Saadet Büyük Yazio: Dolar 20 TL Olur mu? Ekonominin Kitabını Yazdık Yazmaya Devam Ediyoruz

Bu yazının ana konusu  bir Instagram paylaşımıyla başladı… Bir izleyici sorusuyla gelen karmaşa Instagramın kısıtlı alanında kendimi tekrar tekrar ifade etme gayretim ve sizlerin hala yaşananlar konusunda varsa bilgi eksikliği basit bir dille gidermek gayretiyle kaleme alınmıştır…

Instagram hesabımdan anlık ekonomi paylaşımlarımla yıllardır beni takip eden eğlenerek ekonomiyi anladıklarını ifade eden binlerce izleyicimin desteğini isteyerek sabırla, tekrar sözümüzü yükseltme zamanı gelmişken bilgimizle yeniden anlaşılmayan noktaları aydınlatayım istedim… Yorumlarıma destek verenler elbette ekonominin gerekçeleriyle siyasi söylemlerin içine de girmeyeceğimi çok iyi bilecekler. Lütfen bu yazıyı okuyunuz okutunuz. Gerekirse ekonomide yapılan hataları bu yazıdan alarak siz anlatınız ve etrafınızla lütfen paylaşınız… Zira hâlâ bir kafa karışıklığı yaşandığını görmekte ve şu durumda dahi basit ekonomi bilgisiyle anlaşılacak hususların da yeteri kadar anlaşılamadığı kanaatindeyim…

Şimdi tekrar sabrınıza sığınıyor ve bu yazıyı okuyan Onedio’nun kıymetli okuyucularından da özellikle hâlâ varsa kafalarında soru işareti yorumlar kısmına yazmalarını bekliyorum…

Elinde altın veya dolar olanlar veya almak isteyenler... "Dolar 20 TL olur mu?" diye soranlar:

18 Kasım Perşembe günkü elim kazadan sonra (Merkez Bankasının faiz kararını kastediyorum ) dolar ve altını elinde olanlar, acaba nerde satmalı diye kafası karışık olanlar da bu yazıyı okusunlar  istedim… Şu anda ortalık toz duman olmuşken acil ihtiyaç yok ise altın ve doların satılmasını evet bir yatırım tavsiyesi olmamakla beraber önermiyorum…

“Niye ama çok yükseldi” derseniz? Lütfen sabırla okumaya devam ediniz okuyunca zaten kendiliğinizden ne yapmanız gerektiği hissi kablelvuku ile kalbinize bir ilahi mesajmışçasına gelecek. 18 Kasım Perşembe günkü elim kazadan sonra  hayatını kaybeden yani elinde TL tutanlara Allah’tan rahmet dilerken; yaralılardan dolar ve altın elinde tutanların sabrının artırmasını temenni ediyorum.. Altın ve dolar borcu olanlar için ise onlar zaten cehennemin en müstesna köşesinde çileleri müsbetinde yanmaya devam ederlerken yine Allahımızın merhametine nail olmalarını canı gönülden dilerim… Elinde olanlar beklesin derken de görüşüm  bu süreç çok farklı!  Bundan evvelki ani kur atakları gibi değil, kısa soluklu ve ani olmadığından çok daha yaralayıcı ve  yıkıcılığı kalıcı… Bu konulara yönelik birkaç gün içerisinde sizlere kendi Youtube kanalımdan bilgilendirmede bulunacağım… Sizlere gelişmelere göre rehberlik etmek gayretiyle yeni yayınımı izlemek ve takip etmek isteyenler için  YouTube kanalımı takibe almalarını, abone olmalarını da tavsiye ederim .

