Sürdürülebilir başarıyı kırsal bölgelerde de yaygınlaştırmak için nasıl bir model önerirsiniz? ‘Yeşil kampüs’ fikrine bakışınız nedir?
Kırsal bölgelerde fırsat eşitliğini artırmak, eğitimin sürdürülebilirliğinin en kritik unsurlarından biri. Bu nedenle dijital altyapıyı güçlendiren, yenilenebilir enerjiyle çalışan, çevreye duyarlı “yeşil kampüs” modellerinin yaygınlaştırılması gerekiyor. Ben eğitimi, doğayla bağını koparmadan modernize etme fikrini önemsiyorum. Öğrenciler doğanın içinde, onun bir parçası olarak öğrenmeli.
KKTC–Türkiye eğitim köprüsünü nasıl güçlendirmeyi planlıyorsunuz? “Kıbrıs değişim bursu” modeli fikriniz nedir?
Türkiye ve KKTC arasında güçlü bir eğitim köprüsü kurmak, kültürel ve akademik anlamda büyük bir kazanım olur. Dijital kampüsler ve ortak sanal ders platformlarıyla iki ülkenin öğrencilerini aynı sınıfta buluşturmak mümkün. Bir değişim bursu modeli tasarlayacak olsam; sadece akademik başarıyı değil, sosyal sorumluluk bilinci ve gönüllülük faaliyetlerini de değerlendirmeye alırdım.
74 ildeki okul ağı ve sürdürülebilir okul mimarisi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yeni nesil eğitim yapılarının çevreyle uyumlu olması gerektiğine inanıyorum. Güneş panelleri, enerji tasarruflu sistemler, su geri dönüşüm altyapısı gibi çevreci uygulamaları eğitim kurumlarımızda standart hâle getirmek istiyoruz. Bu dönüşüm sürecine velileri de dâhil ediyoruz. Çünkü sürdürülebilirlik sadece bir mimari değil, bir yaşam kültürüdür.
Özel okul reformu ve eğitimde fırsat eşitliği için nasıl bir vizyon benimsiyorsunuz?
Eğitimde reform, kamu ve özel sektörün ortak akılla çalışmasıyla mümkün. Yapay zekâ destekli analiz sistemleriyle öğrencilerin öğrenme süreçlerini daha yakından takip etmek, bireysel destek planlarını güçlendirmek gerekiyor. Ben “veriye dayalı adalet” anlayışını eğitimde çok kıymetli buluyorum. Her çocuğun potansiyeline ulaşabilmesi için eşit erişim şart.
Z kuşağının dijital tükenmişliği için nasıl bir çözüm üretirdiniz?
Yeni nesil öğrenciler bilgiye çok hızlı ulaşıyor ama aynı hızda yoruluyor. Bu nedenle eğitim kurumlarımızda “ekran detoksu” programları ve dijital denge eğitimleri uygulanmalı. Teknoloji doğru kullanıldığında bir fırsat, yanlış kullanıldığında bir yük haline geliyor. Biz, teknolojiyi insanın hizmetinde tutan bir dijital denge kültürünü geliştirmek zorundayız.
Türk eğitimini küresel vatandaşlığa taşırken hangi milli değeri merkeze alırdınız?
Küresel vatandaşlık, evrensel değerlere açık ama kendi kimliğinin farkında bireyler yetiştirmeyi gerektirir. Ben bu noktada insan odaklı, akıl ve vicdan temelli bir eğitim anlayışını merkeze alırım. Milli değerlerimizi evrensel sorumluluk bilinciyle buluşturmak; öğrencilerimize hem ait olma duygusunu hem de dünya vatandaşı olmanın bilincini kazandırır. Köklerimizden aldığımız güçle evrensel ufka yürüyen bir eğitim modeli, geleceğe en güçlü mirastır.