Hayatın hızı birçoğumuzu daha atik davranmaya, daha çabuk karar vermeye itiyor. 24 saate daha fazla şey sıkıştırmaya özen gösteriyoruz. Ancak, zamana karşı mücadeleye karşı isyan edenler de var çevremizde; beklemekten ağaç eden arkadaş.
Hayatın hızı birçoğumuzu daha atik davranmaya, daha çabuk karar vermeye itiyor. 24 saate daha fazla şey sıkıştırmaya özen gösteriyoruz. Ancak, zamana karşı mücadeleye karşı isyan edenler de var çevremizde; beklemekten ağaç eden arkadaş.
Filmlerde hapisten çıkanlar derler ya 'İçerideyken düşünecek çok vaktim oldu.' diye. Biz de bekleten arkadaşı beklerken bir filozof edasıyla düşünmeye başlarız. 'Uzayda hayat var mı? Varsa iş imkanları nasıldır?', 'Babam böyle pasta yapmayı nereden öğrendi?'
Her bekleten arkadaşın kendine has bir bekleme süresi vardır. Kimisi yarım saat kimisi bir saat bekletir. Bu arkadaşa '6'da buluşalım.' dedikten sonra mekana 7'de gidebilirsiniz.
Arkadaşın bizi bekleteceğinden eminsek şarjı evde tam doldurup çıkarız ki bu elektronik dostumuz yalnızlığımızı bir nebze unuttursun.
Bir mekandaysanız mal mal beklersiniz. Sanki mekanın tüm çalışanları, müşterileri size bakıyor gibi hissedersiniz. Hepsi size 'ahaha eziği arkadaşı ekti galiba.' diyormuş gibi bakar.
Mesaj atarsınız ya da ararsınız bu bekletmeyi iş haline getiren bireyi. %90 ihtimalle '5 dakikaya oradayım.' yanıtı alırsınız. Evet 5 dakika ama kime göre 5 dakika? Mesela Plüton gezegeninde bir gün 153 saat.
Çok bekleyince kafanızdan senaryolar kurmaya başlarsınız. Etraftakiler ilginizi çeker. 'Şu karşıdaki çocuk kızı seviyor ama kız yüz vermiyor.', 'Hiç yakışmamışlar kesin çıkar ilişkisi var.' gibi yargılarla ne kadar insan sarrafı olduğunuzu kanıtlamaya çalışırsınız ama kendinize. Çünkü yanınızda beraber gıybet yapabilecek bir arkadaşınız yoktur.
Uzun süre beklersiniz ama gelen giden yoktur. Vakit geçsin diye mekandaki lcd televizyona bakarsınız. Kedi videoları, muza basıp düşen adam videoları derken artık hipnoz olursunuz. Eroin kadar kötü bir alışkanlıktır.
Bu soruya 'Arkadaşım gelecek.' cevabını verirsiniz. Bir yandan da bekleten arkadaşa küfür edersiniz. Sanki sandalye boşmuş da inadına vermiyormuş zannederler.
Artık telefonda bakılması gereken her şeye bakılmış, Instagram postlarında defalarca başa dönülmüştür. Beklerken kendinize ufak oyunlar bulursunuz. Küp şekerin üzerindeki yazıları incelemek, çay kaşığının desenleri içinde kaybolmak, yerdeki karoları saymak için ufak beyin egzersizleri akıl sağlığınızı kaybetmemenizi sağlar.
Eğer dışarıda buluşmak için anlaşmışsanız yakın bir alışveriş merkezine veya mağazaya gider, fiyatları, indirimleri ezberleyip dönersiniz.
Artık beklediğiniz yerin maskotu, sembolü olursunuz. Vergi levhasından daha uzun süredir orada olduğunuzdan artık yaşlandığınızı hissedersiniz.
Arkadaşınız bekletiyor ve dışarıda uzun süre onu bekliyorsanız şüphe çekmeniz normal. Kimse aynı yerde bu kadar uzun süre beklememeli.
Eğer mekan doluysa sizin bekleten arkadaşınızın müstakbel sandalyesi garsonun gözüne batmaya başlar. Eğer 'Siparişimi arkadaş gelince vereceğim' dediyseniz boku yediniz. Garson size hep suçlayıcı ifadeyle bakacaktır.
'Madem bekliyorum, bari biraz kültürleneyim.' diye düşünmek sık karşılaşılan bir durum. Mekanda ne var ne yok okuyacak kadar bekletilirsiniz ama ilginizi çekecek bir dergi yoktur. Olsun, bilgi bilgidir. Kendinizi 1998 yılının motor sporları dergisini karıştırırken bulur, arkadaşınıza lanet edersiniz.
Anneniz dünyada telefonda saatlerce konu tıkanmadan konuşabileceğiniz yegane kişidir. Arkadaşınız sizi çok beklettiyse telefona sarılıp hayırlı evlatlık yapabilirsiniz. Arkadaşınız bir saat bekletse bile sorun olmaz. Çünkü sıradan anne sorularından tutun karşı komşunun oğlunun yaptığı son rezilliğe kadar geniş bir yelpazede sohbet ederek vakit geçirebilirsiniz.
10 dk beklemem lan ben bunları hayatımdan saat değil dakika çalıyorsunuz.
Anne konusuna katılıyorum. Gerçekten sizle sıkılmadan konuşan ve dünyanın en boş konularını konuşabilceğiniz tek kişidir. Anne napıyon,oturuyorum evi süpürdüm yemek yaptın,he ne yemeği,ee daha daha napıyon
Bekleten kişi benim. İsteyerek olan bir şey değil ama. Ebesinin örekesinde oturunca istesen de gidemiyorsun. 6'da oradayım diyorsun, metro kaçıyor otobüs gelmiyor hop 6:30 gibi anca varıyorsun. Hep trafik hep 8)