Bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz dev etçil bitkilerin insanları yediği sahneler hepimizin aklında yer etmiştir. Peki gerçek hayatta etçil bitkiler insan etiyle beslenebilir mi? Gelin bu sorunun cevabını hep birlikte öğrenelim... 👇
Bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz dev etçil bitkilerin insanları yediği sahneler hepimizin aklında yer etmiştir. Peki gerçek hayatta etçil bitkiler insan etiyle beslenebilir mi? Gelin bu sorunun cevabını hep birlikte öğrenelim... 👇
Bu ilginç sorunun cevabınıcanla başla arayan bir bitki bilimci var: Barry Rice.
Rice, profesyonel bir etçil bitki yetiştiricisi ve hayatını adadığı bitkilere dair bir bloğu bile var. Kendi deyimiyle eşinin 'dehşete düşmüş' tavsiyelerine rağmen, her botanistin aklındaki soruyu araştırmaya karar verdi: Venus sinek kapanları insan etini sindirebilir mi?
Deneyi için, sporcu ayağı enfeksiyonu nedeniyle ayak parmaklarından soyulan deri parçalarını kullandı. Dört eşit boyutta deri parçasını dört Venus sinek kapanına yerleştirdi. Bir hafta sonra, bitkilerin ağzını açarak içindekilerin nasıl bir durumda olduğunu gözlemledi. Beklentisi, deri parçalarının büyük ölçüde bütün kalması yönündeydi, ancak sonuçlar onu da şaşırttı. Deri parçaları neredeyse tamamen sindirilmişti. Kalanlar ise, yapışkan ve sümüksü bir kıvama bürünmüş, renkleri tuhaf bir şekilde pastırma rengine dönüşmüştü.
Ancak, bunun bazı sınırlamaları var. Öncelikle, sadece bir tür doku, yani deri test edildi ve bu, bitkinin kemik veya kıkırdak gibi daha zorlu dokuları sindirip sindiremeyeceği konusunda bize bir fikir vermiyor. İkincisi, boyut ve ölçek meselesi var. Birkaç deri pulunu tüketmek ile tam büyüklükte bir insanı yutmak arasında büyük bir fark var. Bilime göre yaklaşık 630 tür etçil bitki var ve yağmur ormanlarının derinliklerinde henüz rapor edilmemiş daha fazlası olabilir.
Daha çok özelleşmiş yaprakları ile tanımlanan ve böcekleri sindirici sıvılarla dolu bir kovaya benziyorlar. Bunlar arasında, dev dağ sürahi bitkisi (Nepenthes rajah) en büyüklerden biri olarak kabul edilir ve rekor kıran bir örneği 41 santimetre yüksekliğinde olup, litrelerce sindirici sıvıyı barındırabilir. Borneo'ya özgü bu tür, ormanlarda sürünen kurbağalar, gekolar ve semenderler gibi omurgalıları tüketmesiyle bilinir. Ayrıca, fare ve sıçanları tuzağa düşürüp, onları sıvısında boğarak sindirebildiği de biliniyor. Bu, teorik olarak bir omurgalı memelinin çoğu dokusunu sindirebileceğini düşündürüyor.
Little Shop of Horrors filmindeki Audrey 2'yi saymazsak tabii.
Etçil bitkiler, belirli bir kütlenin ötesindeki avları tüketmenin çok fazla çaba gerektirdiği için sınırlı bir boyuta kadar evrimleşmiş görünüyor. Bu özel bitkiler, besin maddesi açısından fakir ortamlarda hayatta kalmalarına yardımcı olmak için hayvanları tüketiyorlar. Fotosenteze ve diğer bitkiler gibi kök sistemlerine hala ihtiyaç duysalar da, azot, fosfat, potasyum, demir ve manganez gibi hayati besin maddelerini elde etmek için hayvanları sindirmeleri gerekiyor.
İsteseler bile, vücudu sindirmek aylar alacak ve bu süre zarfında bitkinin içinde çürüyen bakterilerin oluşturduğu bir çamur çukuru bitkiyi öldürecek. Özetle, etçil bitkilerin kahvaltısında olma konusunda endişelenmenize gerek yok. Birçok dokumuzu sindirebilme potansiyelleri olsa da, bir insanı yutmak için ömürleri yetmezdi.
Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?