Romantizmin Değişmez Nesnesi Güzel Uydumuz Ay'ın Nereden Geldiğini Hiç Düşünmüş müydünüz?

Biz her gece Heybeli'de mehtaba çıkıyorduk fakat mehtabın kaynağını hiç düşündük mü acaba?

Akşam ayrı sabah ayrı güzel olan Ay belki de bu kadar yakınımızda olduğundan pek ilgimizi çekmez. Ancak gerek boyutları gerekse Dünya yaşamına katkılarıyla bir hayli ilginçtir.

Örneğin gezegenleri ve onların uydularını karşılaştırdığımızda Ay'ın Dünya'ya oranı diğer tüm uydu-gezegen oranlarından büyüktür. Hatta dostlar Ay, insanların kendisi için çok üzüldüğü Plüton'dan büyük. Bunun yanında Ay birden yok olsa mesela denizlerdeki gel-git dediğimiz hareket durur ve bu birçok tür için yıkıcı bir etki olur.

Başka bir ilginç nokta ise, olanca teknolojimize, Voyeger'larla Güneş sistemimizi karış karış gezmemize rağmen burnumuzun dibindeki Ay'ın nasıl oluştuğundan hala tam emin değiliz.

Emin olduğumuz şey ise her şeyin Güneş'imizin oluşumu ile birlikte 4,6 milyar yıl önce başlaması. Tabii o sıralar yaşasak ve uzayda gezme şansımız olsa izlediğimiz en etkili savaş filmlerinden binlerce kat fazla patlama, çarpışma vesaire görebilirdik; çünkü Güneş daha bebekti ve gezegenler oluşma aşamasındaydı.

Gelin isterseniz George Darwin'in "Fission" yani Bölünme Teorisi'ne bakalım. Darwin'e göre Dünya gençken çok hızlı dönmektedir ve...

Bunun sonucunda Dünya'mızdan bir parça koparak uzaya savrulur ve Ay oluşur. Hatta bazı araştırmacılara göre Pasifik Okyanusu bu bölünmenin Dünya'ya bıraktığı bir yara olarak kalır. Ancak okyanus yalnızca 200 milyon, Ay ise 4,5 milyar yaşında olduğundan ve ikisinin arasındaki malzemelerin uyuşmazlığından ötürü bu teori terk edilir.

Harold Urey ise Ay'ın Güneş Sistemi'nin başka bir yerinden geldiğini ve Dünya'nın çekim alanına girerek "yakalandığını" düşünür.

Bu yüzden onun teorisine de Yakalama (Capture) Teorisi denir. Bu teorinin insanlara mantıklı gelmesinin en temel sebebi Ay'ın bir uyduya oranla oldukça büyük olması ve bizim Ay'ın hep aynı yüzünü görmemiz olur. Fakat Ay'dan getirilen kaya örnekleri bir darbeyi de Urey'e vurur; zira Ay başka yerden gelmiş olsa Dünya ile farklı nitelikte olmalıdır; ancak görülür ki Ay, Dünya ile neredeyse aynı kimyaya sahiptir.

Yani dostlar, olgu ve dolayısıyla deney-gözlem ile ne kadar haşır neşir olursak belki hemen doğruya yaklaşmıyoruz ama yanlıştan hızlıca uzaklaşabiliyoruz. Apollo sağ olsun...

Evet, 1969'dan 72'ye kadar Ay'da yürüyen 12 astronota ve tabii ki onları oraya gönderecek bilimi ve teknolojiyi üreten insanlara çok şey borçluyuz. Çünkü Ay'dan getirilen taşlar ile 20. yüzyılın son çeyreğine girdiğimizde artık Ay ile Dünya'nın aynı yapıda olduğunu biliyoruzdur ve Ay'ın oluşumu ile ilgili teorilerimizi de buna göre kurarız.

İşte bu teorilerden en güçlüsü 1975'te ortaya atılır ve Theia adında varsayımsal bir gezegenin videoda izleyeceğiniz gibi Dünya'ya çarptığı varsayılır.

Sonraları yapılan çalışmalar ise kafaları biraz daha karıştırır nitelikte. Öncelikle neredeyse bütün bilim insanları bir çarpışma konusunda hemfikir.

