Aslında mesai dışında verilen görevlerin yarattığı sıkıntılar ve ağır çalışma saatleri nedeniyle psikolojik olarak yaşanan sorunlara dair 2014 yılında Kamu Denetçiliği Kurumu'na çeşitli polislerin şikayetlerinin sonucu hazırlanan bir rapor var. Adı Kamu Denetçiliği Emniyet Raporu.
Emniyet mensuplarının şikayetlerinin yer aldığı bu raporun konusu şu sözlerle ifade ediliyor:
''Şikayetçiler, İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde polis memuru olarak görev yaptıklarını, kanunla haftalık çalışma sürelerinin 40 saat olarak belirlenmesine rağmen bu zamanın çok üstünde çalıştıklarını, mesai dışında ek görevler verildiğini ve bu çalışmaları karşılığında fazla mesai ücreti almadıklarını, bu ağır çalışma saatleri nedeniyle psikolojilerinin, sosyal ve aile hayatlarının bozulduğunu, bununla birlikte kendileri gibi polis memuru olan ancak büroda çalışan meslektaşlarıyla aynı maaşı ve ek ödemeyi aldıklarını, yaptıkları fazla mesaiye karşılık olarak verilmesi gereken idari izinlerinin verilmediğini belirterek, bu uygulamaların hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu gerekçesiyle polislerin özlük haklarının düzeltilmesi konusunda tavsiye kararı verilmesini talep etmişlerdir.''
Ancak raporun Meclis'te okunma zorunluluğu olmasına rağmen, okunmadı.
Polislerin meslek yaşamlarından kaynaklı yaşadığı sorunlara dair Emniyet Genel Müdürlüğü'nün çözüm üretmediğini savunan Sezer, Emniyet Genel Müdürlüğü'nde rehberlik ve psikolojik danışma ve sağlık birimlerinin de ''fişleme merkezleri'' olduğunu öne sürüyor:
''Bir birim kuruldu, destekler verilmeye başlandı. Fakat burada konuştuğunuzda, derdinizi anlattığınızda, anlatılanlar gizli kalmıyor. Hasta doktor gizliliği ihlal ediliyor. Siz odadan çıktığınız an, anlattıklarınızla ilgili rapor hazırlanır. Ve ilgili makama yani polisin bağlı olduğu il emniyet müdürlüğüne sunulur. O nedenle yaşanan intiharlarda kolaylıkla maddi, alevi, psikolojik ve gönül ilişkisi sorunları vardı deniliyor. Bu tespitleri rehberlik ve psikolojik danışma ve sağlık birimlerinde yapılan görüşmelerden biliyorlar. En acı kısmı da bu. Bu merkezlerden destek alan polis arkadaşlarımız, iş yaşamında yaşadıkları şiddeti ve baskıyı anlatıyor ya da görev sırasında insan üstü çalıştırılma sonucunda nasıl yıprandığını anlatıyor hatta bunun aile ilişkilerine nasıl yansıdığından bahsediyor ama sizin isminizin karşısına ailevi sorunları var diye not düşülüyor. Halbuki anlatılan bu değil. İş yaşamında yaşanan o sıkıntılara dair anlatılanlar not düşülmüyor. Madem bu polislerin psikolojik, ekonomik, ailevi ya da başka sorunları olduğunu biliyorsunuz neden bunlara dair bir çözüm bulmuyorsunuz? Neden polisler canına kıymadan önce önlem almıyorsunuz?''
Mesleğin gereksinimi icabı tatil günlerinde çalışılmasını anlıyorum. Ancak parasının ödenmemesi ne demek? Resmi tatil olan bir günde çalışıyorsa parasını vermelisin ya da o tatili sene içi başka güne kaydırmalısın. Emir komuta zincirinin olduğu bir meslek dolayısıyla amirin "itin teki" denk gelirse elbette şartlar çok hoş olmayacaktır fakat bu da meslek gereği. Ancak burada insanların canına kıyacak kadar baskı altında kalıyor olması buz dağının altında kim bilir daha neler neler olduğunu bize belli ediyor.