Saatlerce Ne İzleyeceğini Düşünenler İçin Tüm Zamanların En İyi 100 Filmi

100. 2001: A Space Odyssey (1968):

IMDb: 8.3

99. The Godfather (1972):

IMDb: 9.2

98. Citizen Kane (1941):

IMDb: 8.3

97. Jeanne Dielman, 23, Quai du Commerce, 1080 Bruxelles (1975):

IMDb: 7.8

96. Raiders of the Lost Ark (1981):

IMDb: 8.4

95. La Dolce Vita (1960):

IMDb: 8.0

94. Seven Samurai (1954):

IMDb: 8.6

93. In the Mood for Love (2000):

IMDb: 8.1

92. There Will Be Blood (2007)

IMDb: 8.2

91. Singin’ in the Rain (1952):

IMDb: 8.3

90. Goodfellas (1990):

IMDb: 8.7

89. North by Northwest (1959):

IMDb: 8.3

88. Mulholland Drive (2001):

IMDb: 7.9

87. Bicycle Thieves (1948):

IMDb: 8.3

86. The Dark Knight (2008):

IMDb: 9.0

85. City Lights (1931):

IMDb: 8.5

84. Grand Illusion (1937):

IMDb: 8.1

83. His Girl Friday (1940):

IMDb: 7.9

82. The Red Shoes (1948):

IMDb: 8.1

81. Vertigo (1958):

IMDb: 8.3

80. Beau Travail (1999):

IMDb: 7.4

79. The Searchers (1956):

IMDb: 7.9

78. Persona (1966):

IMDb: 8.1

77. Do the Right Thing (1989):

IMDb: 8.0

76. Rashomon (1950):

IMDb: 8.2

75. The Rules of the Game (1939)

IMDb: 8.0

74. Jaws (1975):

IMDb: 8.0

73. Double Indemnity (1944):

IMDb: 8.3

72. The 400 Blows (1959):

IMDb: 8.1

71. Star Wars (1977):

IMDb: 8.6

70. The Passion of Joan of Arc (1928):

IMDb: 8.1

69. Once Upon a Time in the West (1968):

IMDb: 8.5

68. Alien (1979):

IMDb: 8.4

67. Tokyo Story (1951):

IMDb: 8.2

66. Pulp Fiction (1994):

IMDb: 8.9

65. The Truman Show (1998):

IMDb: 8.1

64. Lawrence of Arabia (1962):

IMDb: 8.3

63. Psycho (1960):

IMDb: 8.5

62. Sansho the Bailiff (1954):

IMDb: 8.4

61. Andrei Rublev (1966):

IMDb: 8.1

60. The Umbrellas of Cherbourg (1964):

IMDb: 7.8

59. Chinatown (1974):

IMDb: 8.2

58. The Seventh Seal (1957):

IMDb: 8.2

57. Lost in Translation (2003):

IMDb: 7.7

56. Taxi Driver (1976):

IMDb: 8.3

55. Spirited Away (2001):

IMDb: 8.6

54. Night of the Living Dead (1968):

IMDb: 7.9

53. Battleship Potemkin (1925):

IMDb: 8.0

52. Modern Times (1936):

IMDb: 8.5

51. Breathless (1960):

IMDb: 7.8

50. Dr. Strangelove (1964):

IMDb: 8.4

Dr. Garipaşk, sinemanın dahi çocuğu Kubrick'in enteresan filmlerinden.... Her ne kadar ustanın her filmi nevi şahsına münhasır olsa da 'Dr. Strangelove'ın yeri ayrı... Soğuk savaşa alternatif bir bakış açısı taşıyan filmde, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği'ne saldırmak isteyen çatlak general Jack D. Ripper (ismine dikkat) karakterine odaklanırız. Bu tuhaf militer, soğuk savaş zamanında Rusların 'Amerikan halkının vücut sıvılarını kirlettiği' gerekçesiyle SSCB’ye nükleer saldırı yapma kararı alır. Amerikan uçağı Sovyet sınırına yakın bir bölgede dönemin tipik devriye uçuşlarından birini yapmaktayken, mürettebat Ripper’dan saldırı emri alır. Ne var ki ABD Başkanı, Pentagon’daki danışmanlarıyla bir toplantı yaparak durumu değerlendirmektedir. Savaş yanlısı general Turgidson bu durumun komünizmle hesaplaşmak için güzel bir fırsat olduğunu belirtir. Fakat Sovyet Büyükelçisi DeSadesky, ABD makamlarına Sovyet savunma teknolojisinin geldiği son noktanın ürünü olan 'Doomsday Device'dan bahsettiğinde ve başkan danışmanları eski Nazi bilimadamı Dr. Strangelove'ın görüşüyle durum daha da tehlikeli bir hal alır; 'Doomsday Device', Sovyetlere yapılacak herhangi bir nükleer saldırıda dünyadaki tüm canlıların yok olmasını sağlayacak bir karşı tehdit silahıdır.

49. M (1931):

IMDb: 6.8

M, Berlin sokaklarında amansız bir mücadeleye sebep olan bir seri katil hikayesi konu ediyor. Sadece çocukları öldüren bu psikopat seri katili durdurmak için çalışmaya başlayan şehrin polis teşkilatı, sokakları sıkı bir denetim altına alır. Katilin yakalanmamasından fazlasıyla tedirgin olan halkın yanı sıra, bu baskıdan şikayetçi olan başka bir grup daha vardır. Polisin sıkı denetimi yüzünden yakalanmaktan korkan diğer sokak suçluları ve dilenciler de kendi aralarında organize olarak bu operasyonun bir an önce sona ermesi için katilin peşine düşer. Artık polislerin yanı sıra suçlunun peşinde olan yasadışı bir oluşum da mevcuttur ve her iki taraf da katili ilk yakalayan taraf olmak için çabalayacaktır.