Ancak dostlar genç Dünya'mıza çarpan cismin büyüklüğü hususunda tartışmalar mevcut. 2012'de Harvard'da ortaya atılan iddia Theia'nın Dünya'nın kütlesinin %2'si civarında bir cisim olduğu yönünde. Böylece Theia Dünya'ya kaynarken bizden çıkan parçalar da Ay'ı oluşturabilir.

2015'te ise şimdiye kadar yapılan açıklamalara ışık tutacak iki çalışma yapılır. Bunlardan birinde görülür ki Güneş Sistemi oluşurken dolanan ve çarpışan cisimlerin yapıların benzerlik oranı %20 civarındadır.

İkincisi ise İsrail ve Fransa'dan bilim insanlarının İç Güneş Sistemi'nin ilk zamanlardaki olası çarpışmalarını modellemeleridir. Ve bu model ortaya şaşırtıcı bir sonuç çıkarır: genç Dünya'mız birçok müstakbel gezegenle sert bir şekilde çarpışır. 

Ancak son çarpışmada kendisinin onda biri kadar bir cisimle 'birbirine geçer' ve çarpmanın etkisiyle etrafa saçılan kaya parçaları Ay'ı oluşturur. O halde Theia, yapısal olarak Dünya'dan çok farklı ya da onun kadar büyük bir gezegen olmayabilir.

Hadi gelin hazır kafalar karışmışken bir adım daha gidelim ve Ay'ın pek de kendisi ile görüşemediğimiz yüzüne bakalım.

Neden mi? Çünkü efendim Ay'ın bize görünmeyen uzak tarafını inceleyen bilim insanları her iki tarafın birbirinden farklı olduğunu görürler. Bize göre uzak ve yakın yüzey kalınlıkları arasındaki 26 kilometrelik fark Ay'ın oluşumu ile ilgili yeni sorulara gebe olur. Acaba mevzubahis çarpışma 1 değil de 2 Ay mı oluşturmuştur?

2011'de Nature dergisinde ortaya atılan iddiaya göre bu aylardan biri küçük diğeri büyüktür. Bir süre sonra ise büyük olanın çekiminden ötürü aylar çarpışıp yavaşça birbirine kaynarlar.

Böylece küçük ay, Ay'ın uzak tarafını kaplayarak yeni ve kalın bir kabuk oluşturur... Hiç de fena bir teori değil öyle değil mi? Zaten dostlar Ay'ın oluşumu da dahil uzaya dair merak edilen birçok şey uzun bir süre daha teorilerin bir aradalığı ile açıklanacağa benziyor ki bilimin de lezzeti burada değil mi zaten?

Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

Çok Uzaklardan Gelen Bir Göktaşının Dünyaya Çarpması Sonucu Dinozorlar Nasıl Yok Oldu?
Soğuk Savaşın En Sıcak Kanlı Karakteri, Sovyet Uzay Köpeği: Laika
Katolik Kilisesi'nin Dünya'nın Döndüğünü Tam 359 Yıl Sonra Kabul Ettiğini Biliyor muydunuz?

Popüler İçerikler

HTŞ Lideri Colani Kadına Başını Örtme Talimatı Verdiği Videoyla İlgili İlk Kez Konuştu
Volkan Demirel, Elini Sıkmadığı Şenol Güneş'le Arasında Geçen Diyaloğu Anlattı
Ali Koç, Fenerbahçe Tesislerinde Sıkıyönetim İlan Etti
YORUMLAR

Küçük bir anekdot : Beethoven küçük kör kıza, “Lütfen benden bir şey isteyin.” der, maddi bir şey isteyeceklerini düşünerek. Kızın cevabı şu olur; “Ben hiç ay ışığı görmedim, bana ay ışığını anlatır mısınız?” Böylece yazmaya başlar Aya Benzer Yüreğim şarkısını.

19.11.2021

ahahah

19.11.2021

youtybda National Geographic'e ait Dünyamızın Oluşumu diye bir belgesel var izleyin. Orada gayet mantıklı anlatıyor Ay'ın nasıl oluştuğunu. Ben hayretler ve gözyaşları içinde izledim belgeseli.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