Raif Efendi 20'li yaşlarındayken Berlin'de bir galeriye gider. Galeride sanatçının bir portresine rastlar ve ona aşık olur. Portreye bakınca önceden hiçbir zaman hissetmediği duygular yaşayan Raif Efendi, çoğu günler onu izlemeye gelir. Platonik olarak aşık olduğu bu tablo, ressam Andrea Del Sarto tarafından yapılmıştır. Tabloya ise Madonna delle Arpe ismi verilmiştir. Raif Efendi bu tabloyu Madonna'nın resmine benzetir.
Bir gün tabloyu seyretmeye gelen Raif Efendi, tablonun sahibi Maria Puder ile tanışır. Maria, Raif Efendi'nin karakterinin tam tersidir. Ona göre daha baskındır ve özgürdür. Raif Efendi ise içine kapanık, sessiz bir insandır. Maria ve Raif zamanla birbirini tamamlayan iki arkadaş olur. Raif bir zaman sonra babasının ölüm haberini alır. Bu nedenle Berlin'den Havran'a döner. Raif ve Maria mektuplaşırken birden mektuplar kesilir. Raif, Maria'nın vazgeçtiğini düşündüğünden dolayı aşık olmadığı bir kadınla evlenir.
Raif uzun yıllar sonra Maria'nın akrabası ile karşılaşır. Maria'nın bir Türkten hamile olduğunu, doğum sırasında ise öldüğünü söyler. Raif Efendi, Maria'nın öldüğünü ve bir kız çocuğunun olduğunu öğrendikten sonra büyük bir üzüntü yaşar. Maria ile yaşadığı günleri bir deftere yazar. Bu defteri iş arkadaşından yakmasını ister.