Hangi ülkenin kriziymiş bu diye sormak isterim tabi önce… Sabırla size ekonomi bilgimle cevap vereceğim. Hangi ülkenin krizi bizi 3.50’den 6.80’e, oradan 8.50’ye oradan 11.30’a getirenmiş bir söyleyin isterim… Dünyada zira tam tersi bir trend vardı... Dolar yurtdışı piyasalarda değer kazanmıyorken biz doların devamlı değerlendiğini TL’nin zayıfladığını tecrübe ettik. Devamlı değer kaybeden TL ve yükselen kur… Halbuki bunda bir tuhaflık var, bakın  dünyada dolar değer kaybederken bizim paramız pul oldu. Ve maalesef dünyaya kul olacak kadar ucuzlatıldık! Dünyada son 2 yıldır pandemi sürecinde Amerika ve Avrupa da para bastı ve faizlerini düşürdü. Başta Amerika bu para basma süreciyle neredeyse tüm dünyaya bedava dolar dağıttı. Amerika’nın faizi 0-0.25’lerde… Düşünebiliyor musunuz kredi almak isteseniz faiz oranı neredeyse yok… En basit anlatımla limonu o yıl çok bol üretirseniz fiyatı ne olur? Fiyatı düşer değil mi? Bak mikro iktisat konularına girip burada size arz talep dengesiyle konuyu anlatmak vardı. Dua edin bana denk geldiniz :)

Devam edelim… Bol üretilen ürün çok olunca fiyatı düşer. Para da bunun gibi işte, bol olunca fiyatı düşüyor. Bak düşün Amerika’da kendi dolarının değerini bile isteye düşürdü yaniii ve tüm dünya dolaşımına dolar girdi. Bak düşün öyle para ki bu havadan dolar yağıyor neredeyse ve biz ise bu kadar bol olan bir dönemde kurun süratle yukarı geldiğini gördük… Allah Allah hani bütün Amerika’da Avrupa’da pandemi vardı hani tüm dünya pandemi kaynaklı krizdeydi; bizim de buna sabır etmemiz hatta içine düştüğümüz kriz tam da bu sebepleydi? Çünkü mantıken bol dolar sebebiyle erişimi de kolay olunca senin ülkene de zaten gelmesi gerekmez mi hatta bu para girişiyle de dolar bollaştığı için TL’nin güçlenmesi de gerekmez mi? Ama döviz girişi kısıtlı olunca sen bunca bolluğu hissedemedin.

Tüm gelişmekte olan piyasalar ve tüm dünya bu pandemi krizinden etkilenmişken acaba senin ekonomin neden dağıldı ve para birimin bu denli değer kaybetti dersin? (Bence bu kadar basit bilgiyle sen de anladın) Senin hatandan olmasın sakın! Senin kendi krizin demek ki bu olan. Şimdi ise daha büyük bir kazaya doğru ilerliyoruz. Nedenine gelince düşün ki böyle bir süreçte dünyada pandemi varken tüm Merkez Bankaları faizi düşürerek ekonominin çarklarını döndürmek istediler ama 2 yıllık bu süreç bitiyor ve şimdi hepsi faizi artıracak. Aklına tam buralarda geliyor mu? İyi de dolar bol iken biz 11.30’ları gördüysek eyvah bir de bol olmayacağı döneme giriyorsak sence kaç olur dolar kuru? Cevabını sen düşünmeye devam et….

Şimdi gelelim ülkemize: biz ise böylesi bir süreçte ekonomide neler yaptık sizce ? Merkez Bankası’nın doğru ve teknik kararlar almasını engellemek suretiyle kendi işlerini yapamaz hale getirdik .Maalesef  baskı uyguladık ve 2 yıl gibi bir süreçte üç Merkez Bankası başkanı atadık. Düşün bak bir işyerinde bile yeni işe başlayana 6 ay deneme süresi verilirken 2 yılda bu kadar kritik bir görevde üç başkan değişikliği sana da tuhaf gelmiyor mu? Normalde Amerika’yı örnek alıyoruz ya, orada Merkez Bankası başkanını makul görev süresinde görevden almak şöyle dursun piramit ve matriks gibi muazzam bir yapı var bir MB başkanının görevden alınması söz konusu dahi değil. Bak bunun detaylarını merak edenler için bu tamamen ayrı yazı konusu olur oraya şu an da  hiç girmeyeceğim. Biz bu Merkez Bankası’nın başkanlarını görevden alıp kendi inandığımız politikaların uygulanması adına fazlaca siyasallaştırdık.