48. Blade Runner (2019):

IMDb: 8.0

Blade Runner 2049'da ilk filmdeki hikayenin üzerinden geçen 30 yıl sonrası anlatılmaktadır. Los Angeles Polis Departmanı'nda görev yapan Memur K, toplum yaşamını kaosa sokacak olan ve uzun zamandır saklı kalan bir sırrı açığa çıkartır. Bir felaketi önleyebilmesi için eski ödül avcısı Rick Deckard'ı bulup ondan bazı sorularına yanıt alması şarttır. Başrollerinde Ryan Gosling ve Rick Deckard rolünde Harrison Ford'un boy göstereceği filmin kadrosunda Jared Leto, Robin Wright, Ana de Armas, Carla Juri, Mackenzie Davis, Barkhad Abdi, David Dastmalchian, Hiam Abbass, Lennie James ve Dave Bautista'yı bulunduran devam halkasının yönetmenliğini Denis Villeneuve üstleniyor. Filmin senaryosunda ise Hampton Fancher ve Michael Green imzası var.

47. The Bitter Tears of Petra von Kant (1972):

IMDb: 7.7

Petra Von Kant, başarılı bir moda tasarımcısıdır. Ancak kibirli ve alaycı tavırlarıyla, sekreterine ve iş arkadaşına emirler yağdırmaktan da geri durmayan birisidir. Bir gün Karin Thimm adında genç bir kadınla tanışır. Karin, modellik alanında kariyer yapmayı düşünen, önyargılardan arınmış, rahat bir karaktere sahiptir. Petra onu yanına taşınmaya ikna eder. Lüks yaşamı tadan Karin ile Petra arasındaki ilişki gittikçe yoğunlaşır. Fakat Karin 6 ay kaldıktan sonra evi terk edince Petra hayatının artık eskisi gibi olamayacağını fark eder. Filmin senaristliğini ve yönetmenliğini üstlenen Rainer Werner Fassbinder bu hikâye dizisini anlatırken 5 veya 6 uzun sahneyi, tek bir kamere çekimi ve derin odak kullanımı ile geliştirmiştir. Başrollerde ise Margit Carstensen ve Hanna Schygulla yer alıyor.

46. Rome, Open City (1945):

IMDb: 8.1

İtalyan Yeni Gerçekçilik akımının kurucusu olan ve sinemaya savaş yıllarında başlayan Rossellini'nin ?Roma, Açık Şehir'i, yönetmenin savaş üçlemesinin ilk filmi... Roma'nın kurtuluşundan iki ay sonra çekimlerine başlanan filmin senaryosu, Rossellini ve Sergio Amidei'nin günü gününe tuttuğu notlardan derlenmiş. Belgesel nitelik de taşıyan film, bir avuç direnişçinin faşizme karşı verdiği mücadeleyi anlatır.

45. Nosferatu (1922):

IMDb: 7.9

1922 yapımı korku filmi Nosferatu'nun yeniden uyarlaması olan filmin yönetmen koltuğunda David Lee Fisher oturuyor.

44. Airplane! (1980):

IMDb: 7.7

Robert Hays eski dövüşçü ve uçuş ekibinin yemeklerden zehirlenmesi sonucu bir uçağın yönetimini ele almak zorunda kalan pilot rolüyle karşımızda. Kız arkadaşı (hostes) yardımcı pilot rolünde Julie Hagerty ve Robert Stack, Lloyd Bridges, Peter Graves, Leslie Nielsen, Kareem Abdul-Jabbar ve daha pek çok yıldız filmde rol alıyor. Hikaye uçak felaketleri, dini konular, televizyon reklamları, romantizm, aşk ve bunun gibi bir dizi konuyla dalga geçerken eğlenceli ve komik bir sahneden bir diğerine atlıyor.

43. Under the Skin (2013):

IMDb: 6.3

İnsan formunda Dünya'ya gönderilmiş bir uzaylı olan Isserley, İskoçya'da yol kenarında otostop çeken insanları toplayıp yemeye hazır hale getiriyor...

42. Mad Max: Fury Road (2015):

IMDb: 8.1

Mad Max: Fury Road'da, zorlu geçmişi Mad Max’i hayatta kalmak için en iyi yolun yalnız olmak gerektiğine inandırmıştır. Yine de bir şekilde kendini Furiosa adlı liderlerinin peşinde çorak topraklardaki savaş ortamından, sürekli kaçarak hayatta kalmaya çalışan bir grubun arasında bulur. Yaşadıkları ortamı zalimce yöneten Immortan Joe’dan kaçmaktadırlar ve Joe kendisinden çalınan ve yeri doldurulamayacak derecede önemli kaybının peşindedir. Post-apokaliptik türünün yaratıcısı ve efsanevi “Mad Max” filmlerinin ardındaki usta yönetmen George Miller'ın bir kez daha yönetmen koltuğunda oturduğu Mad Max: Fury Road geri dönüyor! Charlize Theron ve Tom Hardy'nin rol aldığı film, serinin dördüncü bölümü. Filmin diğer başrollerinde; Nicholas Hoult, Hugh Keays-Byrne, Nathan Jones, Josh Helman, Rosie Huntington-Whiteley, Riley Keough, Zoë Kravitz yer alıyor.

41. Apocalypse Now (1979):

IMDb: 8.4

Kıyamet, yerel bir kabilenin tanrısı ilan edilen bir adamı öldürmekle görevli bir adamın hikayesini anlatıyor. Yüzbaşı Willard ve ekibinin görevi, Vietnam'da Amerikan ordusuna isyan eden ve vahşi bir şekilde bir orman kabilesini yöneten Albay Walter Kurtz'ü öldürmektir. Kurtz’ün izini süren Willard, savaşın acımasızlığı altında giderek takip ettiği kişiye benzemeye başlayacaktır. Joseph Conrad’ın 'Karanlığın Kalbinde' kitabından ve karısının notlarından da faydalanarak Francis Ford Coppola tarafından uyarlanan film, sinema tarihinin en ünlü savaş filmlerinden biri kabul ediliyor. Coppola, kitaptaki hikayeyi Vietnam Savaşı’na uyarladı.

