kişinin benden daha mı güzel / yakışıklı , yetenekli vb. şeyleri düşünmenin faydası yok, sorun 3.kişide değil, onu hayatımıza sokan haysiyetsiz pek sevgili eski partnerimde.' diye durumu hafiften kabullenmeye ve hatta kişiliğinize göre çabuk toparlayan biriyseniz 'Aldatan aldanır, kendi kaybetti, kendi seçimi.' diye düşünüp, triplere girebilirsiniz. Ki bu harika bir şey. Telkin çok önemli. Etrafınızdaki 100 kişinin size söylediğini, sizin sindirip, kendi kendinize fark edip, kafanıza yerleştirmek ve buna inanmak...İnanın en büyük adımlardan bir tanesi!

22. Aldatıldığınızdan dolayı kendinizi suçladıysanız, ya da bir yerde bir yanlış aradıysanız, hatırlayın ki sizin bu işle hiç bir alakanız yok.

Tamamen karşınızdaki kişinin 'sözde' bahaneleri ve kişiliksizliğiyle alakalı. İlişkide hatalar çift taraflıdır elbette, ama hiç kimse ya da yaptığınız hiç bir hata 'ihanetini' haklı çıkarmaz. Bunu unutmayın.

23. Kendinizi, üzgün dönemdeyken düşündüğünüz aşırı depresif düşüncelerinizden dolayı affetmeye başlarsınız.

Çünkü etrafa yönelmeden önce kendinizle barışıp, kendinizi bir araya getirip, bulmanız lazım.

24. Sonra o'nu affetmeye çalışırsınız.

s1098.photobucket.com

AMAN! Yanlış anlamayın, buradaki 'af' barışmak, tekrar bir araya gelmek anlamında değil, öfkeye, sinire tutunmak yerine, ondan tiksinip, o nefretle yaşamak, hatırları canlandırıp durmak yerine o'nu azad etmeyi seçmek demektir. N'olduysa oldu ve bitti, geri alınamaz, 'Yolu açık olsun.' der, Allah'a, evrene, karmaya neye inanıyorsanız artık ona havale edersiniz.

25. Sizi biraz daha hafiflemiş, biraz daha kendine gelmiş gören arkadaşlarınız hemen fikirlere hücum eder.

'Çivi çiviyi söker, hadi dağıtmaya gidelim.', 'Hemen başkasını bulalım sana' vs. tazı konuşabilirler. Kötü niyetli değiller tabi ki, sizin için ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar, ama sizin başkasının kollarına değil, kendinize sarılmaya, kendinizi tekrar bulmaya ihtiyacınız vardır. O yüzden başkalarıyla 'takılma' fikrinden bir süre uzak kalmanız en sağlıklısıdır. Ha yeni arkadaşlarla elbette tanışın, ama 'potansiyel flört' olarak görmeyin.

26. Zaten sizin zayıf durumunuzu bilen, etrafınızda sizden hoşlanan birileri varsa, fırsattan istifade size yanaşmaya, avutmaya çalışabilirler. İnanın hiç gerek yok.

smg.photobucket.com

Bir fırsatçı kişiliksizden başka bir fırsatçı kişiliksizin kollarına atlamak pek doğru olmasa gerek. :)

27. Hem şunu öğrendiniz ki, sizin için "sadakat" çok önemliymiş.

E o zaman yeni bir ilişkiye başlarken, karşı taraf durumdan ve neler yaşadığınızdan haberdar olsa bile, sizce de şu andaki sevgilinizin yanında, zaman zaman o'nla olan anıları hatırlayıp, o'nun yaralarını yanınızdaki insana sardırmak, partnerinize büyük bir haksızlık olmaz mı? Siz aynı durumda olmak ister miydiniz? Ne farkınız kalır o zaman o eleştirdiğiniz, hatta bazen iğrendiğiniz insanlardan?

28. Herkes farklıdır tabii. Ama inanın, sağlam bir kafa ve onarılmış bir kalple girilen ilişki, sizin için en sağlıklısı olacaktır.

O yüzden varsın 2 ay sürsün, 1 sene sürsün, kendinizi 'tamamen' hazır ve kanatları onarılmış hissetmeden bir çiviyi diğeriyle sökmeye çalışmayın, yine de siz bilirsiniz tabii ki.