Bir ekonomide Merkez Bankası’nın bu kadar çok konuşulması hayırlara alamet değil elbet bende konuşulsun istemem zira ekonomi politikalarının bir bacağı para politikaları yani Merkez Bankası politikaları ise diğer bacağı olan maliye politikalarına bakalım… Sahi Hazine ve Maliye Bakanlığımız ne yapıyordu bu süreçte? Bir de mesela yükselen gıda enflasyonunu konuşuyoruz ama bir dakika bizim bir Tarım ve Orman Bakanlığımız var… Bak adını şuraya yazsam kesin bileceksin. O kadar tanıdık ki inan… Ama tarım adına ne açıkladığını bilemiyoruz orman yangınları esnasında adını ezberlediğimiz Sayın Bekir Pakdemirli’nin… Yangın söndürme uçaklarımızın ve  filomuzun büyüklüğünü yaz aylarındaki elim orman yangınları esnasında Sayın Bekir Pakdemirli’den netlikle öğrendiğimiz ve vizyonuyla da hepimize sabrı öğrettiği gibi tarım ve üretim odaklı ekonomi politikalarını kendisi ivedilikle yapabilseydi, bunca para bolluğunun olduğu süreçte uygulamaya geçseydik sizce ekonomimiz bu durumda olur muydu acaba bir düşünelim… Tarımda buğdayı bile ithal eder, hayvanı bile dışardan alır duruma getirip gıdada bile yükselen enflasyonu iliklerimize kadar hissettiğimiz maalesef  doğru politikaları uygulamayı beceremedik. Sonra yükselen tüm fiyatlardan zincir marketleri sorumlu tutarak farklı tutarlarda cezalar kestik… Şu cennet memlekette üretimi bitirdik :(

Üretime dayalı ekonomi modeli ve dünyaya topraklarından bereket fışkıran Mezopotamya ürünlerini ihraç edebilseydik nasıl olurdu sizce? Ya da bu dönemde otoyollar yerine üretim yapacak fabrikalar kurulmasını teşvik etseydik de sanayicilerin neredeyse çoğunluğu müteahhit olmaya dönüşmeseydi. Ben mesela kaç tane sanayi sektörüne özel destek verildi bilmek istiyorum, köprü ve otoyol kurdelelerinin kesildiği görüntüleri hatırlayıp bildiğim kadar… Teknoloji için de aynısı geçerli ve çok değerli  mühendislerimizi yurtdışına kaçırdık. Neredeyse asgari ücretle çalışır durumda bırakmasaydık gelecekleri konusunda umutla dolu olsalardı giderler miydi dersiniz? Gelir adaletsizliği konusu da çok önemli. Şu son faiz düşüşünün belirli bir dar çevredeki müteahhitlerin  ellerindeki stoklarını eritmelerini sağladıklarını bir de vatandaşlık vermemiz suretiyle inanılmaz ucuzlamış ülkemizden en güzel yerlerdeki evlerden almalarını sağladık.

Zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan sistemi sorgulamalı ve bence böyle gelmiş böyle gider dememeli. Mesela en basiti tekstil sektörü iplik ve pamuğa gelen zamlardan bahsediyor haberiniz var mı? Bence en güzel yatırım tavsiyesi giyimi şimdiden stoklamaya bakın 2-3 ay içinde % 50-60 daha da pahalı ya alınacak onlar da. Şimdi hâlâ dolar kuru daha yukarı gelir mi, 20 TL olur mu diye soruyorsan merakla okumaya devam et güzel insan. Bu arada bu kadar fiyat yükselişleriyle enflasyon kaç olur onu da içinden hesaplamaya bak.