40. Brokeback Mountain (2005):

IMDb: 7.7

İkisi de sert koşullar altında yaşayan bir çiftçi bir de kovboyun yolları bölgedeki Brokeback Dağı'nda kesişir. Bu dağdaki çiftlikte tanışan ikili arasında zamanla bir çekim oluşur ve günlerini birlikte geçirmeye başlarlar. Bu birliktelik son derece içten ve duygusal bir boyut kazanır... Ünlü Tayvanlı yönetmen Ang Lee'nin E. Annie Proulx'un meşhur hikayesinden uyarladığı film, destansı bir aşkı tüm incelikleriyle yansıtıyor beyazperdeye. Kısa bir sürede eşcinsel temalı sinema örneklerinin en önemlilerinden biri haline gelen yapıt Akademi Ödülleri'nde üç kategoride Oscar ödülüyle onurlandırılmıştı.

39. Duck Soup (1933):

IMDb: 7.8

Freedonia özgür ve cesur insanların ülkesidir. Ama yine de bu ülke son zamanlarda yaşadığı ekonomik krizle epey sarsılmıştır ve iflasın eşiğine gelmiştir. Bu durumdan onları kurtaracak tek kişi zengin bir dul olan Bayan Teasdale'dir. Teasdale'in tek bir şartı vardır: Rufus T. Firefly'ın başkan olması. Öte yandan komşu ülke Sylvania ile gerginlik yaratılmaya çalışılmaktadır.

38. The Blair Witch Project (1999):

IMDb: 6.5

Üç kişilik bir belgesel ekibi Maryland sınırlarındaki Black Hills Ormanları'ndaki miti araştırmak üzere yola çıkar. Söylenegelen Blair Cadısı efsanesi hakkında bilgi edinmek ve bu efsanenin nasıl bir anlatıdan günümüze kadar geldiğini öğrenmek tek amaçlarıdır. Ormanda yaptıkları yolculuk araştırmacı bir atılımdan çok daha fazlasına gebedir. Geçen her dakika, bu efsanenin bir yalandan ibaret olmadığını anlayacaklardır. Bunu anladıklarında ise ormanın derinliklerinde çoktan kaybolmuş olacaklardır. Daniel Myrick, Eduardo Sánchez ikisinin kısa sürede kült mertebesine ulaşan filmleri günümüzde epey bir popüler olan 'found footage' filmler furyasının da fitilini ateşlemişti.

37. All the President’s Men (1976):

IMDb: 8.0

17 Haziran 1972... Nixon'ın da bir üyesi olduğu Cumhuriyetçi Parti'nin birkaç mensubu, seçimi kazanması beklenen Demokrat Partinin merkez binasına sızarak dinleme cinayeti yerleştirir. İki gazetecinin durumun farkında olması, Amerikan tarihinin en büyük skandallarından birini su yüzüne çıkaracaktır. Bu gazetecilerin isimleri ise Carl Bernstein ve Bob Woodward'dır. Amerikan tarihinde istifaya zorlanan tek başkan olan Nixon'ın öyküsüne odaklanan filmin dört Oscar'ı var.

36. The Apu trilogy (1955, 1956, 1959):

IMDb: 8.6

Apu, Bengal’in küçük bir köyünde yaşayan bir çocuktur. Bir şair ve bir din adamı olan babası ailesini ayakta tutacak kadar para kazanamamaktadır. Bu sebeple Apu’nun ailesinin hayat standartları oldukça düşüktür. Apu’nun kardeşi olan Durga komşuların evinden bir şeyler çalarak hırsızlık yapmakta ve ailesine katkı sağlamaya çalışmaktadır. Annesi ise hayatını oldukça zor hale getiren yaşlı halalarının baskılarına karşı ayakta durmaya çalışmaktadır. Babasının hastalanması sonucu işlerin zaman ilerledikçe de daha iyiye doğru gitmeyeceği ortaya çıkacaktır.

35. The General (1926):

IMDb: 8.1

Doğduğu günden itibaren daha fazla suça batan, gömülen ve kendi sonunu hazırlayan bir 'gerçek' suç 'anti-kahramanı' Michael Cahill... Yaptığı soygunlarla tüm ailesini ve eşi olan Tina'yı geçindirmeye çalışmaktadır. Gün geçtikçe işi istemsiz bir şekilde büyümeye başlayan Cahill, kimsenin cesaret dahi edemeyeceği soygunlara atılarak ününü yaymaya başlar. Martin, kendi evinde uğrayacağı suikaste kadar azılı bir mafyaya dönüşecek ve her gün daha fazla düşman edinecektir. İrlandalı suç kralı Martin Cahill'in gerçek hikayesini peliküle döken John Boorman filmi The General Brendan Gleeson ve Adnian Dunbar gibi oyunculara başrollerini bahşediyor. Film Paul Williams'ın romanından uyarlandı.

34. Eternal Sunshine of the Spotless Mind (2004):

IMDb: 8.3

Vizyona girmeden aylar önce çeşitli özel gösterimlerde sayısız izleyiciyle buluşmuş, hakkında onca yazı yazılmış, farklı tartışmaların odak noktası olmuş bir film hakkında daha önce anlatılanları tekrar etmeden yeni şeyler söylemeye çalışmak gerçekten de zor bir iş. Hele birde söz konusu film, adı yüksek sesle söylendiğinde dahi buruk bir gülümsemeye yol açan Sil Baştan olunca iş başlı başına zorlaşıyor. Sabahları her birimizi uzman birer yorumcuya çeviren 'Dün gece bir rüya gördüm' sohbetleri, günümüzde mutlaka Sil Baştan'a referans yapan bir cümle de içeriyor artık. Filmin bu saman altından su yürüten popülaritesi de bizi hangi taraflarını, niçin beğendiğimizden çok, bu hikayeyi genel anlamda neden bu kadar sevdiğimizi sorgulamaya sürüklüyor. Charlie Kaufman tarafından kaleme alınan hikayede, hepimizin zaman zaman hayalini kurduğu bir deneyim gerçek oluyor. Mutlu anlardan çok, acı ver...

33. The Texas Chain Saw Massacre (1974):

IMDb: 7.5

Sally ve kardeşi Franklin'in dedelerinin mezarını kontrol etmeleri gerekmektedir ve arkadaşları Jerry, Kirk ve Pam'i de yanlarına alıp yola çıkarlar. Sonrasında dedelerinden kalma eski çiftlik evini ziyaret etmeye karar verirler. Yolculuk esnasında otostop çeken birini arabalarına alırlar. Hiç normal görünmeyen bu yolcu Franklin'in çakısını alıp sırf eğlencesine elini keser, sonrasında ise Franklin'in kolunu yaralar. Bu zorlu anların ardından otostopçuyu zor bela karavandan indirerek yola devam ederler. Ancak gerilim bununla sınırlı kalmayacaktır. Eve vardıklarında hayal dahi edemeyecekleri bir kabusun ortasında sıkışıp kalacaklardır. Ardından çeşitli versiyonlarının da çekildiği ve kendinden sonra gelen teen-slasher tarzı korku filmlerine ilham kaynağı olan Teksas Katliamı, 1950'lerde ortaya çıkan Ed Gein adlı bir seri katilin gerçek hikayesindeki parçalardan esinlenilerek beyazperdeye uyarlandı. Tobe Hooper'ın yönetmenliğini yaptığı unutulmaz klasik, 2015'te restore edilmiş yeni kopyasıyla vizyona giriyor.

32. Come and See (1985):

IMDb: 8.3

Gel ve Gör'de İkinci Dünya Savaşı'nın en karanlık dönemlerinden birinde, Alman işgali altındaki küçük bir Belarus kasabasındayız. Naziler tüm yahudi köyleri yerle bir edip yerli halkı acımasızca katlederken 13 yaşındaki Florya sahip olduğu tek şeyi, annesini bırakıp Sovyet partizanların güçlerine katılır. Partizanlar Almanlar'a karşı savaşmaya gittiklerinde küçük Florya, Glascha isimli bir kızla arkadaş olur. Bu sevimli dostluk esnasında Florya kendi köyünün adım adım yok oluşuna şahit olur. Savaş bir kez daha acımasızlığını kanıtlayıp insan hayatının ne derece ucuz olduğunu su yüzüne çıkarırken, suçsuz siviller bir kez daha hiç uğruna kaybeden tarafta olurlar.

31. Heat (1995):

IMDb: 8.2

Büyük Hesaplaşma'da, gerek içgüdüleri gerekse üstün zekasıyla, içerisinde bulunduğu her türlü suçtan arkasında kesin deliller bırakmadan, başarılı bir şekilde sıyrılmayı başaran Neil McCauley profesyonel bir hırsızdır. En az kendisi kadar yetkin hırsızlardan oluşturduğu çetesiyle altından kalkılması zor işlere kalkışıp minimuma yakın hasarla başarıya ulaşırlar. Her azılı suçlu vakasında olduğu gibi söz konusu hırsızın peşinde de hırslı ve takıntılı bir dedektif vardır. Dedektif Hana, şimdiye dek bu usta hırsızın zekasıyla başa çıkamasa da davayı çözmekte kararlıdır. Michael Mann filmografisinin en önemli yapıtlarından biri olan Heat, oyuncu kadrosundaki Al Pacino, Robert De Niro ve Val Kilmer gibi usta aktörlerle dikkat çekerken, ünlü aktris Natalie Portman'ın çocukluğuna tanık olma açısından da ilgi çekici.

30. The Shining (1980):

IMDb: 8.4

Cinnet, yazar Jack Torrance’ın, kış sezonunda kapalı olan Overlook Oteli’nin bakımını üstlenerek, ailesiyle birlikte otele taşınması sonrasında gelişen metafiziksel olayları konu alır. Jack’in doğaüstü sezgilere sahip olan küçük oğlu, zamanla otelin içerisinde yalnız olmadıklarını, geçmiş ve gelecekten gelen hayaletlerle birlikte yaşadıklarını görür ve ailesini buna inandırmaya çalışır. Aile bir kar fırtınası sebebiyle dağda konuşlanan bu otelde mahsur kaldığındaysa Jack doğaüstü varlıklar tarafından ele geçirilir ve yavaş yavaş aklını kaybetmeye başlar.

29. Toy Story (1995):

IMDb: 8.3

Oyuncak Hikayesi'nde Andy oyuncak koleksiyonu yapmayı çok seven ve oyuncaklarına değer veren küçük bir çocuktur. Ancak Andy’nin oyuncakları hakkında bilmediği bir şey vardır. Bu da Andy’nin yokluğunda, oyuncaklarının kovboy Woody’nin önderliğinde hayata geldiğidir. Bir gün Andy güzel bir hediye alır. Bu hediye de son model bir oyuncak olan Buzz-lightyear’dır. Andy’nin aldığı bu hediye oyuncaklar arasındaki ego tartışmalarını da beraberinde getirecektir.

28. Killer of Sheep (1977):

IMDb: 7.3

Stan, her gün saatlerce Los Angeles’daki bir mezbahada çalışmaktadır. Monoton iş hayatı ailevi hayatını da kötü şekilde etkilemekte; Stan, bir türlü karısı ve iki oğluna şefkatle yaklaşamamaktadır. Bütün bu tatminsizlik duygusu ve can sıkıntısı onu bir uçuruma doğru sürüklemektedir. Stan, kendisini ve ailesini lekeleyecek ve tehlikeye atacak bütün gelişmelere karşı göğüs germek zorunda kalacaktır. Charles Burnett’in 1979 yapımı ve değeri üzerinden geçen yıllarla birlikte anlaşılmaya başlanan siyah-beyaz filmi Killer of Sheep, ırkçılık üzerine yapılmış en etkileyici filmlerden biri.

