Astral seyahat birçoklarının kafasını daima meşgul etmiştir. İnsanların mistik öğretilere olan ilgisi bu konunun her daim canlı kalmasını sağlıyor.
Not: Bu içerik tamamen mistik konular baz alınarak hazırlanmıştır.
Astral seyahat birçoklarının kafasını daima meşgul etmiştir. İnsanların mistik öğretilere olan ilgisi bu konunun her daim canlı kalmasını sağlıyor.
Not: Bu içerik tamamen mistik konular baz alınarak hazırlanmıştır.
Sonra bu detayları ‘rüya’ denilen gizemli dünyada önümüze sunar birer birer.
Uyku esnasında yavaşlayan beyin fonksiyonları bu evrede hızlanır ve bizler rüya alemine dalarız. Normalde bu süre çok kısa olmasına rağmen beyin o kadar hızlı çalışır ki biz uzun süredir rüya görüyormuş hissine kapılırız.
Rüya görürüz, uyanırız, çoğu zaman hatırlayamayız dahi.
Lucid Dreaming sayesinde uyku sırasında uykuda olduğunuzun bilincinde olmanın mümkün olduğunu ve rüyanızı kontrol edebilme durumunu gerçekleştirebileceğinizi bir önceki içerikte anlatmıştık.
İlgili içerik için : 24 Adımda Rüyanızı Kontrol Edebilmenin Yöntemi ve Gizemleri
Olaylar burada hem karmaşıklaşıyor hem de biraz daha mistik bir hal alıyor. İşin içine başka bedenler, gümüş kordonlar, ruhlar alemi dahil oluyor. (İşlerin mistik (!) bir hal alacağını söylemiştim.)
İnsan bilinci, fizikî bedenin içinde toplanmış durumdadır. Yani gözle görünen, et ve kemikten mevcut olan fizik, dünyada kullandığımız bedenimizdir. Fiziksel bedenin dışında bir de ‘Astral Beden’ denilen, varlığı halen ispat edilemese de ‘Ruh’ denilen şuurlu varlığı barındıran, bir beden daha vardır.
Ruh, enerjidir. Ruh, başka alemlerle irtibat sağlayabilir ve o alemlere konsantre olabilir, yani uyum sağlar. Ruh, özündeki sonsuzluk ve ilahi kudret nedeniyle doğrudan madde ile temas edemez.
Ruhçulukta bu ara bedene Perispri adı verilir, geçmişten gelen öğretilerde ise ‘Astral Beden’.
Ya da ruhun fiziksel bedeni dışında, bilinci yerinde olarak, başka mekanlarda dolaşmak üzere yaptığı yolculuğu ve bu astral bedeniyle geçirdiği deneyimleri ifade eder.
Metapsişikte ise 'şuur projeksiyonu' olarak adlandırılır.
Eski Sufiler bu dünyayı hapishane hayatı olarak görmüşler ve daha hür, daha özgür oldukları diğer alemlere geçişin yollarını aramışlardır.
'Her gece ten tuzağından ruhları kurtarmakta, tahtaları sökmektesin. Ruhlar her gece bu kafesten kurtulurlar, ne kimsenin hakimi, ne de mahkumu olmayarak feragate ulaşırlar.” (Mesnevi, Mevlana, 1.Cilt-S31)
Ölmekte olan hastalar tartılmış, terlemenin getirdiği kayıplar göz önüne alınmış ve kaydedilmiştir. Ölüme doğru, saatte 28 gramlık toplam hafifleme izlenmiştir.
Bu veriler ister istemez insanlarda ‘ölüm esnasında vücuttan ayrılan şey ne?’ sorusunu sordurmuştur. Bu arada 21 Gram filmini izlemeyenlerin, izlemesini öneririm.
Ruh ile bedeni birbirine bağlayan bir kordon olduğu ve astral seyahat sırasında bunun kopması durumunda bedenin öleceği, ruhun ise Araf’a düşeceği söylenir. Parapsikolojide bu kordonun adına ‘Gümüş Kordon’ adı verilir.
Kalpten vücuda kan pompalayan aort ve anne karnında iken yaşamamızı sağlayan, yine kalbe bağlı olan göbek kordonu fiziksel olarak bedende bulunan iki kordondur. Bu 3 kordonun göbek deliğimizin yanında birleştiği ve ruh, nefis, beden kombinezonunu oluşturduğuna inanılır.