Saadet Hanım neden faizin yükseltilmesini savunuyorsunuz? Faiz yükselince asgari ücretli mi kazanacak kobi mi kazanacak halk mı kazanacak?

Bakın bu konuda şu faizin yükselmesini savunuyorsunuz yaftalaması tamamen bu halkın finansal bilgi düzeyinin zayıf olması sebebiyle kasten ekonominin genel kabul görmüş ilkeleriyle ekonomi odaklı olup hiç siyasal bir söylemin içerisinde yer almayanları dahi karşıt hedef göstermek oluyor.

Faiz yükseltilmesi sadece bir süre güveni sağlayana dek piyasalarda geçici nefes alma soluklandırma  halidir, asla ve kat’a ben ve benim gibi düşünenler faizin yükseltilmesini elbet savunmuyoruz. Faiz yükseldiği süreç içerisinde enflasyonla mücadele için gerekli yapısal tedbirlerin alınarak ülkenin risk primini düşürerek güveni sağlayarak sonrasında da faiz düşüşünü savunuyoruz . Şimdi biraz daha açıklayıcı oldu mu? Bir süreliğine faiz yükseltilecek ama sonradan düşürmek üzere yani… Eğer o yüksek kalınan süreç içerisinde doğru politikalar hayata geçirilirse de o zaman zaten faizler kendiliğinden gevşeyecek zora ki değil. Zira doğru politikaları uyguladığınız zaman enflasyon düşüşe geçecek ve o zaman da zaten faizleri aşağı çekmeniz çok çok kolay olacak… Biz enflasyonu düşürmeden faizleri aşağıya zorla düşürdüğümüz zaman bu ters yöne gerilen bir yayın karşımızdaki dart tahtasını hedef almak yerine kendimize doğrultmamız ve belki de ölümle neticelenecek elim bir kazaya sebebiyet vermemiz demek… Sayın Tayip Erdoğan’ın söylediği gibi halkımızı  faize ezdirmeyeceğiz değil, bu halkı enflasyona ezdirmemelisiniz. Enflasyona ezdirmemek için de hem gıda hem de ülkenin ithal dövizle alınan her türlü ara malını yurt içinde ürettirecek sanayi ve fabrikaları kurmalı veya kurulmasını teşvik etmelisiniz. Evet Amerika’da faiz sıfır Avrupa’da da düşük ama onlar da enflasyon yükseliyor diye kaygılanarak faizi yükseltmeye başlayacaklar.

2022 yılı bu bakımdan da bu şartlarda devam edilirse ülkemiz açısından fevkalade kötü görünüyor. Hem bu faiz konusunda örnek verdiğimiz Amerika Avrupa gibi gelişmiş ülkeler de dünyaya mal ihraç eden pek çok değerli markanın sahibi ve sıfır faize benzemeye meyil ettiğimiz  kadar bu konularda da büyük devler gibi olalım elbet.

Bak son bir örnek de asgari ücretten olsun. Hani faiz de örnek alınan Amerikalı ve Avrupalı gibi olmayı kim istemez ki...

• Lüksemburg Asgari Ücret 2.200 Euro = 27830 TL 

• Fransa 1555 Euro = 19671 TL

• Almanya 1614 Euro = 20417 TL

• Yunanistan 758 euro = 9588 TL

• Şimdi senin 3577 TL asgari ücretini eurodan dönersek  12.65 kurdan 282 euro yapıyor !!!!! güzel kardeşim ne olur anla artık. 

Nasıl fakirleştiğini görüyor musun 282 euro nerde 1555 euro nerede?

Bu ülke faize değil enflasyona yedirilmemeli ve faiz zorla düşük tutulunca kur patlıyor kur patlayınca senin döviz olarak ithal ettiğin her türlü malın fiyatı yükseliyor bu yükselişte ekonomine yüksek enflasyon olarak yansıyor!..

