Yapılan araştırmalara göre Roma İmparatorluğu Akdeniz etrafında yayıldıkça, Romalıların kökenlerinin Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Avrupa'dan gelen göçmenler olduğu tespit edilmiştir. Doğu Akdeniz ve Orta Doğu'dan gelen pek çok insan, imparatorluk döneminde Roma kentine yerleşmişlerdir. Kentin erken dönemlerine bakıldığı zaman, insanların genetik olarak Batı Avrupalılara benzediği görülmektedir. Fakat, imparatorluk dönemlerinde ki insanların soylarında Orta Doğu ve Doğu Akdeniz genleri bulunmuştur. Roma İmparatorluğu ikiye bölündüğü ve İstanbul'a taşındığı zaman genetik çeşitliliğinin azaldığı görülmüştür
Romalıların ana dili ise Genel Latince idi. Alfabe olarak ise Yunan alfabesi esas alınan Etrüsk alfabesi kullanılmıştır. Yazışma dili olarak ise gene Latince kullanılmıştır. Ancak edebi eserlerin çoğunun Yunanca kaleme alınmasından dolayı, eğitimli kişilerin arasında konuşma dili Yunanca idi. Roma İmparatorluğu ikiye ayrılınca, Doğu İmparatorluğu'nun resmi dili ise Yunanca olarak kabul edilmiştir. Latince ise Roma İmparatorluğu yıkılınca tüm Avrupa'ya yayılarak, evrimler geçirmiş ve bugünkü Romen dillerini oluşturmuştur.
Romalılarda ilk başlarda tanrılar numina adı verilen ilahi ruhlardı. Ancak Yunanlılar sadece dil alanında değil, din alanında Romalılara tesir etmişlerdir. Yunan etkisi ile birlikte, Romalıların tanrıları Yunan tanrıları ile denkleştirildi. Hatta Roma tanrılarına, Yunan tanrılarının mitolojileri de eklendi. Bu Roma dini giderek imparatorluk sarayının içerisine girmeye başladı ve krallar öldükten sonra tanrılaştırılmaya başladı. 2. yy'da itibaren ise Roma İmparatorluğu'nda Hristiyanlık yayılmaya başladı. Büyük Konstantin'e kadar bu din oldukça olumsuz karşılandı. Lulianus döneminde ise resmi din olarak benimsendi ve Hristiyanlık dışındaki tüm dinler yasaklandı.