Günümüzün en büyük hastalığı kişinin kendine iletişimsiz kalması. Bu adımlarımızın kaygan zeminler üstünde yol aldığı anlamına da gelebilir bir yerde. Hayatımızı gözden kaçırdıklarımız, ıskaladıklarımız, söz geçiremediğimiz düşüncelerimize tutunmalarımızla devam ettiriyoruz. Aslında kendi içimizdeki varlığımızın daha büyük bir şeye dönüşmesi için önümüze yığılan fırsatlarımızı değerlendiremememizle karanlıkta yönsüz kalmış gibi de hissediyor olabiliriz. Bunların hepsi fantastik gerçekliğimizin fragmanları. Bilgeliğimizin ve güzelliğimizin parçaları. Bilelim ki biz bilişimizin, bilincimizin ve psişemizin bir araya gelmiş atomlarıyız. Hayatımızdaki zorluklar gözümüzden kaçmıyor elbette ve gözümüzün önüne sokulan acılarımız da aslında değişmemiz, daha yüksek bilinçte varlık olmamız için de bir fırsat. Burada insanlığın özümsemesi gereken ilk şey; kalp ile, toprak ile, hava ile bağ kurması. Onlara anlamlar yüklemesi… Ve son zamanlarda içimde dönüp duran şu sözü paylaşmak isterim sizlerle; ‘’iletişimi konuşmak bilme.’’ ‘’İletişimi konuşmak bilme.’’