Roma, Venedik ve Ortaçağ Mimarisinin İzlerini Taşıyan Görkemli Yapı: Diocletian Sarayı

İsmini dönemin Roma İmparatoru Diocletian'dan alan bu yapı Roma mimarisinin en görkemli yapılarından bir tanesidir. Bu saray imparatorun emeklilik yıllarını geçirmesi için yapılmış ve zamanla dönemin ünlü yapılarından biri haline gelmiştir. Surların içerisinde ve deniz kenarında yer alan Diocletian Sarayı birçok binayı bir arada bulunduran bir saray kompleksidir. Gelin bu görkemli yapıyı daha yakından inceleyelim!

Diocletian Sarayı'nın kalıntıları Hırvatistan'ın en büyük ikinci şehir olan Split kentinde yer alır.

Bu saray aynı zamanda UNESCO Dünya Mirası listesindedir ve koruma altın alınmıştır. Roma, Venedik ve Ortaçağ gibi çeşitli dönemlerin mimari izlerini taşıyan bu saray aynı zamanda 3500 yıllık Mısır sfenksleri ve kalıntıları kullanılarak inşa edilmiştir.

Bu görkemli yapının detaylarına geçmeden önce ismini aldığı imparatordan yani Diocletian'dan biraz bahsedelim.

Diocletian, 284 tarihinde imparator olmuş ve imparatorluk yaptığı dönemlerde emeklilik yıllarını düşünerek kendi adını taşıyacak bir saray yaptırmak istemiştir. Sarayı yaptıracağı yerin ise çocukluk yıllarının geçtiği yer olmasını isteyen imparator yer olarak Split'e yakın Solin kasabasını seçmiştir.

Bu görkemli sarayın inşasına ne zaman başlanıldığı tam olarak bilinmese de 285 yılında olduğu düşünülmektedir.

Sarayın inşaatının devam ettiği süreçte imparator Diocletian rahatsızlanmış ve kendi tercihi ile imparatorluktan çekilmiştir. Bu sayede gönüllü olarak tahtını bırakan ilk kişi de imparator Diocletian olmuştur. İmparator Diocletian tahtından çekildiğinde sarayın inşaatı daha bitmemiş olmasına rağmen saraya taşınmış ve vefatına kadar orada yaşamaya devam etmiştir.

İmparatorun hayata veda etmesi Split kentinin bir milat edinmesine neden olmuştur.

Roma döneminin görkemli yapısı olan Diocletian Sarayı bir kompleks şeklinde ve 38 bin metrekarelik alana kurulmuştur. Aynı zamanda saray inşa edilirken dikkat edilen detaylardan bir tanesi de denize kıyısı olması imiş. Bunun nedeni ise imparatorun saraya gemiden direkt olarak ulaşabilmesiymiş.

Sarayın yapımında malzeme olarak kireçtaşı, tuğla ve beyaz mermer kullanılmıştır.

Sarayın yarısı imparatorun kişisel alanı için ayrılırken bir diğer yarısı da askeri garnizon binaları için ayrılmıştır. Aynı zamanda saray kompleksinin içerisinde devlet odaları, ofisler, tesisler ve tapınaklar da bulunur.

Yapımı oldukça uzun bir zaman yayılan bu sarayın mimarının kim olduğu bilinmemektedir.

Mimarı bilinmeyen bu yapının tasarımında ise kale mimarisi örnek alınmıştır. Sarayın ana yolunun kavşağında bir sundurma bulunur ve bu sundurma sütunlar ile süslenmiştir. Aynı zamanda bu sundurmalar halkın toplanması için bir meydan olarak da kullanılmıştır.

İmparatorun ölümünün üzerinden 150 yıl geçtikten sonra sarayın yer aldığı bölge 7. yüzyıla kadar terk edilmiş ve daha sonra bölge sakinleri Slavlardan kaçmak için saraya sığınmışlardır.

Bölge sakinleri sarayın içerisindeki duvar içlerine evler inşa etmiş ve büyük odaları da ev haline getirerek saray içerisinde yaşamaya başlamışlardır. Daha sonra ise saray ve kalıntılar bir kente dönüşmüş ve Split'in merkezi haline gelmiştir.

7. yüzyılda kent sakinleri Hristiyanlık inancını benimsemiş ve bu durum da sarayda birçok değişikliğin meydana gelmesine neden olmuştur.

Örneğin İmparatorun Roma tanrılarına adadığı Jüpiter Tapınağı, Saint John'a adanarak bir vaftizhane haline dönüştürülmüştür. Daha sonra 13. yüzyılda ise sarayın içerisindeki katedrale bir çan kulesi eklenmiştir.

İskoç neo-klasik mimar Robert Adam 1764 yılında “Dalmaçya’daki Spalatro’daki İmparator Diocletianus Sarayı’nın Harabeleri” isimli bir kitap yayınlamış ve saray bu kitap sayesinde tüm dünyaya tanıtılmıştır.

Bu içerikleri de okumak isteyebilirsiniz;

Avrupa Uzay Ajansı'nın Euclid Uzay Aracı Evrenin Karanlık Gizemlerini Araştıracak!
İnsanlar Çok Eskiden Teknolojinin Olmadığı Günlerde Zamanı Nasıl Sayıyorlardı?
Bilim İnsanları Açıkladı: Yakın Gelecekte Görebileceğiniz 6 Nadir Gökyüzü Olayı

Popüler İçerikler

Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!
Kadınlarla Kafayı Bozan Sözde Hoca Bu Kez de "Karını Bize de Evde Oynat" Sözleriyle Tepki Çekti