Süper güçlere sahip insanlar sadece filmlerde ya da kitaplarda değiller. Gerçek hayatta da bu insanlara rastlayabilirsiniz. Filmlerdeki süper güçlere sahip insanlardan tek farkı ise, sizin için listverse'den derlediğimiz içerikteki insanlar, kötü güçlerle savaşmıyorlar.
Böyle farklı ve özel güçlere sahip olmak her zaman hayal ettiğiniz gibi mükemmel bir hayat sunmayabilir. Sahip oldukları özellikler onların hayatlarını alt üst ediyor bile olabilir. Gelin birlikte bakalım...
Olivia Farnsworth doğduğundan beri acı hissetmiyor. Kromozomlarla alakalı bir durumdan dolayı acı hissi ve bununla bağlantılı olarak da tehlike hissi yok.
Bu durum bazı anlarda güzel bir hediye olabiliyor. Örneğin, Olivia'ya araba çarpıyor, araba göğsünün üzerinden geçiyor ve durana kadar birçok hasara neden oluyor. Ailesi şok içerisindeyken, Olivia ayağa kalkıyor ve annesine ne olduğunu soruyor. Acı hissi olmadığı için, nelerin tehlikeli olabileceğini düşünemiyor ve öngöremiyor.
Olivia çoğu zaman açlık ve yorgunluk da hissetmiyor. Bu yüzden annesi ona yemek yedirirken çok zorlanıyor ve uyutabilmek için de doktor kontrolünde uyku ilaçları kullanıyor. Vücutlarımızın acıyı hissetmesi bizi tehlikelerden ve yaralanmaktan uzak tutan şeylerden bir tanesi, bu durum Olivia için geçerli değil. O, hissetmediği için dudağını ısırırken kopartabilir.
Jill Price asla unutmuyor. Gördüğü, okuduğu, yaşadığı hatta duyduğu şeyleri bile yıllar sonra hatırlayabiliyor. Beyni, sonu gelmeyen bir video kayıt cihazı gibi sürekli kaydediyor.
Hafızası sürekli canlı olduğu için o an etrafında olan şeylere odaklanmakta güçlük çekiyor hatta çoğu zaman odaklanamıyor. Yeni şeyler öğrenmeye çalışırken geçmişi sürekli hatırladığı için bu durum da zorlaşıyor. Ve ne yazık ki hafızası sadece önemli bilgileri değil önemsiz olan, ufacık detayları da saklıyor.
1994 yılında, sadece 'John' olarak bilinen bir adam oldukça ağır bir trafik kazasına karıştı. Bu kazadan sağ çıkma ihtimali yokken, John zarar görmeden kurtuldu. Vücudunun hiçbir yerinde çatlak veya kırık yoktu. Doktor daha sonra John'un ailesinden hiç kimsenin hayatı boyunca bir yerinin kırılmadığını fark ettiler. John'un vücudundaki kemikler, normal insanlarınkinden 8 kat daha yoğun. John en büyük problemin ise su olduğunu söylüyor çünkü kemikleri su için fazla ağır kalıyor, bu yüzden de yüzemiyor.
Normalde insanlar sadece 8 milyona kadar renk tonu fark edebilirken bazı hayvanlar ve bu kadın 99 milyondan fazla rengi ayırt edebiliyor. Bir teoriye göre 3 kadından 2 tanesi 99 milyondan fazla renk tonunu görebiliyor ama bu durumda bir gariplik olduğunu düşünmedikleri için dile getirmiyormuş. Ve ne yazık ki böyle geniş bir renk yelpazesine sahip olmasına rağmen, bunu oğluna aktaramıyor.
Garry Turner, Ehler Danlos adı verilen bir sendromla dünyaya gelmiş. Bu sendrom, deride, dokularda ve kemiklerde elastikliği gösteriyor. Bu hastalık Turner'a hayatının büyük bir kısmında sadece acı vermiş.
