Sadece Kütahya'da Öğrencilik Yapanların ve Oradan Mezun Olanların Anlayabilecekleri 15 Durum

Kendine has Ege aksanı, içten insanları ve alışması zor iklimi ile Türkiye'nin en özel şehirlerinden biri olan Kütahya'da üniversite hayatını geçirmek pek de kolay unutulabilir bir tecrübe değildir. Bir araya geldiklerinde hemen hemen aynı hatıraları gözlerinde canlandıran Dumlupınar Üniversitesi mezunlarının hafızalarını tazelemek istedik.

1. İlk bakkal tecrübesinde amcanın o meşhur sakinliği ile "Naptın gülüm?" sorusu karşısında afallamak.

Ev, yurt, kayıt işleri derken bir bakkaldan içeri girildiğinde buranın şivesi ile ilk kez tanışırsın. Cevabı bildiğimiz 'iyilik sağlık' olan soruya karşı öylece bakar kalırsın.

2. Her tarafını adeta kesip doğrayan o meşhur soğuk ile ilk kez tanışmak.

Otobüs yerine memleketten Kütahya'ya trenle gelinir bazen. İstasyonda indiğinde genelde hep geceye denk gelir. İşte o an, şehrin o meşhur soğuğu ile tanışma anıdır. Bavulundan çıkan tekerlek sesleri, sen ve soğuk eve gidene kadar ayrılmaz üçlüdür. Sonra eve varılınca ilk iş haritaya bakılır ve burası gerçekten Ege mi diye kontrol edilir. Sabah kalkıldığında evi havalandırmadan önce derin derin düşüncelere dalınır.

3. Şeker fabrikası yakınında pancar kokusu ile cebelleşmek.

Yakınında oturanlar daha iyi bilir. Nitekim bu koku şehre ilk girişte herkesi 1-2 saniyeliğine de olsa selamlar.

4. Kışın sadece bir günde yağan azıcık karı, haftalarca hatta aylarca aynı yerde görebilmek.

Diğer şehirlerde mevsim değişti dersin ama o çöp tenekesinin yanındaki kar hep oradadır. Kardan adamların bir ömür geçirebildiği yerdir bu şehir.

5. Dünyadan kopup Saman Pazarı içinde manasız vakit geçirmek.

Vietnam'da Saygon, Çin'de Makao varsa, Kütahya'da da her şeyin olduğu Saman Pazarı vardır. Hatta Saman Pazarına 'şilte alıcam yaaa' diye gidip, bir güveç yedikten sonra geri dönen insanlar görülmüştür.

6. Kütahya'da her adres sorduğunda "Vazo" kelimesini duymak.

Kaybolmak imkansızdır burada çünkü her yol vazoya çıkar. Vazonun yanında demirlere oturup bir arkadaşı beklemedim diyen birini görürseniz, bilin ki yalan söylüyordur. Gezgin yurdum insanının fotoğraf albümünün başında Eyfel Kulesi, Dumlupınar mezunununkinde Vazo vardır.

7. Yolda karşılaşılan bir arkadaş ile Cumhuriyet Caddesine gidilip, derin bir sohbet eşliğinde saatlerce volta atmak.

Sigara biter, cadde biter ama sevgi yolu bitmez.

8. Dışarı çıktığında her yer kapalı olsa bile içme suyunu dert etmemek. (Her yerin kapalı olduğu saatler vardır ki bu dert edilir.)

Neredeyse her köşe başında bi çeşme karşılar insanı. Sıfır sertlikteki İncik suyunu tatmayıp da buradan ayrılan öğrenci yoktur.

9. Sabah atkı ve paltoyla titreyerek evden çıkılan bir günde, eve efil efil tişörtle dönmek.

Bir günde dört mevsim yaşamak dendiğinde eğer inanasın gelmiyorsa, daha yolun bu diyarlara düşmemiştir.

10. Öğrenciliğin ilk yılında, memlekete ilk dönüşünde herkesin telefonla ısmarladığı bir çanta porselenle eve gitmek.

Bu durum mezuniyete kadar böyle devam eder durur. Hatta mezuniyetten sonra bile 'Yeğenim porselen yok mu yaaa?' sorularına maruz kalınır.

11. Kampüsün içinde her mevsim sığınacak bir yer aramak.

Üniversite kampüsünde yazın ortasında gölgelik bir yer, kışın ise sıcak bir köşe altın değerindedir. Hep aranır ama bulunmaz.

12. Germiyan Sokağı içindeki asırlık evlerin yanından geçerken nerede olduğunu unuttuğun dakikaları yaşamak.

Bazı evler o kadar eskidir ki, ha yıkıldı ha yıkılacak dedirtir. Yanından geçilirken yana yana uzaklaşılan anlar hepimizin hala hafızasındadır.

13. Ege aksanının gülümseten anlarına şahit olmak.

Kütahya'nın aksanında 'R' harflerini çıkarmadan konuşan yaşlılar vardır. Yaşlı bir teyze otobüse el eder ve otobüsü durdurur. Kapıyı açan şoföre  '...'ya götüRüveRcen mi?' diye sorar. 'Yok teyze' diyen şoföre 'GötüRüveRmezsen götüRüveRme! GötüRüveRcek biRini buluRum gaRi!' der ve gider.

14. Herkesin anlattıklarını dinledikten sonra ilk kez Hisar yolculuğuna çıkmak.

Şehre ilk geldiğinde seni götürdükleri yer de, sana gelen misafiri ilk götürdüğün yer de hep aynı yerdir. Döner Gazino. İsmi, hikayesi, gidiş yolu çok karmaşık ve zorlu görünse de, en nihayetinde tepedeki bir çay bahçesidir.

15. Cumhuriyet Caddesi girişindeki ağacın altından kazasız geçebilmek.

Burada hiç bir imparatorluğun yıkamadığı devasa bir kuş ordusu ikamet etmektedir. Gün boyu diledikleri gibi yiyip içip, ağacın kapladığı büyük alan ve yakın çevresine serbest çalışma yaparlar. Burada bir güvercinin gazabına uğramadan okuldan mezun olan çok az kişi vardır.

Her köşesi tarih kokan bu şehirde geçirilen günler hep dünmüş gibi kalır hafızalarda.

Popüler İçerikler

'İmam' Halil Konakçı, İlber Ortaylı'ya Ateş Püskürdü! 'Bizans Tohumu, Yunanlı, Dönme!'
Kızılcık Şerbeti Umut'un En Başından Beri "Umutsuz Vaka" Olduğunu Anlatan Enfes Flood
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'dan 1 Mayıs Açıklaması: "Taksim Uygun Değildir"
YORUMLAR
12.11.2017

Canım memleketim her yeri bir başka güzel..

13.11.2017

3 sene zor sabrettim. Okulu bırakırken kaydımı sildirdiğim an hayatımın en güzel anıydı. Orada olanlar dualarım sizinle. Sabırlar diliyorum orada yaşamak-okumak zorunda olanlara.

15.11.2017

sanırım ortamı tutturamadın :) benim yaşadığım en güzel 5 yıldı

12.11.2017

Kütahya, yaren gözleme ve kaz tiridi 😋😋

TÜM YORUMLARI OKU (20)