'Gümüş kordonu hatırladınız mı? Hani bedensiz astronomide, hep uzayan hiç kopmayan. Böyle gümüşî bir kordon var gerçekten. Mesafeden bağımsız sonsuza dek uzayabiliyor. Karadelik-akdelik bitişiktir mesafe sıfırdır ama bu mesafeyi açarsanız, uzun bir tünel çıkar. İşte o tünel, gümüş kordonun ta kendisidir'
Bu ışınım hareketi; fiziki bedenin her yerinde, çeşitli renklerde kendini gösterir. Biyomanyetik bu enerji alanına hepimizin Parapsikoloji'de 'Aura' ismi verilir.
Kendi yöntemleri ile yaşayan her şeyde ‘’yaşam gücü’’ bulunduğunu ve ‘’Aura’’nın varlığını kanıtlamışlardır.
Halen devam eden bu araştırma Amerika Birleşik Devletleri’nde Monroe Enstitüsü adıyla bilinen bir kurumda devam etmektedir.
Dönem dönem ‘..... yerde hayalet görüldü!’ haberlerine mutlaka denk gelmişsinizdir. İşte bu görülen hayaletlerin, aslında enerji bedenlerinin yani astral bedenlerin olduğu söylenir.
Hatta ilginç bir not ekleyeyim. Zaman zaman bir şeyler gördüğünüzü sanıp, huylandığınız oluyor mu? Eğer oluyorsa sizin hisleri kuvvetli birisi olduğunuzu söyleyebilirim.
Neden mi? Parapsikoloji bu durumu şöyle açıklıyor: Bir şeyler gördüğünü sanan insanlar aslında 6. hissi kuvvetli insanlardır ve astral seyahat ile ortamda bulunan birisini farkeder. Yani o anlarda belki birisi astral seyahat ile ortamınızdaydı ve siz bunu hissettiniz. Kim bilir?
‘Abi şimdi astral bedene geçtik diyelim, nasıl yerlere gidebiliyoruz’ sorusu olabilir. Cevaplayayım hemen. Gidebileceğiniz 3 farklı kademe var arkadaşlar. Aslında bu sizin astral seyahate hangi yöntemle ve bilinç seviyeniz ile alakalı bir durum.
Astral Seyahat çalışmalarında tecrübeniz arttıkça, sadece fizikî mekânlara değil, fizik ötesi diye adlandırılan astral mekânlara da gidebilmeniz mümkündür. Fakat ilk kademe tabi ki dünyamız.
Bu tip astral ayrılmalarda yaşanan olaylar ve görülen şahıslar gerçekten de o anda yaşanmakta olan şeylerdir. Örneğin uzaktaki bir yakınınızı düşündüğünüzde bir anda kendinizi onun yanında bulabilirsiniz. Eğer yanına gittiğiniz insanın psişik güçleri ilerlemişse, geldiğinizi anlayabilir.
İnsanın korkularıyla yada düşünceleriyle yüz yüze kalabileceği tek yerdir. Her şey düşünce hızına dayalı olduğundan, korktuğunuz herhangi bir şey aklınıza geldiği anda onu karşınızda bulabilirsiniz. Cinlerin de bu alemde yaşadığına inanılır.
Paralel evrenler bölgesinde gördüğümüz yerler bulunduğumuz dünya ile çok benzerlik gösterir hatta rüyalarımızda gördüğümüz bazı görüntüler, rüya sırasında paralel evrenler bölgesinde gördüğümüz yerlerdir.
Özel çalışmalarla gerçekleştirilebilmekte olan Astral Seyahat, hiçbir çalışma yapmadan bazen kendiliğinden de yaşanabilir. Kendiliğinden meydana gelen olaylarda bu ayrışma, genellikle uyku sırasında gerçekleşir.
Herhangi bir telkin olmadan rüya esnasında kendiliğinden astral yolculuğa çıkmış insanlar, bu konuda fazla bilgi sahibi olmadıkları için psikolojik anlamda zorluk yaşayabilirler. İşin tehlikeli tek tehlikeli kısmı da budur zaten. Onun haricinde herhangi bir ölüm, yaralanma yahut zihinsel anlamda bir sorun görülmemiştir.
Konu hakkında ilgisi olanlar birçok kaynağa internet üzerinden yahut kitaplardan rahatlıkla ulaşabilirler.