Kırıcısı, dozeri, kamyonu, çalışanların bağrışmaları arasında kısacık da olsa gözlerini kapatıp rüyalara dalabilme becerisi.
Askerliği bitirip şantiyede çalışmaya başlayanlar hiç zorluk çekmez.
Yemeğe çıkmak için saatin öğle vaktini göstermesi değil, betonun dökülmesi beklenir.
Beşe on kalasın on beş çeşit mobilya olabileceğini fark etmek; masa, sehpa, tabure, tezgah, raf, vs.
Ev terliği, tv kumandası, meyve, kuruyemiş tabağının özlenebildiğini fark edersiniz.
Üç kuruşa, evden aylarca uzak kalmak yavaş yavaş üzerinize çöker.
Gözünüzde ne Mercedes kalır, ne BMW, ne Audi. Varsa yoksa emektar 4x4 pikap.
Çamur, toz, toprak içinde çalışan proje müdürünü gördükçe aklınıza banka, okul, vs. müdürleri gelir.
15 kişi 5 bardaktan çay içersiniz ama onun tadı hiçbir çayda yoktur.
boyacıya göre sıvacı kötü iş yapmıştır, sıvacıya göre duvarcı duvarı yanlış örmüştür, duvarcıya göre beton kötü dökülmüştür, betoncuya göre kalıpçı kalıpları kötü çakmıştır, kalıpçıya göre şantiye şefi öyle talimat vermiştir, şantiye şefine göre proje kötü çizilmiştir, projeciye göre işveren az para vermiştir, işverene göre de kriz vardır... Böyle sürüp gider.
Sürekli kendinizden, zamanınızdan yeri gelir kişiliğinizden verirsiniz...
Bir işi de doğru yapın a... k....mun yerinde be!!??
Dört bir taraf usta çatalı... (Fotoğraf temsili)
Tecrübe ederek öğrenme.