29. Kabullenme aşaması gelir hemen sonra.

'Tamam, ben böyle iğrenç biriyle iğrenç bir deneyim yaşadım, ama herkes böyle olacak diye bir şey yok.' ya da 'Tamam, özünde iyi bir insandı ve beni bilinçli olarak üzmek istemezdi, yaşadıklarımızın yalan olduğu anlamına gelmiyor, sadece o başka biriyle olma ihanetini seçti.' şeklinde biraz biraz durumun farkına varıp, kabullenmeye başlarsınız.

30. "Evet burada anımız var. Ee bir ton arakdaşımla da anımız var burada ne yapayım yani her gün geldiğim kafeye gelmeyeyim mi?"

'Çeşme'de tatile gitmiştik, bizim yazlığa, şimdi ben oraya nasıl giderim?!' - 'Ee gittiysek gittik, n'apalım yani çeşmeyi haritadan mı silelim?' gibi düşünceler gördüğünüz bilinç akışında yer değiştirmeye başlar.

31. İşte şimdi iyileşme süreci başlamıştır.

'En sevdiği kupası, diş fırçası, çöp.' diyip çöpe de atabilirsiniz ya da 'Aman altı üstü bu bir sweatshirt, kalsın n'olcak, yaşadıklarımdan sonra böyle ufak detaylara takılıp üzülürsem ohoo, çok anlamsız.' diye aydınlanmalar da yaşayabilirsiniz.

32. Şimdi kendinize yönelme zamanıdır işte.

Artık birileriyle flört mü edersiniz, yoksa kişisel gelişim için kendi ruhunuza mı yönelirsiniz, en sevdiğiniz hobiye uzun uzun zaman mı ayırırsınız ya da kendinizi işe, kariyerinize mi adarsınız bilmiyorum ama bu süreçte yanınızda olan kişileri asla unutmayıp, onlarla bir bir görüşmeye, sosyalleşmeye başlarsınız.

33. Oturup düşündüğünüzde, koca dünyada bir hiç'iz, kendi iç dünyamızın hakimiyken.

Yani siz kendinizi yerden yere vursanız da, mutluluktan uçsanız da, dünya dönüyor ve dönmeye devam edecek.

34. Eğer hala ilk aşamaları yaşıyorsanız, biliyoruz bu duyduklarınız inandırıcı gelmeyecek ama "zaman" sadece birazcık zaman verin.

Her şer'de bir hayır vardır, bir kapı kapanırsa bir başkası açılır vs. tarzı sözleri boşuna söylememiş atalarımız, ninelerimiz. İzleri kalmaz mı? Elbette kalıyor, hafızanızı sildirmediğiniz sürece, arada bir özleyeceksiniz, şarkınız çaldığında bir damla yaş düşecek, bir yerde karşılaşacaksınız, garip hissedeceksiniz vs. ama artık kimse sırtınıza bıçaklar saplıyor olmayacak, eskisi kadar acımayacak, o kadar derin acılar yaşayıp, dipleri gördükten sonra, yüzeye çıkmayı başarmış biri olarak, güçlenerek hayatınıza devam edebileceğinizi göreceksiniz.

35. "Beni öldürmeyen şey güçlendirir" triplerine girmeyin. Sakin olun şampiyonlar.

Ama bir bakıma dersler çıkarmaya çalışın. Sizin için ilişkide nelerin önemli olduğunu, kendinizi, bakış açınızı tanıyın, ve ileriki hayatınızda bu bakış açınıza daha uygun biriyle olmaya çalışın. Aşk söz dinlemiyor tabi ama, en azından birazcık ders çıkarıverin yahu.

36. Geçmiş olsun!

O insan, sizin için kanserli bir hücreydi, ve kesip atmak gibi acılı bir  cerrahi müdahale gerekiyordu. Siz cesur olmayı ve tedavi olmayı seçtiniz, ve o kanserli hücreyi kesip, attınız. TEBRİKLER, yolunuz açık, kalbiniz ferah olsun ve Allah herkesin gönlüne göre versin diyelim. :)

37. Bu da bonus şarkı :)

Popüler İçerikler

"Ülkenin Seliyle Yangınıyla Neden Ben Mücadele Ediyorum?" Diyen Ali Atay'a Cüneyt Özdemir'den Sert Tepki
Sosyal Medyada Bu Reklamı Görürseniz Tıklamayın: İletişim Başkanlığı Adını Kullanarak Dolandırıcılık
Hollanda Hükümeti'nden Örnek Karar: Scottish ve Sphynx Kedilerin Sahiplenilmesi Yasaklandı!