Romantik İlişkilerde Aşk, Şehvet ve Bağlılık

Her kültürde insanlar aşkı yaşar ve her kültürün onu tarif edecek sözcükleri vardır. Binlerce yıldır neredeyse tüm disiplinlerden araştırmacılar, aşkın doğasını keşfetmeye ve başkalarını bulguları konusunda ikna etmeye çalışmışlardır. Ancak aşk, anlaşılması güç olması nedeniyle sürekli olarak tanım ve yoruma açık bir olgudur. Bir insan âşık olduğunda beyninin nasıl çalıştığının incelendiği araştırmalarda, “şehvet, romantik aşk ve uzun süreli bağlanma” olmak üzere üç farklı beyin sisteminin aktive olduğu sonucuna varılmıştır. Bu sistemlerin her biri, belirli duygulara ve davranış değişikliklerine neden olan farklı hormon aktiviteleri ile ilişkilidir.

Aşk, şehvet, romantizm ve erotizm, beyinde tetiklenen kimyasal tepkilerdir.

Cinsel dürtü, beyin tarafından kana salınan ve başta testosteron ve östrojen olmak üzere hormonların üretimini uyaran bir kimyasallar kokteylinin sonucudur. O sırada içinde bulunduğunuz koşullar da beyni bu kimyasalları serbest bırakması için tetikleyebilir. Örneğin belirli bir şarkı, özel bir koku veya belirli fiziksel özelliklere sahip bir kişi kimyasal salınımı tetikleyebilir.

Aşk, dopamin, oksitosin, testosteron, östrojen ve norepinefrin dahil olmak üzere beyin kimyasallarının bir kombinasyonu tarafından tetiklenir. Beyin, uygun bir eş belirlediğinde, o kişiyi çekecek ortamı yaratmak için gerekli kimyasalları üretmek üzere hızla harekete geçer.

Şehvet, testosteron ve östrojen gibi seks hormonlarındaki dalgalanmalardan kaynaklanır. Bu hormonlar, fiziksel tatmin için acil bir dürtüye neden olur. Şehvet sırasında, beynin iki önemli kısmı aktif hale gelir. Susuzluk ve açlık gibi ilkel dürtülerimizi kontrol eden hipotalamus ve uyarılma merkezi olan amigdala. Dopamin şehvet sırasında yoğun bir şekilde salgılanır ve testosteron üretimini tetikleyerek cinsel çekiciliğin oluşmasına neden olur. Bu da birini ilk gördüğünüzde ve o kişiye “sahip olmak” için karşı konulmaz bir dürtü duyduğumuzda olur ve bu durum “ilk görüşte aşk” olarak bilinir.

Şehvet kötü bir üne sahip olarak bilinse de tamamen normal biyolojik bir duygudur ve açıkça üremeye yol açmak ve insan türünün hayatta kalmasını sağlamak için evrimleşmiştir.

Testosteron, cinsel dürtüden sorumlu ana hormondur ve erkeklerde kadınlardan on ila yirmi kat daha fazladır. Bu nedenle erkek cinsel dürtüsü güçlü ve çok acildir. Ancak erkeklerde kadınlardan önemli ölçüde daha az oksitosin bulunur. “Kucaklama hormonu” olarak bilinen oksitosin, orgazm sırasında kadın ve erkeklerde büyük miktarlarda salınır. Erkek orgazm olur olmaz oksitosin düzeyi azalır. Bu yüzden seks sonrası kucaklaşma kadınlar için büyük önem taşırken erkekler için sınırlı çekiciliğe sahiptir.

Bilim, aşk ve şehvetin fizyolojik ve nörolojik düzeyde farklı olduğunu gösterse de aşkın büyüsüne kapılanlar için ikisi arasında ayrım yapmak kolay değildir. Aşk ve şehvet duyguları genellikle aynı anda meydana geldiğinden ve her ikisi de muhakemeyi bulanıklaştırma yeteneğine sahip olduğundan, ikisini birbirinden bağımsız düşünmek zordur. Bu zorluk akıllara “Seks ve aşk farklı şeyler mi? Biri olmadan diğeri olabilir mi? Biri diğerine yol açar mı?” sorularını getirir.

Robert J. Sternberg bu sorulara “Üçgen Aşk Kuramı” ile açıklama getirerek aşkın “yakınlık, şehvet ve bağlılık” olmak üzere üç temel bileşeni olduğunu belirtmiştir. Bir ilişki bu bileşenlerden herhangi birinden, ikisinin veya üçünün birleşiminden oluşabilir ve üçünün de olduğu ilişkiler en uzun ömürlü ve en mutlu olanlardır. Aşkın üç bileşeni birbiriyle etkileşim halindedir. Örneğin, yakınlık arttıkça şehvet veya bağlılık artabilir. Her üç bileşen mutlu ilişkilerin önemli parçaları olsa da önemleri bir ilişkiden diğerine veya belirli bir ilişki içinde zaman içinde farklılık gösterebilir.