27. A Woman Under the Influence (1974):

IMDb: 8.2

Falk üç çocuğu olan orta sınıf bir aileyi canlandırır. Akıl sağlığı düpedüz bozulan bir kadını oynayan Gena Rowlands, filmde hayatının performansını sunmuştur. Mabel Longhetti alt-orta sınıftan Los Angeles'lı bir ev kadınıdır; kişilik duygusu öylesine zayıftır ki, kendini sadece kocasının sevgisi ve çocuklarının bağlılığıyla tanımlar. Kocası Nick, bir inşaat ekibinin şefidir; coşkulu bir yapıya sahip, insanlarla birlikte olmayı seven bir tiptir. Mabel umutsuzca onu hoşnut kılmak ister ve yalnız olduklarında bunu yapar da. Uyuşurlar ve birbirlerini severler. Ama çevrede insanlar varsa, Mabel biraz kaçık bir hal alır. Nasıl davranması gerektiğinden emin değildir, çünkü kim olduğundan emin değildir. Mabel çevresindeki her tür etkiye karşı savunmasızdır; güvensizdir, hiperdir, maniktir. Fazlaca güler ve kendini zorlar. Etrafta başkaları olduğunda iyi değildir. Bu yüzden de kocası sonunda yapması gerektiğini düşündüğü şeyi yapar ve onu bir akıl hastanesine yatırır. Peki o ne olacaktır? Nick de Mabel kadar çılgın, hatta belki ondan da çılgın değil midir?..

26. Annie Hall (1977):

IMDb: 8.0

Annie Hall, komedyen Alvy Singer'ın ünlü şarkıcı Annie Hall ile olan ilişkini konu ediyor. New York’un tanınan komedyenlerinden Alvy Singer’ın anlatıcılığı eşliğinde işlenen film, komedyenin Annie Hall isimli ünlü şarkıcıyla olan ilişkisinin neden sonlandığını sorgulamasıyla başlar. Alvy, uzunca bir süre aşk hayatında başarısız olmuş, aradığı kadını sahte entelektüel ortamlarda bulmanın imkansızlığına kanaat getirmiştir. Ancak Annie ile tanışması adamın talihini bir anda döndürecek, garip bir ilişkinin başlamasına neden olacaktır. Yüzyılın gördüğü en ilginç beyinlerden biri olan müzisyen, yönetmen, senarist ve oyuncu Woody Allen’ın, bol yapıtlı filmografisinin en başarılı filmi olan Annie Hall sinema tarihinin en özgün komedilerinden biri.

25. Some Like It Hot (1959):

IMDb: 8.2

Bazıları Sıcak Sever'de kariyerlerinde zorlanan iki Chicago’lu caz müzisyeni Joe ve Jerry 1929’da yaşanan bir katliamın iki tanığı olmuş, kendilerini gören gangsterlerden de canları pahasına kaçmışlardır. Kasabayı terk etmek ve yeni bir iş aramak durumunda kaldıkları için Miami’de bir kadınlardan oluşan bir müzik grubuna katılıp gizlenmek onlara fazlasıyla cazip gelmiştir. Kadın gibi giyinip Josephine ve Daphne adını alan ikilinin önlerinde atılmak üzere oldukları oldukça tuhaf bir serüven vardır.

24. Metropolis (1927):

IMDb: 8.3

Metropolis'te, insanlık artık ikiye ayrılmıştır. Yeraltında makinelerle birlikte yaşayan sınıf ve yukarıda daha konforlu bir yaşam süren yönetici sınıf. Yeraltında yaşayan işçiler zorlu bir yaşam sürerken, yönetici sınıf konforlu bir hayat sürer. Hayatlarından oldukça memnun olan yönetici sınıf, yaşam mücadelesi veren yeraltındakilerin durumu pek de önemsemez. Lang, bölünmüş toplumsal yapıyı, insanı bir aşktan yola çıkarak, uzlaştırmaya çalışır.

23. The Maltese Falcon (1941):

IMDb: 8.0

Malta Şahini, sıradan bir dedektiflik bürosu çalışanlarının içine düştüğü belalı durumu konu alır. Basit ve sıradan kayıp ya da takip işleriyle günlerini geçiren Sam ve ortağı Miles, bürolarına gelen sıradan bir kayıp vakasının izini sürmeyi kabul ederler. Sevgilisinin, kardeşiyle kaçtığını söyleyen ve ikilinin bulunmasını isteyen bu yeni müşteri ilk bakışta güven vaat eder. Ancak dedektif Sam davanın içine girdikçe inanılması güç bir komployla karşı karşıya kaldığını fark edecek, kendini kurtarmak için canla başla mücadele edecektir.

22. This Is Spinal Tap (1984):

IMDb: 7.9

Spinal Tap adlı İngiliz Trash Metal grubu, 1980'li yılların başlarında Amerika'ya yeniden turneye çıkmaya karar verirler. Turnenin organizatörü ise bir film yapımcısı olan Marti DeBergi'dir. DeBergi bu özel durumdan yararlanarak grubun bir belgeselini çekmenin planlarını yapmaktadır. Ancak seyahat esnasında oluşan imkansız durumlar, DeBergi'nin işin içinden çıkmasına izin vermeyecektir.

21. It Happened One Night (1934):

IMDb: 8.1

Bir Gecede Oldu'da Ellie Andrews, kocasıyla arasındaki ilişkiye girmeye çabalayan zengin babasından kaçmaktadır. Kaçışı esnasında New York yolunda işsiz ve hikâye peşindeki bir haberciyle tanışır. İkilinin bundan sonraki amaçları, otostop çekerek varmak istedikleri yere ulaşmak olacaktır. Döneminin ve sinemanın kült yönetmenlerinden biri olarak addedilen Frank Capra’nın It’s A Wonderful Night ve Mr. Smith Goes to Washington’dan önce kotardığı It Happened One Night, romantik komedi türünün fitilini ateşleyen filmlerden biri olarak gösteriliyor. Filmin başrolünü ise Clark Gable ile Claudette Colbert paylaşıyorlar.

