Yaz geldi, güneş tepemizde, deniz çağırıyor, bronzlaşma hayalleri havalarda uçuşuyor... Ama dur! O çantada mutlaka olması gereken bir şey var: güneş kremi. “E ben gölgede oturuyorum zaten” ya da “bir şey olmaz, çocukken de sürmezdik” diyorsan, burayı sonuna kadar okuman şart. Çünkü güneş kremi sadece plajda değil, günlük hayatında da sana gizli gizli iyilik yapıyor. Hem de sadece cildine değil, tüm sağlığına.
Hadi başlayalım! 👇
Evet, konunun en ciddi kısmıyla başlayalım. Güneşin zararlı UV ışınları (özellikle UVA ve UVB) cilt hücrelerinde DNA hasarına yol açabiliyor. Bu da zamanla cilt kanseri riskini artırıyor. Ama her gün düzenli olarak SPF içeren bir güneş kremi kullanmak bu riski ciddi oranda azaltıyor. Yani güneş kremi sadece bir kozmetik değil, bir çeşit sağlık yatırımı.
Güneşin zararlı ışınları sadece bronzlaştırmıyor, aynı zamanda seni yıllar içinde bir anda 10 yaş yaşlı gösterebiliyor. Kollarda, yüz çevresinde oluşan lekeler, kırışıklıklar, elastikiyet kaybı… Tüm bunların temel sebebi UV ışınları. Güneş kremi ise adeta zamanın çarklarını biraz yavaşlatıyor. Yaşlanmayı tamamen durduramazsın belki ama geciktirmek senin elinde.
Güneş lekeleri bir anda çıkmaz. Göz altlarında, elmacık kemiklerinde, ellerde yavaş yavaş ortaya çıkar ve bir bakmışsın yerleşmişler. Bu lekeler sadece estetik değil, aynı zamanda cilt yapısında bir bozulma işareti. Her sabah yüzüne, özellikle de lekelenmeye meyilli bölgelere düzenli güneş kremi uygulamak, bu istenmeyen misafirlerin gelmesini önleyebilir.
“Benim cildim yağlı, güneş kremi sürünce sivilce yapıyor” diyenleri şöyle alalım. Eskiden bazı güneş kremleri gerçekten yoğun ve gözenek tıkayıcıydı ama artık seçenek bol. Yağsız, matlaştırıcı, su bazlı güneş kremleriyle hem cildini koruyabilir hem de sivilce sorununu tetiklemeden rahat edebilirsin. Hatta bazı güneş kremleri ciltteki iltihapları azaltan içeriklerle geliyor. Yani sivilcelerine düşman değil, dost olabilir.
“Güneş yok ki bugün, bulut var” diyenlere kötü haber: UV ışınları bulutlardan geçebiliyor. Yani o gri havada bile cildin farkında olmadan zarar görüyor olabilir. Kışın bile dışarı çıkmadan önce güneş kremi sürmek, cilt sağlığını yıl boyunca korumanın en temel adımı. SPF 30 ve üzeri bir ürünle bunu alışkanlık haline getirmek yeterli.
Birçok güneş kremi artık sadece koruma değil, aynı zamanda nemlendirme özelliği de sunuyor. Özellikle kuru ciltliysen, sabah rutininin nemlendirici adımını atlayıp, direkt nemlendirici özellikli bir güneş kremiyle günü kurtarabilirsin. Bir taşla iki kuş vurmuş olursun.
Bunu çoğu kişi bilmiyor ama güneş kremleri mükemmel bir makyaj bazı görevi görüyor. Ciltte pürüzsüz bir zemin hazırlıyor, üzerine fondöten harika oturuyor. Üstelik SPF’li makyaj bazıyla makyajın da güneşten korunmuş oluyor.
Sadece güneş değil; rüzgar, hava kirliliği, klima derken cilt bariyerimiz zaten sürekli bir saldırı altında. Güneş kremi, cildin yüzeyine adeta bir koruma zırhı gibi oturuyor. Bu da dış faktörlerin cildine zarar vermesini zorlaştırıyor. Özellikle hassas ciltler için bu koruyucu etki ciddi bir konfor yaratıyor.
Eğer cildiniz hassassa ve özellikle sıcak havalarda kaşıntı, kızarıklık gibi sorunlar yaşıyorsanız, güneşin bu hastalıkları alevlendirdiğini bilmelisiniz. Egzama, rozasea ve benzeri cilt sorunları UV ışınlarıyla temas ettiğinde daha da kötüleşebilir. Bu yüzden güneş kremi, bu tür rahatsızlıkların tetiklenmesini önleyici bir bariyer işlevi görüyor.
Yüzünü korudun diyelim ama ya boynun? Ya ellerin? Gün içinde en çok güneş alan ama en az korunan yerlerden biri eller mesela. Oradaki deri yaşlandığında hemen belli eder kendini. Aynı şekilde kulak arkası, ense, ayak sırtı... Bunlara da güneş kremi sürmek, ileri yaşlarda 'keşke daha önce dikkat etseydim' demenizi engeller.
