Savaşın beraberinde getirdiği mülteci krizi bu yıl Batı ülkelerinde yakıcı bir şekilde hissedilmeye başlanırken çözüm arayışları da hızlandı. ABD öncülüğündeki Batılı koalisyon güçleri bir yıldır hava saldırılarıyla IŞİD'e karşı mücadele ederken, Suriye'nin istikrara yaklaştığını söylemek mümkün olmadı.
Bu hafta manşetlerde yer bulan en büyük gelişme ise Rusya'nın IŞİD hedeflerinin yanı sıra, aralarında Türkiye'nin de destekliği muhalif grupların da olduğu farklı noktaları vurduğu iddiası oldu.
BBC Türkçe'den Rengin Aslan'ın haberine göre Suriye etrafındaki mücadele alanına daha agresif bir şekilde dahil olan Rusya'nın hava saldırılarının Türkiye açısından da sonuçları olmasını beklemek yanlış değil.
Peki bu sonuçlar ne olabilir? Türkiye, Rusya'nın müdahalesine nasıl bakıyor?
Rusya'nın Suriye'deki bu dev adımına ilk tepki Dışişleri Bakanlığı'ndan geldi. Daha sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir televizyon programında hoşnutsuzluğunu dile getirdi:
'Bu konudaki üzüntülerimi de kendisine hatırlatmak istiyorum. Attıkları adımı tekrar gözden geçirmelerini, iki dost ülke olarak, bunu kendisinden isteyeceğim. Çünkü bölgede ıstırabı olan, derdi olan biziz. Rusya'nın Suriye'ye bir sınırı yok. Rusya neden bu denli bu işin içerisine giriyor.'
Dışişleri Bakanı Feridun Sinirlioğlu da Rusya'nın Suriye'de başlattığı hava operasyonlarını 'kaygı verici' olarak niteledi.
Analistler ve uzmanlar ise Suriye'deki savaşta en baştan itibaren ülkenin Cumhurbaşkanı Beşar Esad'ın en sadık müttefiki olan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in yeni hamlesinin Türkiye'ye muhtemel etkileri hakkında farklı görüşler dile getiriyor.
Tomar: Rusya'nın gelişi Türkiye açısından olumsuz
Marmara Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü'nden Doç. Dr. Cengiz Tomar, Rusya'nın müdahalesinin Türkiye açısından pek çok olumsuz yönü olduğunu düşünüyor.
Tomar bunlardan bir tanesinin savaşın uzaması olabileceğini belirtiyor; 'Bunlardan biri hem Rusya'nın hem İran'ın güneyden Türkiye'yi çevrelemesi, bir diğeri Esed'in uzun müddet kalması' diye özetliyor.
TRT Türk'te Gündem Saati programı yapımcısı ve sunucusu, aynı zamanda Dış Haberler Editörü Mehmet Ayfer Kancı ise, ABD ve Rusya politik düzlemde sert açıklamalar yapsa da tablonun farklı bir durumu yansıttığına işaret ediyor.
Kancı, 'ABD bir yandan Rusya'ya muhalifleri vurmayın derken öte yandan iki ülke Savunma Bakanlığı yetkilileri, uçaklarının havada karşı karşıya gelmemesi için video konferans yoluyla toplantılar yapıyor. Yaşanmakta olan süreç, Suriye'de muhaliflerin vurulup vurulmamasının çok ötesinde anlamlar içeriyor' diyerek açıklıyor durumu.
Türkiye'yi yakından ilgilendiren ancak Türkiye kamuoyunda pek ses getirmeyen bir açıklamada Putin, Suriye'de sadece Esad'ın ve Kürt militanların IŞİD ile 'gerçekten' mücadele ettiğini söylemişti.
Yine gözden kaçan bir konu, Suriye konusunda birbirinden zıt çözüm önerileri geliştiren ABD ve Rusya'nın bir anlaşmayla olmasa bile fiili olarak sadece Kürtler konusunda fikir birliğinde olmaları. Bu noktada Türkiye'nin, Suriye'nin kuzeyinde Demokratik Birlik Partisi'nin (PYD) varlığını bir tehdit olarak algıladığını hatırlatmak gerek.