Özet faizi yükseltmek bir süre  ekonomiye nefes aldırıyor ama bu demek değil ki ilelebet faiz yüksek tutulsun diye bizler bunu  savunuyoruz.

İşte bakın şu anda faiz düşük tutularak paramız pula dönüştürülerek dünyanın en ucuz ülkesi haline getiriliyoruz. Hatta şöyle örnek vereyim 100 milyon dolarlık değerdeki yalı dairesi gibi bizim ülkemiz bu yalının değeri döviz kuru yükselince elin yabancısı için %45 aşağısına 65 mio dolara düşmüş düşürülmüş, üşüşürler tabi gelip almaya değeri nasıl düşmüş bak anlamaya çalış niye elin  yabancısı alsın. Hani sıcak paracılara karşıydık şimdi de öyle bir ucuzuz ki resmen bu ülkenin her bir toprağını biraz daha politik olarak da güvenseler yağmalayacaklar. Mesela az evvel bu satırları sana yazarken Bulgaristan’dan ülkemize koşa koşa alışverişe gelen ve sınırdaki uzun araç konvoylarını seyrettim. Doğru olanı senin; onun ülkesine özgüvenle gitmen değil mi bak hadi biraz düşün. Ben istiyorum ki senin satın alma gücün öyle yükselsin senin evladının hayali olsun; bu ülke dünyadaki gençlerin gelmek için gıpta ettiği yer olsun… 

Şu anda uygulanan ekonomi politikası inan “dünya güneşin etrafında ters yönde dolansaydı mevsimler oluşur muydu ve buzullar kara parçaları sıcaklık kısacası  dünya üzerinde  ne gibi değişimler olurdu”yu hem yaşayarak hem de bu testin yarattığı tahribatla aksinin doğruluğunu ispat etmeye çalışmak gibi…

Şimdi sadede gelelim. Ne olacak söyleyim bu ekonomi? Elbet bir yerde denge bulacak. Ama bu denge bir önceki yerinden epey uzakta kırılan fay hattının yarattığı tahribatın olduğu aynı şehrin üzerinde de yükselmeyecek. Dolar kuru bir daha hiç 8’i dahi belki göremeyecek belki buradan dolar daha da yukarı 15’e doğru  gidecek…  Bizler %100  develüasyonla fakirleştiğimizle  kalacağız … Halkı bunca fakirleştirmeyi göze alanları ve içinden geçtiğimiz bu süreci tarih kitapları yazacak ama seni de yazacak. Neden mi ? O da aşağıdaki satırlarda.

Bu satırları yazarken daima Cumhuriyetin kuruluş yılları ve o dönemin umutsuzluğunda dahi düşününce dehasına hayran olduğum Ulu Önder Atamızın umudu beni hep güçlü ve diri kılmıştır…

…Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur…

Bizler öyle akıllı olalım ki bundan sonra doğru olanı yapacak uygulayacak politikaları seçenleri tespit edelim ama her şeyden önce bizler vatandaş olarak kendimizi geliştirelim...

Bilgi, daima cehaleti yönetecektir.

Ekonominin Gülen Yüzü

Ekonomide Saadet

Instagram

Twitter

Facebook

Youtube

Yasal Uyarı

Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler, mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi, beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.

Popüler İçerikler

Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi
Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi
TSK'dan Atatürkçü Teğmenlerin Kılıçlı Yemini İçin Açıklama: "Mesele Kılıç Değil, Emre Uyulmaması"
YORUMLAR

Siz bir HARİKA'sınız ! Soyadınız falan olmalı bence valla bak! Aaa bakarsın bizim beyaz atlının soyadı Harika'dır :D ağlanacak halimize gülüyoruzdur.. Olsun, onu da sizle öğrendik. Yüreğinizden öperim kadın! Emeğinize sağlık her zamanki gibi muhteşem bi yazı olmuş 💕

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