Saatin Kaç Olduğuna Kim Karar Veriyor?

Hayatın akışında gereksiz gördüğümüz birçok detay aslında bir o kadar da önemlidir ve tarihte kilit bir yere sahip bile olabilir. Mesela zaman… Zamanın kime göre neye göre ayarlandığını, kimin hangi zaman diliminde yaşayacağımıza, nasıl karar verdiğini hiç düşündünüz mü? Eğer düşündüyseniz veya bu size ilginç geldiyse, doğru yerdesiniz!

Zaman kavramı hayatımızın inanılmaz büyük bir kısmını kaplıyor hatta hayatımızdaki her şeyi, tüm küçük detaylarıyla zamana göre ayarlıyoruz.

Nerede yaşadığımıza bağlı olarak başka ülkelerden daha farklı saat dilimlerinde oluyoruz ve bu bize çok normal geliyor.

Peki size bunun her zaman böyle olmadığını söylesek?

Bir düşünün, sizce yüzyıllar önce şu anki gibi “Bize göre 10.00’da size göre 20.00’da toplantı yapalım” gibi konuşmalar yer alıyor muydu? Tabii ki hayır…

İnsanlık tarihinin büyük bir kısmında zamanın işleyişi standartlaştırılmış bir şey değildi.

Hatta tutarlı bir şekilde takip edilen bir şey bile değildi zaman… Saatler 13. yüzyıla kadar icat edilmedi ve saniye kavramı bundan yüzlerce yıl sonra sisteme dahil edildi.

Rönesans döneminde mekanik saatler yaygınlaşmaya başladı ama saatler birbirini tutmuyordu. Mesela zamanda yolculuk yaptığınızı düşünün. Ve bir cep saatiniz olduğunu…

O zamanlarda, sizin cep saatinizle arkadaşınızın cep saati hiçbir zaman aynı saati göstermiyordu ve dolayısıyla saatin kaç olduğunu veya hangi saatin doğruyu gösterdiğini asla bilemiyordunuz.

Zamanı standartlaştırmanın da resmi bir yolu olmadığı düşünülüyordu, dolayısıyla bizim bugün kullandığımız zaman dilimleri gibi bir şey de yoktu ortada.

Tabii bunun sebebi belliydi. İletişim ve ulaşım o kadar yavaş gelişiyordu ki, çoğu insan hangi zamanda yaşadığını bilmemeyi çok büyük bir sorun olarak görmüyordu.

Farklı zaman dilimi diye bir şey düşünmek de gereksizdi çünkü sizden uzakta yaşayan biriyle etkileşime geçme şansınız zaten pek yüksek değildi.

Zaman, yerel olarak algılanan bir konseptti. Yani yaşanılan yer neresiyse, orada saatin kaç olduğu, saat kaçta gece veya gündüz olduğu tamamen o bölgeye ait kasabalar veya şirketler tarafından belirleniyordu.

Ama zamanla trenler daha yaygın hale geldi.

Ve çilekeş insanlarımız için bir şehirden hatta kasabadan diğerine gitmek, nihayet daha kısa sürede yapılabilecek bir şey oldu. İşte o zaman, yüzlerce, sadece dakikalarla oynayan zaman dilimine sahip olmak herkes için can sıkıcı olmaya başladı.

Bir noktada demiryolları, hiç değilse Amerika’daki demiryolları, bu karışıklıktan o kadar sıkıldı ki, bundan sonra zamanı biz kontrol edeceğiz dediler ve ABD ile Kanada’yı beş saat dilimine böldüler.

Bunun üzerine, zamanın ABD başkanı Chester A. Arthur “Ülkenin başkanı benim, saatin kaç olduğuna sadece ben karar verebilirim” dedi ve uzun zamandır yapılması gereken şeyi yaptı.

Chester A. Arthur, dünya çağında standartlaştırılmış saat dilimleri belirlemek için 26 ülkeden 26 delegenin katıldığı uluslararası bir konferans düzenledi.

Ama tabii ki soru şuydu: Zaman dilimleri nerede başlamalı? Çünkü o zamanlar haritalar meridyenleri için Paris, Cadiz, Oslo ve Kanarya Adası gibi birçok farklı referans çizgisi kullanıyordu.

Ama hatırı sayılır bir çoğunluk İngiltere'nin Greenwich kraliyet gözlemevini başlangıç noktası olarak kullanıyordu. Bu yüzden çoğunluğun oy verdiği şey de bu oldu.

22 Ekim 1884 yılında dünya, İngiltere, Greenwich’teki kraliyet gözlemevindeki saatin söylediğinden bir saatlik sapmalarla, 24 ayrı zaman dilimine bölündü.

26 ülke beraberce bir karar vermiş olsa da Greenwich’in standart başlangıç noktası seçilmesi herkesin uygulamaya başladığı bir şey olmadı.

Ülkeler saat dilimlerini kendi ihtiyaç ve tercihlerine göre düzenlemeye başladılar. Örneğin Fransızlar, 1911 yılına kadar başlangıç noktası olarak Paris’i kullanmakta ısrarcı oldular.

Dünya çapında, saniyenin milyarda birine kadar zaman ölçümleri gerektiren GPS uyduları gibi şeyler kullanılmaya başladı.

Ve Greenwich kraliyet gözlemevinden gelen saat yeterince doğru ve net değildi. 1960’lı yıllarda Greenwich’i baz alarak takip edilen ortalama zaman, daha koordineli ve evrensel zaman için aşamalı olarak kaldırılmaya başladı.

Kısa bir süre sonca, eşgüdümlü evrensel zaman, daha çok bilinen adıyla UTC veya dünya saati, kullanılmaya başladı.

Ve bu, Louis Essen, saniye ibrelerinin çok hızlı veya çok yavaş çalışma sorununu çözmeyi vaat eden ilk atomik saati icat ettikten hemen sonra oldu.

O zamandan bu yana, 400’den fazla son derece tutarlı atomik sat, dünyanın her yerinde zamanın kaydını tutuyor.

Yani zaman, dünyanın dört bir yanındaki laboratuvarlarda bulunan 400’den fazla atomik saatin ağırlıklı ortalaması kullanarak hesaplanıyor!

Atomik saatlerin gönderdiği her veri, Birleşmiş Milletler’in Cenevre’de bulunan uluslararası telekomünikasyon birliği bölümü tarafından organize ediliyor.

Bu durumda, teoride atomik saatlerle hesaplanan bir eşgüdümlü evrensel zamana göre hareke etsek de pratikte saatin kaç olduğuna karar veren kişilerin Birleşmiş Milletler için çalışan İsviçreli bir grup insan olduğunu da söyleyebiliriz….

Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

Yarısı Gece Yarısı Gündüz Olan Bir Gezegende Yaşanılır mı?
Farklı Hastalıklar İçin Aşılar Nasıl Üretilir?
Öğrenince Size Küçük Çaplı Şok Geçirtecek Daha Önce Hiç Duymadığınız 17 İlginç Bilgi

Popüler İçerikler

Almanya’da Noel Pazarına Saldırı: Saldırgan Suudi Arabistan Vatandaşı Bir Doktor Çıktı!
Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı
Kadınlarla Kafayı Bozan Sözde Hoca Bu Kez de "Karını Bize de Evde Oynat" Sözleriyle Tepki Çekti