Yani bir davranışın, herhangi bir durumun bize faydalı ya da faydasız olduğunun idrakidir bu. Ve o idrake göre adım atabilme yani fark ettiğini hayat içinde uygulayabilme melekemiz ise iradedir. Ve biz ne kadar iradeliysek ruh kaslarımız da o kadar güçlü yani, madde üzerindeki hâkimiyetimiz o kadar yüksektir.
Diyelim ki bedeninizi geliştirecek, kaslarınızı güçlendirecek ya da bedeninizi daha sağlam, zinde ve dinç hâle getireceksiniz. Ne yaparsınız? Egzersizler... Bacaklarınız için yürüyüşler, koşular, hareketler yaparsınız. Kollarınız için bazen ağırlık kaldırırsınız, barfiks yaparsınız, şınav çekersiniz. Çeşitli hareketlerle fiziksel kaslarınızı hareket ettirir ve bunları güçlendirirsiniz.
İşte irade kaslarımızı da bu şekilde çalıştırmamız bu yüzden çok önemlidir. Yani karar verdiğiniz bir konuda irade göstererek, ‘’bunu yerim, bunu yemem’’ dersiniz. Onun için oruç mekanizmaları vardır. Sadece beslenmeyle ilgili de değil; söz, alan korumak ya da herhangi bir alışkanlık konusunda da iradeyi doğru kullanmak ve iradenin gücü ile orada gerekeni yapmak çok önemlidir.
Burada tabii ki iradeyi çeşitli noktalardan etkisi altına alan durumlar olabilir. Özellikle duygular, duyguların da ötesinde duygusallıklar yani duygularla insanı aşağı doğru çekme gibi çeşitli olaylar, frekanslar iradeyi zayıflatmak üzere çeşitli görevler yapabilirler.
Özellikle, çeşitli korku ve endişe imajinasyonları ya da kodlamaları iradenizi zayıflatılabilir; sizin hayatınızla, geleceğinizle ilgili karar verebilmenizle ilgili sizi zayıflatabilir ya da önünüze engeller koyabilir.
Onun için iradenizi en küçük basamaktan başlayarak güçlendirmek çok önemlidir. Yani küçük antrenmanlarla, küçük oruçlarla… Örneğin; belli bir saat kadar konuşmama orucu gibi, belli bir yere gitme-gitmeme, belli bir işi yapma-yapmama, telefon orucu, sosyal medya orucu gibi... Eğer belli bir programa bağımlılığımız varsa, o programın bağımlılığından korunma orucu gibi…
Oruçla şunu bileceksiniz ki; “varlığımı idare eden benim ve bu beden içerisinde benim sözüm geçer.” Şayet kendinize, hayatınıza ve kendi varlığınıza sözünüz geçmiyorsa işte o zaman başkalarının sözü geçer; dış tesirler sizi yönetmeye başlar.