Rum kelimesi, Romalı anlamına gelen Romeos kelimesinin bozulması ile günümüze kadar ulaşmış bir terimdir. Bu kelime tarihte Doğu Romalı, Yunanca konuşan Romalı ya da Greko- Roman kavramını ifade etmek amacıyla kullanılmıştır. Bizans olarak da bilinen Doğu Roma İmparatorluğu içerisinde yaşayan Slavlar, Bulgarlar, Ermeniler ve Ruslar içinde Rum adlandırması yapılmıştır. Selçuklu ve Osmanlı Devletleri döneminde coğrafi bölgeyi belirtmek için de bu isim kullanılmıştır.
Bizans İmparatorluğu'nun yıkılışından sonra, Osmanlı Devleti'nin yönetimine giren Rumların yaşam hakları korunmuştur. Osmanlı Devleti, Rumların inançlarını, kültürlerini devam ettirmesine izin vermiştir. Dönemin padişahı II. Mehmet, İstanbul'da bulunan Ortodoks Patrikhanesi için pek çok çalışma yapmıştır.
1829 yılında Yunanistan'ın bağımsızlığını ilan edip bir devlet kurması, Rumların hayatlarında önemli gelişmelere yol açmıştır. Devletin kurulduğu döneme kadar Osmanlı'nın altında yaşayan Rumlar, Yunan Devleti'nin bir kolu olarak anılmaya başlanmıştır. Osmanlı Devleti'nde Yunanca konuşan Hristiyan Ortodoks mezhebine bağlı kişiler, Rum olarak görülmeye devam etmiştir. Bu durum uzun yıllar boyunca sürmüştür.
Anadolu'da bulunan yerli halk ile Yunanlıların karışması sonucunda Rumlar meydana gelmiştir. Rumlar pek çok ırkın karışımı ile oluşmuş olsalar da ortak Yunan dili ve kültürünü sahiptiler. Cumhuriyet döneminde ise Rumlar, Yunan kabul edildikleri için Yunanistan'da yaşayan Türk nüfusu ile mübadele edilmiştir. Rumlar Yunanistan'a gittikten sonra, orada yaşayan Yunan halkı tarafından da Anadolu'dan geldikleri gerekçesi ile dışlanmışlardır. Günümüzde Anadolu'nun birçok yerinde Müslüman Rumlar yaşamaktadır.