“Yakınlık” iki insan arasındaki sıcak, samimi bağı ifade eder. Partner için en iyi olanı istemek, onun mutluluğunu hissetmek, ona saygı duymak, güvenmek, karşılıklı anlayış duygusunu paylaşmak, duygusal destek vermek ve almak gibi faktörleri içerir. “Şehvet” fiziksel, duygusal, romantik ve cinsel çekiciliği ifade eder. Partneri cinsel olarak çekici bulmak ve arzulamak, ona olabildiğince yakın olma isteği, onu daha çok düşünme ve onu daha çok arzulama, ona daha çok dokunma, öpüşme ve sevişme yoluyla aşkını ifade etme ihtiyacı anlamına gelir. Şehvet, aşk ilişkilerinde romantizme, fiziksel çekiciliğe, cinsel doyum ve mutluluğa yol açar. “Bağlılık” aşk ilişkisinin daha rasyonel bir yönüdür. Kişinin bir başkasını sevme kararını ve bu sevgiyi sürdürme taahhüdünü içerir. Bir partnere bağlı kalma ve birlikte gelecekteki başarı ve mutluluk için uzun vadeli planlar yapma kararını ifade eder. Sevgi ve güven temelli, karşılıklı tatmin edici ve kalıcı bir ilişki yaratmak ve sürdürmek için çaba göstermek anlamına gelir.

Sternberg’e göre bu üç bileşenin kombinasyonlarından oluşan 7 ilişki türü vardır:

1. Sadece yakınlık: Partnerlerin birbirlerine karşı yakınlık hissettiği ama şehvet ve bağlılık duygusu yaşamadığı ilişkidir. Ortak çıkarlar, hayata bakış açıları ve anlaşılma hissi ile birleşirler, birbirlerini çok severler ve iyi arkadaş olurlar.

2. Sadece şehvet: Partnerlerin birbirlerine karşı şehvet hissettikleri, cinselliğin ötesine geçmeyen bir ilişkidir. Yakınlık ve bağlılık olmadığı için herhangi bir taahhüdün de olmadığı sığ bir ilişkidir.

3. Sadece bağlılık: Genellikle çocuklar uğruna ya da kariyer, statü için veya sadece maddi nedenle ayrılamayan ve birlikte kalmaya devam eden çiftler arasındaki ilişkidir.

4. Yakınlık ve şehvet: Geleceğe yönelik bir taahhüdün olmadığı yaz aşkları gibi romantik ilişkilerdir. Fiziksel çekime ek olarak duygusal bir yakınlık vardır. Ancak bağlılığın olmaması nedeniyle genellikle kısa süreli olur.

5. Şehvet ve bağlılık: Partnerlerin fiziksel çekimlerinin yüksek olmasının yanı sıra, ilişkinin uzun vadede sürmesini sağlama konusunda da güçlü bir bağlılık hissettikleri ilişkidir. Ancak cinsel yakınlık dışında duygusal bir bağları ve iyi bir iletişimleri yoktur.

6. Yakınlık ve bağlılık: Bu tür ilişkiler normal bir dostluktan çok daha güçlüdür ve partnerler arasında gerçek bir bağ vardır. Uzun süreli ilişkiler veya evliliklerin ilerleyen dönemlerinde görülür. Ancak aralarında şehvet ve cinsel yakınlık olmadığı için onları sevgili olarak görmek zordur, daha ziyade yoldaştırlar.

7. Yakınlık, şehvet ve bağlılık: Üç temel aşk bileşeninin olduğu dengeli ve ideal ilişkidir. Ancak günümüzde bu tür ilişkilerin yaşanmasının nadir ve zaman içinde sürdürülmesinin de zor olduğu bir gerçektir.

Özetle, aşk, romantik, duygusal, zihinsel ve ruhsal bağlantı, şehvet ise cinsel ve fiziksel bağlantı içerir. Şehvet, kişinin ve durumun gerçekliğinden ziyade, görmek istediği şeyin idealleştirilmesi ve yansıtılmasıyla beslenir. Aşk, romantik bir partnerle güvenli, sevgi dolu bir bağlanma, derin bir sevgi, güven ile her şeyin kabulünü içerir.

Instagram

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı