William Shakespeare'den sonra Romeo ve Juliet denince akla ilk Verona şehri gelir. Shakespeare'in Romeo ve Juliet eserindeki muhteşem Verona tasviri, şehrin her yıl milyonlarca turist tarafından ziyaret edilmesine neden olmaktadır. İtalya'nın kuzeydoğusunda, Milano ve Venedik'in tam ortasında yer alan şehir köprüleri, rengarenk sokakları, tepeleri, muhteşem mimarili binaları ve arnavut kaldırımları ile İtalya'nın en güzel şehirlerinden biridir.
İtalya'nın her şehrinde meydan kültürü oldukça yaygındır. Onlarca önemli eserin, resturantların, barların, müzelerin ve alışveriş noktalarının buluduğu bu meydanlarda ayrıca yıl boyunca birçok aktivite düzenlenir. Verona'nın en önemli meydanı olan Bra Meydanı da bu imkanları fazlası ile sunmaktadır.
Verona Arena ya da bilinen adı ile Arena di Verona İtalya'nın ve Verona'nın en önemli yapılarından biridir. Tam 2000 yıl önce inşa edilen ve yer yer 32 metre yüksekliğe ulaşan bu yapı, dünyanın en tanınmış opera festivallerinden biri olan Verona Opera Festivali'ne de ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca Romeo ve Juliet oyunun en çok sergilendiği tiyatrolardan biridir. Giriş ücretinin 7 euro olduğu Arena'ya her ayın ilk pazar günü 1 euroya ziyaret edebilirsiniz. Fırsatçı turistlerin bilgisine...
Dünya'nın birçok şehrinde meydanlar yıl boyunca bir çok aktiviteye ev sahipliği yapmaktadır. Bu yüzden yerli ve yabancı birçok turist için bu meydanlar şehirlerin cazibe merkezi konumundadırlar. Kışın ziyaret ettiğimiz Verona'da hava oldukça soğuk olmasına rağmen her yaştan binlerce kişi kurulan buz pateni pistlerinde kayarken, diğer taraftan gelen müzik ziyafetinin tadını çıkarmakla meşgullerdi.
Hristiyanlığın yayılmış olduğu tüm şehirlerde mutlaka şehrin simgelerinden biri olmuş katedraller bulunmaktadır. Verona Katedrali orijinal adı ile Duomo Santa Maria Matricolare, Verona'nın en önemli dini yapısıdır. İtalya'daki diğer katedraller kadar gösterişli olmasa da muhteşem iç mimari ile Verona'nın en uğrak noktalarından biridir. Gotik ve Roman mimari baz alınarak inşa edilmiştir. Ne kadar sebebini anlayamasak da girişin ücretli olduğu bu yapıya 2.5 euro gibi bir ücret ile girmek mümkün. Verona Kart'a sahipseniz eğer ücretsiz.
Eski zamanlarda bir çok şehirde uzun kulelerin inşa edilmesinin nedenlerinden biri de Zenginlik ve Güç mesajını vermekti. Verona yüzyıllar önce onlarca kuleye ev sahipliği yapsa da günümüzde bir kaç tanesi varlığını sürdürebilmekte. Verona'nın en güçlü ailelerinden biri olan Lamberti ailesi tarafından 1172 yılında yaptırılan kule şehrin en yüksek kulesi olma özelliğini de taşımaktadır. 84 metre yüksekliğinde olan bu kule en son katına çıkıldığında muhteşem bir manzara sunmaktadır. Giriş ücreti 8 euro. Fotoğrafçılara duyurulur...
Bra meydanından sonra Verona'nın en önemli meydanı olan Erbe Meydanı muhteşem sanat eserlerine ve ünlü 'Madonna Verona' çeşmesine de ev sahipliği yapmaktadır. Her gün meydanda müzisyenler tarafında piyano ve diğer enstrüman resitalleri sunulmaktadır.
Ara sokaklara dalmadan önce 360 derece görüş alanına sahip Lomberti kulesinden şehrin önemli noktalarını harita dışında da görme fırsatını yakalayabilirsiniz. Böylece çizeceğiniz rotayı buna göre şekillendirebilirsiniz.
Kilise'nin tepesinden Santa Anastasia, Santa Maria Antica, Verona Kathedrali, San Giorgo in Braida, San Fermo Maggiore, Ponte Castello gibi bir çok eseri de görebilmeniz mümkün. O rengarenk evler de cabası...
1368 yılından beri hizmet veren Madonna Çeşmesi şehrin en önemli sembollerinden biridir. O yıllarda şehri yöneten Scaligeri ailesi,şehir dışında yapılan su kemerlerinin tamamlanmasını kutlama amacıyla çeşmeyi inşa ettirmiştir.
Birçok galerimde rengarenk evlere, pencelere ve kapılara olan hayranlığımı ve merakımı dile getirmişimdir. Eğer siz de bu ilgiye sahipseniz Verona size istediğinizi fazlası ile sunacaktır.
Verona sokaklarını gezerken, tüm renklerde ve o renklerin tonlarında yüzlerce ev ile karşılaşmak mümkün.