20. Die Hard (1988):

IMDb: 8.2

Zor Ölüm'de Noel gecesi New York polis departmanı dedektifi John McClane günden güne uzaklaştığı karısı Holly’le arasını düzeltmek ve tekrar barışmak için Los Angeles’a gelir. Holly şirketinin yılbaşı partisi için Nakatomi Plaza’dadır ve McClane bu binaya doğru yola çıkar. McClane plazaya vardığında kıyafetlerini değiştirmek için bir odaya girer. Bu esnada bir grup Alman terörist binayı kuşatarak içindeki insanları rehin alır. Ellerinden kurtulabilen tek kişi McClane’dir. Şimdi McClane’e düşen görev içerisinde eşinin de bulunduğu bu kalabalığı kurtarmak olacaktır. Aksiyonun sinemasının en önemli örneklerinden biri olan Die Hard kendisinden sonra çekilen üç devam filmiyle bir seri haline getirilmiştir. Bruce Willis’in dünya çapında tam anlamıyla tanınmasını sağlayan film Akademi Ödülleri’nde dört kategoride Oscar’a layık görülmüştür.

19. The Conformist (1970):

IMDb: 8.0

1938 yılında Roma’da Marcello adındaki bir adam Mussolini için çalışan bir konformisttir. Balayını geçirmek üzere eşiyle Paris’e giden Marcello burada patronu tarafından bir iş için daha görevlendirilir. Amacı, İtalya’da faşizme karşı bir tehlike olarak görülen yaşlı bir profesörü bulup, öldürmek... Bu sıra dışı politik gerilim filminin yönetmen koltuğuna Bernardo Bertolucci oturuyor!

18. The Thing (1982):

IMDb: 8.1

Bir fosil bilimcisi olan Kate Lloyd (Mary Elizabeth Winstead) hayatının en önemli araştırmasını yapmak için Antartika'nın izole edilmiş bir bölgesine gider. Burada bir Norveçli bilim adamlarından oluşan bir araştırma grubuna katılan Kate, milyarlarca yıldır buzun altında donmuş olarak kalan bir organizma keşfeder. Fakat artık yaratığın uyanma vakti gelmişti. Gerçekleştirilen basit bir deney esnasında buzu kırıp canlanan yaratık ekibin elinden kaçar. Bilimadamlarının başı olan Dr. Sander Halvorson araştırmaya devam etmekte inat ederken, Kate ekibin helikopter pilotu Carter (Joel Edgerton) ile beraber hareket ederek yaratığın herkesi öldürmesini engellemeye çalışır. Bu boş ve terk edilmiş geniş arazide dokunduğu her şeye bürünebilen uzaylı yaratık, insanları da birbirine düşürecektir....Hollandalı sinemacı Matthijs van Heijningen Junior'ın ilk yönetmenlik çalışması olan The Thing, 1982 tarihli John Carpenter klasiği olan aynı adlı filmin başlangıç hikayesini beyazperdeye taşıma amacında. Başrollerde ise Mary Elizabeth Winstead ve Joel Edgerton yer alıyor...

17. Daughters of the Dust (1991):

IMDb: 6.6

1902'de köle ticaretinden kaçan Afrikalı esirlerin torunları olan bir Gullah ailesi, Güney Carolina ile Gürcistan sınırı arasında bir bölgeye taşınır. Bu süreçte kökenlerine yolculuk yapan Gullah ailesi bireyleri, aile olmanın değerini anlayıp, özgürlüklerini kazanmak için savaşmaya karar verir.

16. Barry Lyndon (1975):

IMDb: 8.1

Barry Lyndon'da Redmond Barry'nin babası tartışmalı bir at pazarlığı sırasında öldürülür, annesi ise tüm yaşamını oğluna adar. Genç bir adam olduğunda kuzeni Nora'ya aşık olan Barry genç kadından beklediği karşılığı göremez. Fakirlikten kurtulmak için ailesi Nora'yı İngiliz bir kaptan olan John Quin'le evlendirmeye karar verir, Barry durumu kabullenemeyip Quin'i bir düelloda öldürür. Barry en az zamanın kendisi kadar hızlı yaşar zamanı... Yeni bir hayat sürmek için kasabadan kaçar, kendini acımasız bir savaşın tam ortasında buluverir. Bu savaştan bile sağ çıkar ve casusluk kariyeri başlar. Ancak işler bu kadarla da sınırlı kalmayacak, yaşam onu bambaşka maceralara sürükleyecektir.

15. Raging Bull (1980):

IMDb: 8.2

Kızgın Boğa ortasiklet bir boksörün dizginlenemez kariyer hırsının, boksörün hayatına olan etkilerine odaklanıyor. Her zaman en iyisi olmak için kendine zarar verecek derecede korkutucu bir hırs barındıran boksör Jake La Motta, bu agresifliğini sadece ringde rakipleri üzerinde değil; ring dışındaki özel hayatına da taşıyor. Bu nedenle zamanla kariyerini kendi elleriyle un ufak ederken yakın çevresini de yavaş yavaş kaybediyor. Bu yükseliş ve düşüş hikayesini, bizlere boksörün kendi sesinden anlatan siyah-beyaz film, usta yönetmen Martin Scorsese imzalı ve özellikle başroldeki Robert De Niro’nun muazzam oyunculuğu daha uzunca yıllar hafızalardan silinmeyecek türden. Usta aktörün bu başarılı performansıyla Akademi Ödülleri’nde Oscar’ı kucakladığını hatırlatalım.

14. Seven (1995):

IMDb: 8.6

Yedi, seri cinayetler işleyen bir katilin peşine düşen iki polis dedektifinin hikayesini anlatıyor. Bir seri katil 7 ölümcül günahı işleyenleri kendi yöntemleriyle öldürmektedir. Yedi Ölümcül Günah, Hıristiyanlık inançlarına göre kibir, açgözlülük, şehvet düşkünlüğü, kıskançlık, oburluk, yıkıcılık ve tembelliktir. İki polis dedektifi bu seri katilin peşindedir. Film, Amerika'da gösterime girdiği hafta 14.000.000 dolar gelir elde etmişti. Yönetmen David Fincher imzalı film, sürükleyici konusu ve oyuncuların performanslarıyla tüm dünyada gişede büyük başarı yakalamıştı. Başrollerde Brad Pitt, Morgan Freeman, Gywneth Paltrow var. En iyi kurgu dalında 1996’da ödüle aday olan film bu ödülü alamamıştı. Özellikle sürpriz ve çarpıcı finali ile şimdiden sinema tarihinde bir klasik olarak yerini aldı.

