Rusya'nın Atlantis'i Phanagora Su Altı Şehri'ni Tanıyoruz!

Dünya üzerinde yıllarca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış, sonra sular altında kalarak ya da başka nedenlerle yok olmaya yüz tutmuş pek çok bölge var. Bu kentler insanlık ile ilgili geniş bir miras barındırıyor. Rusya'da bulunan Phanagoria da onlardan biri. Eğer sizin de insanlık tarihine merakınız varsa bu içeriğimiz tam size göre. Gelin, bu büyüleyici alanda bir tarih yolculuğuna çıkalım.

Bir Antik Yunan şehri: Phanagoria

Rusya sınırları içerisinde yer alan, Rusya’nın Atlantis’i olarak anılan antik şehir; bir Yunan kentiydi. Phantagoria MÖ 6. yüzyıl ortalarında Teos’tan gelen koloniler tarafından kuruldu. Kimmer Boğazı'nın doğusunda, Taman Yarımadası'nda bulunan kent MÖ 543 yılları civarında gelişmeye başladı. Önemli bir ticaret merkezi olan Phantagoria Boğaziçi Krallığı’nın başkentiydi. 2500 yaşında olduğu tahmin edilen kentin keşfi 18. yüzyılda kıyıya vuran bir mezar taşı ile oldu. Üçte biri sular altında kalan kentte Türklere ve Osmanlı İmparatorluğu’na ait izler de bulunuyor.

Phanagoria Antik Kenti'nin tarihi

Boğaziçi Krallığı’nın başkenti olan kente Teos’tan gelen kolonistlerden birinin adı verildi: Phanagoria. MÖ 5. yüzyılda İskitler ve Sindi ile ticaret yaparak geliştirilen şehir önemli bir ticaret merkezi haline geldi. Karşı kıyısında bulunan ve eski başkent olan Panticapaeum'un önemi azalmaya başladı. Böylece kent MS ilk yıllarda krallığın ana merkezi haline geldi. Boğaziçi Krallığı bir şekilde ayakta kalmayı başardıysa da yıllar içerisinde işgallerle el değiştirdi. Sonu Cermen Hunları tarafından getirilen devlet MS 4. yüzyılın son zamanlarına kadar ayakta kalabildi. Ardından kent, sular altında kalana kadar pek çok devlete ev sahipliği yaptı.

Günümüzde üçte biri sular altında olan kentte kazı çalışmaları devam ediyor. Neden sular altına gömüldüğü ise hala belirlenemedi. Kentin kazı çalışmaları 2004 yılından beri kar amacı gütmeyen yardım kuruluşu Volnoe Delo tarafından finanse ediliyor.

Bizans'tan Rus Krallığı'na uzanan tarihi bir beşik.

Kent Orta Çağ'da Ceneviz mülkünün bir parçasıydı. MS 632 – 635 yılları arasında Kubrat ve Batbayan yönetiminde Bulgaristan’ın başkentiydi. MS 704 yılına gelindiğinde Bizans İmparatoru II. Justinian eşi ile birlikte Phantagorian’a yerleşti. 10. yüzyıldan sonra Rus işgali ile karşı karşıya kalan kent, önemini kaybetmeye başladı. 16. yüzyıldan sonra ise Osmanlı tarafından ele geçirilerek önemli bir liman kenti olarak kullanıldı.

Phanagoria 75 hektarlık bir alan. Ancak üçte biri sular altında kalmış.

Karadeniz ve Palus Maeotis arasında, Antik Corocondamitis Takımadaları'nda bir adada bulunan Phanagoria, üçte biri denizin altında kalmış 75 hektarlık bir alanda bulunuyor. Geniş bir alana yayılan ve devletler için stratejik bir konumda bulunan Phanagoria, bu nedenle çok fazla tarihe tanıklık etmiş. Çok sayıda kalıntının bulunduğu bölge adeta bir tarihi hazine.

Osmanlı da buralardaydı.

Yapılan kazı çalışmalarında bölgede Türklerin de varlık gösterdiği tespit edilmiş. Osmanlı Devleti de bir zamanlar şehri ele geçirmeye çalışmış. 1571 yılında II. Selim’in birlikleri ile kenti fethetmiş ve Phanagoria Osmanlı'nın önemli bir limanı haline gelmiş. Ayrıca Tamman Yarımadası'nın 16. yüzyılın sonlarında Osmanlı ve Kırım’ın egemenliğine geçtiği ve bölgede önemli ölçüde izler bıraktığı da biliniyor. Devam eden kazılarda Osmanlı ordusunda görev yapan bir askere ait olduğu düşünülen 16. yüzyıldan kalma bir madeni para bulundu. Paranın Kıbrıs’taki savaş sonrası Türk askeri tarafından ganimet olarak bölgeye getirildiği düşünülüyor.

18. yüzyıldan bu yana kentle ilgili sayısız keşif yapıldı.

18. yüzyılda Afrodit için yapılan mermer heykellerin bulunması ile bölgenin arkeolojik önemi ortaya çıkıyor ve çalışmalar başlıyor. İlk olarak kentin biraz dışında, çok büyük bir bölgeye yayılmış olan nekropolde çoğunlukla mermerden oluşan lahitler bulundu. Bu eserlerden anlaşıldığı üzere kentin refah seviyesi oldukça yüksekti. İlk kazılar 19. yüzyılda başladı ancak istenen başarı elde edilemedi. 1936 yılında kazılara tekrar başlandı. Kentin su altında kalan kısımlarında da önemli mimari yapılar keşfedildi. Arkeolojik çalışmalar günümüzde de oldukça etkin bir biçimde devam ediyor. 2014 yılında, bölgede açılan Devlet Tarih ve Arkeoloji Müzesi bulunuyor. Kazılarda ve dalışlarda çıkarılan tarihi eserler bu müzede sergileniyor. Bir de ilginç bilgi verelim: Rusya için önemli bir bölge olan Phanagoria’da 2011 yılında Vladimir Putin’de Phanagoria’nın tüplü dalış yaptı.

Mitolojide Bile Yeri Var: Doğaseverlerin Hayran Kaldığı Kaz Dağları'nın Gizli Güzellikleri
Türkiye Sınırlarının Enlerini Keşfediyoruz: Doğudan Batıya Ülkemizin En Uç Noktaları
Havasına, Suyuna, Taşına Toprağına: Türkiye'nin En Etkileyici Sürüş Rotaları
Kayseri'nin Mantısı ve Pastırmasından Sonra Güzelliği ile Göz Kamaştıran Kapuzbaşı Şelalesi'ni Tanıyoruz!
Kayak ve Snowboard Tutkunlarının Müdavimi Olacağı Avrupa'nın En İyi Kış Tatili Rotaları

Popüler İçerikler

"Aşk Solcudur..." Kızılcık Şerbeti'nde Deniz Gezmiş Anıldı
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı
YORUMLAR
07.02.2022

Türkiye'de resmi olan 77 antik kent var ve kayıtlara girmeyenlerle birlikte bu sayı 100'ü geçiyor. Harika bilgiler vermişsiniz ama sıradan bir TC vatandaşı bu 100 antik kentinin bırakın kaçını gezdiğini kaç tanesini biliyordur. Hatta kendi memleketinde olanı biliyor mudur?

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