Şu köşede ufak bir kafe açmak isteyen ya da işine-okuluna bu sokaklardan geçerek gitmek isteyen kaç kişi vardır acaba? Şimdi biraz daha sokaklara göz atalım.
Tavan ya da mimari fotoğrafçıları için bu tarz mekanlar tam bir malzeme yuvasıdır. Bazen o daracık sokaklarda gezerken bu tarz geniş avlulu evleri görmek cidden bizi şaşırtıyor. İtalya'nın diğer birçok şehrinde olduğu gibi Verona'da da birçok evde bu tarz avlular ile karşılaşmak mümkün. Yapmanız gereken tek şey tertemiz zemine uzanıp yukarıyı fotoğraflamak :)
Bu cadde kentsel dönüşümün en güzel örneklerinden birini sunmakta. 1800'lü yıllarda depolarla dolu olan bu cadde bataklığa dönüşmeye başlayınca o zamanki belediye başkanı bu caddenin zemininin tamamen mermerle kaplanmasını istemiş. Malzemeler de ünlü Verona pembe mermerinden seçilerek cadde tamamen mermerle döşenip, trafiğe kapatılmış. Günümüzde ise birçok küresel ve yerel moda markalarının ve hediyelik eşya dükkanlarının bulunduğu bir cadde haline gelmiş durumda.
Noel zamanı geldiğinde Avrupa'nın tüm şehirlerinde olduğu gibi, Verona'da da özel süslemeler yapılır. Rengarenk sokaklar daha renkli hale getirilerek muhteşem bir Noel atmosfer sunmaktadır. Meşhur Casa de Julietta'ya varmadan önce Mazzini Caddesine çıkan birçok sokağı da gezmeniz mümkün.
Via Capello üzerinde bulunan bu yapı Shakespeare'nin ünlü Juliet'inin evi olarak tanınmaktadır. 13. yy'dan kalan bu evi 6 euro vererek ziyaret edebilirsiniz. Avluya girdiğiniz anda yüzlerce insanı bir balkona bakarken ve orayı fotoğraflamaya çalışırken görebilirsiniz. Tek başınıza fotoğrafta yer alabilmek neredeyse imkansız. Herkes Juliet'in Romeo'yu dinlediği meşhur balkona çıkma derdinde. Ben de dakikalarca beklememe rağmen bir türlü balkonu boş bir halde yakalayamadım. Ayrıca evin avlusunda Juliet'in heykeli bulunmaktadır. Şans getirdiğine inanıldığı için herkes Juliet heykelinin sağ göğsünü tutarak poz vermekteydi. Galiba yabancıların batıl inançları bizimkilerden daha garip.
Casa Di Guiletta'nın hemen girişinde sağlı sollu 2 uzun duvar bulunmaktadır. Bu duvarlara o kadar çok dilek ve aşk mesajları kazınmışki, turistler peçete ya da kağıtları üstlerine yapıştırarak çözüm bulmuşlar. Duvar üzerinde bulunan her dilden milyonlarca aşk mesajı, bu mekanın romantizm dolu havasına oldukça katkıda bulunmuş durumda. Siz de buraya birşeyler yazmak isterseniz size tavsiyem boş bir etiket ve kalemi çantanıza önceden koymalısınız. Ben hazırlıksız yakalanmıştım ve çareyi pasaportumun üstünde bulunan yurtdışına çıkış harcını çıkartıp, duvara yapıştırarak bulmuştum. Ayrıca Avrupa'nın heryerinde görmeye alışık olduğumuz asma kilitleri de yine bu bahçede görmeniz mümkün. Gencinden yaşlısına çiftlerle dolup taşan avlu; mektuplar, notlar ve kilitlerle kaplanmış durumda.
Avrupa'nın hemen hemen her şehri mutlaka bir su kenarına kurulmuştur. Kimisi göl kenarında, kimisi deniz kenarında kimisi de ve en yaygın olan nehir kenarında kurulmuştur. Verona da Adige ırmağının kenarlarına kurulmuş bir şehirdir. Verona şehir açısından muhteşem bir atmosfer sunarken nehir kenarındaki evler, kaleler ve köprüler de bu atmosfere ayrı bir güzellik katmıştır. Nehir üzerinde bulunan ve en meşhur köprü olan Pietra Köprüsünden geçerek Verona'ya giriş yapmanızı öneririm.
Vakti geniş olan ziyaretçiler ya da bölgede yaşayan halk için Verona belediyesi birçok park ve yürüyüş alanı inşa etmiş. Verona'yı çevreleyen Adige Irmağı'nın kenarında yürüyek kıyı boyunca uzanan evleri ve köprüleri fotoğraflayabilirsiniz. Trafikten ve kalabalıktan uzak bu kıyılar boyunca yürüdüğünüzde içiniz huzurla dolacaktır.
Yine veda zamanı. Romantizmin doruğuna ulaştığımız Verona'dan ayrılmak biraz zor oldu. Görüşmek üzere.
İtalyanın neresi güzel değil ki zaten.. Ama Floransa bambaşka:(
Yalnız gitmeyin Veronaya . Çok koyuyor 😪
Daha fazlası için instagram hesabım reshontheway :)