13. Aguirre, the Wrath of God (1972):

IMDb: 7.9

16. yüzyılda, Güney Amerika'da İnka İmparatorluğu'nun yo koluşundan bir kaç yıl sonra, bir İspanyol keşif heyeti Peru dağlarını terk eder ve altın aramak için Amazon nehrinin aşağısında bulunan El Dorado? ya gider. Kısa zaman içinde, birçok zorlukla karşılaşırlar ve sadece zenginliği önemseyen Don Aguirres onların lideri olur. 

Bu esnada İspanya'ya olan sadakat bozulur, böylece askerler arasında güç mücadelesi ortaya çıkar. Ama acaba bu liderlik onları ?Altın Şehre? mi yoksa büyük bir yıkıma mı götürecektir? Time dergisinin en iyi 100 film arasında gösterdiği bu kült film, birçokları tarafından Werner Herzog'ın başyapıtı sayılır.

12. The Battle of Algiers (1966):

IMDb: 8.1

Uzun yıllar boyunca Fransa'nın sömürgesi olarak varlığını sürdüren Cezayir'in bağımsızlığını kazanış hikayesini anlatan film 1954 ve 1057 yılları arasındaki mücadele döneminde geçiyor. Casbah kalesinin bölmelerinde başlayan özgürlük hareketi zamanla tüm şehre yayıldığında sivil savaş patlak verir. Bir zaman sonra şiddetini artırdığında ise Fransız ordusu, terör örgütü olarak adlandırdığı, Cezayir direniş hareketi FLN'nin peşine düşerek üyelerini yok etmeye başlar. Bu savaş yıllara yayılarak insanlık tarihinin en kanlı özgürlük mücadelelerinden birine dönüşür.

11. Women on the Verge of a Nervous Breakdown (1988):

IMDb: 7.6

Televizyon yapımlarında dublaj yapan Pepa Marcos, kısa bir süre önce sevgilisi Iván tarafından terk edilir ve depresyona girer. Uyku ilaçları alarak yaşayabilen kadın yalnız başına acısını çekme fırsatı bulamayacaktır. Çevresindeki yakınları nedeniyle kendisini curcuna dolu olaylar silsilesinin içerisinde bulan kadın, sinir krizinin eşiğine adım adım yaklaşmaktadır...'Sinir Krizinin Eşiğindeki Kadınlar', İspanyol sinemasının en önemli yönetmenlerinden biri olan Pedro Almodovar imzalı. 1988 yılında Akademi Ödülleri'nde 'Yabancı Dilde En İyi Film' kategorisinde Oscar ödülüne aday gösterilen film, yönetmenin dünya çapında tanınmasını sağlamıştır.

10. Boyhood (2014):

IMDb: 7.9

En son Before Midnight filmiyle izleyici karşısına çıkan Richard Linklater'ın senaryosunu yazıp yönettiği film, çıkış noktası olarak yakın zamanda boşanmış bir çiftin, Mason ve Olivia'nın hikayesine odaklanıyor. Sahip oldukları tek çocukları ise artık anne ve babasının bir arada yaşamadığı gerçeğine alışmak ve bu yabancı düzen içerisinde yaşamayı öğrenmek zorunda. Çocuğun 6 yaşında başlayan bu yeni tecrübesini 12 yıl boyunca sürecek olan bir büyüme evresine yayan yönetmen, bu süreç boyunca yaşananları beyaz perdeye aktarıyor.

9. The Discreet Charm of the Bourgeoisie (1972):

IMDb: 7.9

Hikaye çok basit. Seçkin sınıf üyesi bir grup burjuva bir yemekte buluşmak ve son dönemin modasını, politik olaylarını, taze dedikoduları paylaşmak istiyor. 

Fakat öyle durumlarla karşılaşıyorlar ki, amaçlanan buluşma ve yemek bir türlü gerçekleşmiyor. Onun yerine son derece 'saçma' ve komik olaylar ortaya çıkıyor. Gerçeküstücü yönetmen Luis Bunuel’in başyapıtı, onun sinemasının tüm özelliklerini barındırıyor. Yönetmen ahlaki anlamda tartışmaya açtığı burjuvaziyi sert bir biçimde eleştiriyor. Ama bunu yaparken, kara mizahtan da faydalanıyor. Yönetmenin kısa dönemlerine özgü yıkıcılık ve olgun dönemine ait senaryo becerisi bu filmi klasikler arasına koyuyor. Bunuel’e yeni başlayanlar için en doğru seçenek.

8. Paths of Glory (1957):

IMDb: 8.4

Zafer Yolları, savaşın insan hayatı üzerindeki etkilerini anlatıyor. Birinci Dünya Savaşı kaos ortamamının içerisinde Fransız generali Broulard, General Mireau’ya Almanların yönetimindeki Ant tepesinin ne pahasına olursa olsun ele geçirilmesi emrini verir.. General Mireau, askerlerinin hayatını tehlikeye atan bir ölüm yürüyüşü niteliğindeki bu görevi şahsi çıkarları uğruna kabul eder. Görev süresince hiçbir şey beklendiği gibi gitmez ve birliğin başarısızlığa uğrayacağı kesinleşir. Bu noktadan sonra Mireau’nun mevki ve rütbe için tehlikeye attığı bu askerler üzerinden oynadığı kirli oyunlar ve insanlık dışı eylemler, savaşın kaotik ortamı içerisinde insan hayatının ucuzluğunu ortaya koyar. Stanley Kubrick’in gerçekçi başyapıtı uzunca bir süre çeşitli ülkeler tarafından sansüre uğramış, gösterimi yasaklanmıştır.

