Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Aleksei Erkhov, gazeteci Murat Yetkin'in sorularını yanıtladı. Büyükelçi Erkhov, Rusya'nın da taraf olduğu ve Kanal İstanbul projesiyle tartışmaya açılan Montrö anlaşmasına ilişkin sorulara dikkat çeken yanıtlar verdi. Yettkin'in kişisel blog sitesinde aktardığı röportaj şöyle:
Bu proje Türkiye için önemli bir konu. Şahsen bunu çok uzun vadeli bir proje olarak görüyorum; demek istediğim gerçekten geleceğe dair bir proje. Montrö Sözleşmesi ise Karadeniz için hukuki bir rejim kurmuştur. Bu hukuki rejim, sadece İstanbul ve Çanakkale boğazlarından geçişi değil, kıyıdaş olan ve olmayan devletlerin Karadeniz’de bulundurabileceği toplam gemi tonajını da belirler. Yeni bir geçişin [Kanal İstanbul] varlığı bu rejimi [Montrö] değiştirmez. Montrö Sözleşmesi, Karadeniz’e giriş çıkışlarda uyulması gereken belli sınırlamalar getirir; yeni bir geçişin varlığı bu sınırlamaları değiştirmez.
(Gülerek) Onu lütfen [ABD’nin Ankara Büyükelçisi] Bay David Satterfield’e sorun.
Projenin ekonomik boyutları, ekonomik verimliliği bakımından değerlendirilmeli. Ben bir petrol ihracatçısı olsam ve Boğazdan geçecek olsam, masraflarımı hesaba katardım. Böyle bir Kanal olsa ve oradan geçecek olsam, bana ne kadara mal olacağına bakardım.
Bedava geçiş, her zaman düzenli geçiş anlamına gelmeyebiliyor. Diğer bütün deniz geçiş yollarında olduğu gibi, Türkiye de [Boğaz geçişlerinde] belli kuralları uyguluyor. Bunlar güvenli geçiş içindir ve örneğin biz de benzeri kuralları Karadeniz’den Azak denizine giriş-çıkışlarda uyguluyoruz. Zaman zaman Boğaz giriş-çıkışlarında kuyruklar oluyor; sıra olup geçiş için bekliyorlar.
Karadeniz’den Marmara’ya bir başka geçişin varlığı İstanbul Boğazındaki trafiği rahatlatabilir ama Çanakkale Boğazındaki trafik aynı kalacaktır; yani mevcut konumda fazla bir değişiklik olmayacaktır.
Resmi rakamlardan haberim yok. Yapılabilirlik (fizibilite) çalışmasını da incelemedim. Ama size dediğim gibi, biz bu projeyi çok uzun vadeli bir girişim, bir gelecek projesi olarak görüyoruz ve Montrö Sözleşmesinde değişikliğe yol açmadığı müddetçe, Türkiye’nin kendi meselesidir.
Gümrük vergilerini sıfırlayıp samana varana kadar ithal ettikten sonra boğazdan geçen gemileri takıntı yaparak "Prangaları kıracağız!" nidasıyla -artık bu ne demekse- sırf secde ettiği etten kemikten ilah kötülediği için hiç okumadığı Lozan ve Montrö'ye çemkiren zır cahil aptal sürüsü için basitleştirseydiniz keşke. Tonaj monaj anlamaz onlar şimdi.
Söz uçar yazı kalır. Trumpta Erdoğanın lafta kankisi pampitosu ama bindirdikçe bindiriyor