Esnek cildi aynı zamanda Turner'ın hemofili hastası olmasına neden olmuş. Bilmeyenler için, hemofili kanın pıhtılaşmasındaki bir sorundan kaynaklanan bir hastalıktır. Cildi ince olduğu için çok kolay yara alabiliyor ve kanamaya başladığı zaman da durdurması oldukça zor oluyor.
Çok fazla miktarda ağrı kesici ilaç aldığı için zamanının çoğunu yatarak ya da uyuyarak geçiriyor, bu yüzden de okulunu bile bitirememiş. Taşıdığı bu özellikle çalışabildiği tek iş, sirk oyunculuğu. Sirklerde, modern ucube gösterilerinde sahne alıyor, kendisine eziyet eden bu durumu insanları eğlendirmek için kullanıyor.
Steve Crohn'un nedeni belli olmayan bir genetik mutasyon sonucu AIDS bağışıklığı var. Hiv salgının olduğu tarihte yaşayan Crohn, etrafındaki birçok insan bu salgından muzdaripken sağlıklı bir şekilde yaşamaya devam etmiş.
Etrafındaki insanlar birer birer ölürken izlemek zorunda kalan Crohn, duygularını şöyle anlatıyor: 'Durmaksızın devam eden bir kederle yaşamak çok zor. Genç olduğun halde arkadaşlarının ölümünü izlemek zordu.'
Crohn neden hala hayatta olduğuna anlam veremeyip, kendisini bu durumdan kurtarmaları için doktor doktor gezmiş. Doktorlar Crohn'un AIDS bağışıklığı olduğunu anlamışlar ama bu durumu kullanarak diğer hastaları kurtarmak için ellerinden bir şey gelmemiş. 66 yaşına geldiği zaman etrafındaki herkesin ölümünü izlemeyi kaldıramamış ve intihar etmiş.
Justine Mitchell bu süper duyma yetisini 39 yaşında kazanmış. Kulağa güzel bir özellik gibi gelse de aslında zor yanları da var, örneğin Justine gözlerini hareket ettirken onların çıkardıkları sesi bile duyabiliyor. Sağdan sola baktığı zaman çıkan sesin bir ağacın zımparalanırken çıkardığı sese benzediğini söylüyor. Kendi kalp atışlarının sesini ise bir davul sesine benzetiyor. Kendi sesini duyduğunda ise midesinin bulandığını söylüyor.
Sonunda doktorlar Justine'i hayat kurtarıcı bir operasyonla bu durumdan kurtarmışlar fakat önce ona iki seçenek sunmuşlar; kafatasından girebileceklerin ya da göz kanalından girebileceklerini söylemişler. Justine ise bu acıdan kurtulmak için ne gerekiyorsa yapılması gerektiğini söylemiş.
Daniel Tammet insanüstü bir zekaya sahip. Pi sayısını 22,514 haneye kadar ezbere sayabiliyor ve birçok insana göre çok daha hızlı bir şekilde dil öğrenebiliyor. Örneğin yeni bir dil öğrenmek için sadece 1 haftasını harcayarak o dili neredeyse tamamen konuşabiliyor.
Fakat Tammet için bu durumun zorlukları da var ve onları şöyle açıklıyor: 'Somut ve sayılabilir olan şeyleri çok hızlı öğreniyorum fakat soyut şeyleri anlamam biraz zor oluyor.' Dikkati ise çok hızlı dağıldığı için araba kullanılmasına izin verilmiyor. Daniel için en zor kısım ise insanların düşündüklerini anlamak. Eğer insanlar bilimsel bir sebebe dayanan bir şey düşünmüyorlarsa, duygularını anlamak onun için çok karmaşık bir hal alıyor.
#1 eziyet aslında iç kanaması kırığı falan olsa farketmeden ölebilir bu yüzden sürekli kontrol altında tutulması gerekir. Önemli semptomları farketmeyebilir.
Allah'ın mucizeleri..
#3 çok iyiymiş