Tomar, ABD ve Rusya'nın Kürtlerle ilgili tavırlarını 'enterasan' olarak niteliyor ve 'Türkiye açısından baktığınızda Kuzey Irak'tan sonra ikinci bir Kürt bölgesi kurulması belki Esed'den bile büyük bir tehdittir' diye yorumluyor.
Tomar bunun yanında Türkiye'nin Suriye konusunda devre dışı kaldığı yönündeki eleştirilere katılmıyor ve 'Türkiye jeopolitik olarak her zaman ağırlığını koruyacak. Bazı konjonktürel veya zamansal olarak mevzi kaybetmiş olsa da, Suriye'nin geleceğinde Türkiye olmadan bir şey yapmanın mümkün olduğunu sanmıyorum' diyor.
Gazeteci Fehim Taştekin ise mevcut durumu değerlendirirken, Rusya'nın, Türkiye'nin fiilen Suriye içinde yarattığı durumu yıktığını söylüyor. Türkiye'nin sınır hattında bazı bölgelerdeki muhalifleri desteklediğini ve 'fiili bir tampon bölge' yarattığını belirten Taştekin, 'Rusya fiilen bu rejimi yıkmış oldu' diyor.
Peki Türkiye ne yapacak?
Taştekin, 'Buna Türkiye'nin verebileceği bir yanıt yok. Bu çok daha büyük bir kriz yaratır. Türkiye, ABD ile bir şekilde diyalog kurarak- gerilimler olsa da- bir koordinasyon içinde hareket eden Rusya'ya karşı uluslararası alanda destek alabileceği pek bir unsur yok. Türkiye'nin işi zor' diye değerlendiriyor durumu.
Peki ya Kürtler?
Taştekin, 'ABD ve Rusya'nın Kürtlere verdikleri değer açısından bir paralellik var. Ama Kürtleri görmek istedikleri pozisyon açısından da farklılıklar var. Suriye'nin geleceği ile ilgili tahliller yapılırken Rusya Kürtlerin geleceğinde Esad'in yanında olmasını istiyor. ABD ise bu yardımlarla Kürtlerin Esad rejiminin yanına kaymasını engellemeye çalışıyor' diye açıklıyor.
Kancı: Kürtlerin pozisyonu bölgedeki dengeleri etkileyecek
Kancı ise, Putin'den gelen pozitif sinyali şöyle yorumluyor: 'Erbil yönetiminin ABD ile eş güdüm içerisinde olması ve Türkiye ile iyi ilişkiler geliştirmeleri Rusya'yı Suriye Kürtleri üzerinde söz sahibi olma arayışına itmiş olabilir.'
Bunun yanında önümüzdeki 10 yıl içinde hem Türkiye dahil olmak üzere bölge ülkelerinin hem de Rusya ve ABD'nin Suriye ve Irak Kürtleri nezdinde ittifak arayışlarına sahne olacağını söylüyor. Kancı ekliyor: 'Suriye Kürtlerinin bu mücadele içerisinde kendilerini konumlandıracakları pozisyon bölgedeki dengeleri de büyük ölçüde belirleyecektir.'
Peki Türkiye bu gelişmeler karşısında ne yapacak?
Fehim Taştekin, kısa vadede Türkiye'nin ise burada oluşabilecek bir yapıyı değiştiremeyeceği görüşünde. Taştekin, ABD'nin PYD ile ilgili kaygılar konusunda Ankara ile aynı görüşleri paylaşmadığını düşünüyor. ABD'li yetkililer daha önce yaptıkları açıklamalarda PKK ve PYD'nin ABD nezdinde aynı örgüt olarak algılanmadığını belirten açıklamalar yapmışlardı.
Erdoğan'ın kaygılarını ileteceklerini söylediği Putin'in, Suriye'deki tavrı önümüzdeki günlerde daha da netleşecektir. Ancak Suriye'nin okyanus ötesi de dahil olmak üzere dünyanın lider ülkelerinin bir operasyon sahası haline gelen yapısı ve Türkiye'nin 900 kilometrelik sınırı, Türkiye'yi yakından ilgilendiren pek çok yeni denklemin habercisi gibi görünüyor.