7. Secrets & Lies (1996):

IMDb: 8.0

Başrollerinde Brenda Blethyn ile Marianne Jean-Baptiste’in oynadığı film, başarılı bir Afrikalı-Britanyalı olan Hortense Cumberbatch’in ailesinin tarihini araştırdığında annesinin işçi sınıfından beyaz bir kadın olan Cynthia Rose Purley olduğunu öğrenmesiyle yaşananları anlatır.

6. Sweet Smell of Success (1957):

IMDb: 8.0

New York’lu megaloman bir köşe yazarı olan J. J. Hunsecker (Burt Lancaster) yazılarıyla birçok kişinin kaderini belirlemektedir. Hunsecker, kız kardeşinin bir müzisyenle evlenmesini engellemek uğrana bir adamı devreye sokar ve meslek ilkelerini hiçe sayarak bu adamı hedef haline getirir...

5. The Cabinet of Dr. Caligari (1920):

IMDb: 8.1

Alman sinemasının dışavurumcu akımın en önemli temsilcileri arasında yer alan yönetmen Robert Wiene tarafından 1919 yılında çekilen film, bir Alman kasabasında işlenen esrarengiz seri cinayetleri ve gelişen olayları konu alıyor. Sinema sanatında 'Caligarism' teriminin doğmasına neden olan kurgu ve kamera kullanımıyla büyük ses getiren film, sessiz sinema döneminin baş yapıtları arasında yer alıyor.

4. Nashville (1975):

IMDb: 7.7

ABD, Vietnam Savaşı’nın gölgesi altında olmasına rağmen, Nashville’de hayat tüm sıradanlığı ile devam etmektedir. Country müzik piyasasının merkezi olan Nashville’de müzisyenler arasında kıyasıya bir rekabet vardır. Country yıldızları, yıldız olmak isteyen amatörler, hippiler, bağımsız bir başkan adayı, İngiliz bir gazeteci; birbirinden bağımsızmış gibi görülen her karakter sonuçta birbiri ile bağlantılıdır ve her biri beklenmedik olan sonu hazırlar.

3. Don’t Look Now (1973):

IMDb: 7.2

Son derece çarpıcı ve trajik bir sahne ile başlayan film daha ilk saniyelerden izleyicisini içine alıyor kuşkusuz. İngiliz bir çift, görünmez bir kaza sonucu bir anda çocuklarını kaybederler. Bu olayla burun buruna geldikleri andan itibaren etrafı dehşet bir panik ve isyan sarar. Her yer kırmızıya bulanır. Mimar olan John, bir kilise restorasyonu için gittiği Venedik’te yaşanan bu acı kaybın yarattığı psikolojik yükü eşinin üzerinden alabilmek için çırpınır durur. Bu süreçte ikili çok başka bir boyutta kesişmeye başlarlar. Bir zaman sonra çocuklarının ölümünden beri ilk kez cinselliği paylaşır gibidirler ve belki de gerçekten öyledir. Öte yandan Venedik’in dar sokaklarında gece vakti cinayetler işlenir. Hayatın bu yüzü ikiliyi ne derece etkileyecektir bilinmez. Cevap, kırmızıda gizlidir. Parlak kırmızı bir yağmurluk, polisin çözemediği seri cinayetleri ve insanoğlunun yazgı diye adlandırdığı karmaşık denklemleri birbirine bağlar.

2. Bonnie and Clyde (1967):

IMDb: 7.8

Amerika Birleşik Devletleri ekonomik bir çöküşün içerisinde can çekişmektedir. Bonnie, annesinin arabasını çalan Clyde'ı fazlasıyla çekici bulmaktadır. Bonnie, Clyde ile birlikte kaçmaya karar verir. Artık ikisi de haydutluk müessesesinin yılmaz birer üyesidirler. Artık yapılacaklar listesinde alt alta işlenecek suçlar sıralanmıştır. Peşlerine düşmek üzere olan emniyet güçleri de onları yakalamaya kararlıdır.

1. Get Out (2017):

IMDb: 7.7

Chris sıradan bir siyahi gençtir. Sevgilisi Rose ile mutlu bir ilişkisi vardır. Rose bir gün Chris'i ailesinin mülküne davet eder. Avrupalı Amerikalı sevgilisinin ailesinde bir tuhaflık olduğunu sezen Chris bir süre sonra mülkte kalmakta olan siyahi kişilerin bir bir kaybolduğunu öğrenir. Bunun üzerine tuz biber olan şey ise başka bir siyahi adamın kendisine iş işten geçmeden gitmesi yönündeki uyarısı olur. Chris bir şeylerin ters gittiğini sezmeye başladığında kurtulması sandığından çok daha zor olacaktır...

Sizin izlemekten en çok hoşlandığınız film hangisi? Yorumlarda buluşalım...

Bu içerikler de ilginizi çekebilir 👇

İzlediğinizde Yarattığı Travma Etkisinden Günlerce Çıkamayacağınız Birbirinden Etkileyici 27 Film
Her Akşama Bir Film: Haziran Ayı Boyunca TRT2'de Yayınlanacak Olan Birbirinden Mükemmel 28 Film
Yıllarca Bıkmadan Usanmadan Severek İzlediğimiz Kült Filmlerde Çoğumuzun Kaçırdığı 14 İnce Ayrıntı

Popüler İçerikler

A Millî Takım'ın UEFA Uluslar Ligi'ndeki Play-Off Turu Rakibi Belli Oldu: Macaristan
Yönetmen İlker Canikligil'in "Kaçak Film" Çıkışına Röportaj Adam'dan Aşırı Haklı Tepki
Domuz Eti Skandalıyla Gündeme Gelmişti: Köfteci Yusuf Yeni Bir Sektöre Giriş Yapıyor!
YORUMLAR
05.06.2021

sacma sapan bi liste olmus. daha harika bircok film yok. 1930larin filmleri nedir

Pasif Kullanıcı
05.06.2021

Schindler'in Listesi, Benim Adım Khan, PK, Esaretin Bedeli, Yıldızlararası aramadık değil yani...

Yuzuklerin Efendisi??

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