Türkiye internetle 1995 gibi tanıştı desek çok yanlış bir şey söylemiş olmayız. 90'ların sonuna doğru artık iyice kalabalık bir yer olmuştu, ama nasıldı?
Türkiye internetle 1995 gibi tanıştı desek çok yanlış bir şey söylemiş olmayız. 90'ların sonuna doğru artık iyice kalabalık bir yer olmuştu, ama nasıldı?
90'ların internet kullanıcıları için bu sesin önemi çok fazla... Kısılmazdı bu ses, evde gece tüm ahaliyi uyandıracak kadar yüksek gelebilirdi. Baba ansızın yatağından kalkıp, 'ulan bu saatte internete mi giriyorsun yarın okul yok mu?' diye azar kayıp giderdi
Dial up sesini duyabilmek zaman zaman dünyanın en büyük mutluluğu demekti. Hatlar o kadar dolu oluyordu ki bağlantıyı bir türlü sağlayamıyordu internet sağlayıcı. Bu sesi yakaladığınız zaman, sonunda da 'bağlandı' yazısını gördüğünüz zaman dünyalar sizin olurdu...
Tabi hemen bağlanır bağlanmaz baba 'telefona ihtiyacım var internetten çık' demezse :(
Facebook, msn, whatsapp yokken MiRC vardı! Deliler gibi chat yaptığımız, herkesin anonim olduğu bir chat dünyası... Kanallar olurdu, herkes kendi kanalını açabilirdi... #zurna kanalı türk kullanıcılarının en yoğun olduğu kanaldı her sunucuda.
OP'lar vardı kanal yöneticileri... İnsanları kickleyebilir banlayabilir, güçlerini kötüye kullanırlardı :)
MiRC zamanlarında profil fotosu yoktu, profil bile yoktu. Herkesin sadece nickname'i vardı...
ilk giriş cümlesi Selam, asl? olurdu...
yaş, cinsiyet ve lokasyon bildirmek gerekirdi bu soruya... 14 m ank derdik mesela
ICQ kullandığımız ilk anlık mesajlaşma programı. MSN'in atası...
Herkesin özel bir ICQ numarası olurdu, telefon numarası gibi. Ne kadar kolay akılda kalırsa, ne kadar az basamaklı olursa o kadar karizmatik olurdunuz.
6 basamaklı icq numaraları büyük karizmaydı... Hey gidi
ICQ'nun insan arama bölümüydü. Şehrinizdeki karşı cinsleri istediğiniz yaş aralığında arayıp mesaj atabilirdiniz...
Hey gidi
Ah o 146 ah... Ne yuvalar yıktı...
Dial-up zamanlarında superonline, anet gibi internet sağlayıcılardan kullanıcı adı ve şifre alıp bağlanırdınız internete. Aylık abonelik ücretleri kol gibi olduğu için bir çok evlat ailesini ikna edemezdi. Onlarda 0800'lü numaralar çevirilirdi, telefon faturasına birşey eklenmezdi.
Türk Telekom'un 146 no'lu abonelik gerektirmeyen ancak normal telefon tarifesinden fiyatlandırılan hizmeti vardı. Bu hizmetten faydalanma ilk faturayı görene kadar devam ederdi elbette
İlk video streaming programlarındandı... Çeşitli tv'lerin canlı yayınlarını bile izleyebilirdiniz real palyerla... Ve elbette porno... Pamela Anderson'un seks kasedi sızdırılmıştı internete, tüm internet real player ile izlemişti. Hey gidi
İlk efsanevi peer to peer mp3 indirme programı. Daha sonra telif hakları problemleri yüzünden kapatıldı ama kurucusu Sean Parker adını internet tarihine altın harflerle yazdırdı... (şu an facebook'un ortağı Spotify'ın kurucusu)
Napster cortlayınca audiogalaxy'ye dönmüştük 90'ların sonunda.
Bir mp3 indirmek yaklaşık yarım saat sürerdi
Internet Explorer o zamanlar da üvey evlat muamelesi görürdü. İlk iş netscape navigator indirmek olurdu.
Kişisel web sitesi olmayanın dayak yediği yıllardı. Ver elini geocities hemen bir beleş domain alınır, under construction logosu konurdu. Çoğu zaman da öyle kalırdı...
Google yokken search engine kavgaları Yahoo ve Altavista arasında akardı. Altavista kazanırdı
Internetin ilk yıllarının en zevkli şeyiydi belki de... MiRC'de ICQ'da fotoğrafın içine gömülen trojan ile (bir tür virüs), karşı taraf fotoğrafı açınca bilgisayarına girme hakkı kazanırdınız. Sonra ister mouseunu kontrol et, ister cd rom'unu aç, ister dosyalarını gör...
Of of