Roma'nın Kuruluşunu Sağlayarak Birçok Şeyin Gerçekleşmesine Sebep Olan Taşın Bi' Garip Hikayesi

Roma'nın tarihi şehir merkezinde Antik Roma döneminden kalma, o zamanlar şehri kutsal kılan, sınırlarını belirleyen ve Roma'yı bugün bildiğimiz Roma yapan pek çok olgu ve değerin gelişmesinde payı olan devasa 2.000 yıllık bir taş bulundu. Taş hakkında paylaşılan detayları ve neden bu kadar önemli olduğunu merak ediyorsanız içeriğimize buyurun. 👇

Sivri uçlu kaide anlamına gelen 'cippus' adı verilen 1,80 metrelik taş, traverten olarak da bilinen ince kireçtaşından yapılmış.

Taş, geçtiğimiz Haziran ayında kısa süre önce restore edilen ve bu senenin başında müzeye dönüştürülen Augustus Mozolesi'nin de bulunduğu meydana yeni bir kanalizasyon sistemi yapılırken keşfedildi. Taşın, Roma'nın 'pomeryum' denen bölgesini işaretleyen düzinelerce taştan biri olduğu tespit edildi. Pomeryum, şehir surlarının dışında bulunan, içinde yapı inşa edilemeyen, ürün yetiştirilemeyen ve silah bulundurulamayan kutsal bir bölgeydi.

Roma yasalarına göre pomeryum, Roma surlarının içinde kalan ve şehir olarak bilinen bölgeyi kapsıyordu.

Pomeryum haricindeki her yer ise alelade toprak parçası olarak görülüyordu. Temmuz ayında keşfin duyurulduğu basın toplantısında Roma Arkeoloji Müzeleri Müdürü Claudio Parisi Presicce, 'Roma şehrinin kuruluşu, bu pomeryumun inşasıyla başlamıştır' diyerek sınır taşlarının önemine değindi.

Pomeryumun M.Ö. 8. yüzyılda, şehrin sınırlarını kutsal öküzünün çektiği sabanla belirleyen kutsal kurucusu Romulus tarafından inşasına başlandığına inanılıyor.

Efsaneye göre Romulus, kardeşi Remus'un kendisiyle dalga geçip sabanının üzerinden atlamasına sinirlenip kardeşini öldürüyor. Exeter Üniversitesi’nden fahri profesör Peter Wiseman konuyla ilgili olarak, 'Saban, antik şehrin sınırlarını çizmişti ki pomeryum adı da 'surun ardında kalan' anlamına gelen post moerium sözcüğünden türemiştir” diyor.

Bugüne kadar 10 pomeryum taşı bulunmuştu. Bu ise son 100 yılda bulunan ilk taş.

Taşın üzerindeki Latince yazıda taşın, M.S. 49 yılında İmparator Claudius zamanında şehir genişletilirken konulduğu belirtiliyor. Şu anda Vatikan Müzesi'nde sergilenmekte olan aynı döneme ait bir başka pomeryum taşı da bu bilgiyi doğruluyor.

Pomeryumun Antik Roma için kamusal ve sembolik anlamları çok büyüktü.

Antik Roma tarihi boyunca birçok kez genişletilen pomeryum, yalnızca iktidar sahibi magistraların kararıyla genişletilebiliyordu. Wiseman'a göre Claudius dönemindeki genişlemenin sebebi, Roma'nın M.S. 43'te İngiltere'yi fethetmesiydi. Claudius döneminde pomeryuma eklenen bölge, günümüzde Augustus Mozolesi'nin de bulunduğu Campus Martius'u (Tanrı Mars'ın Alanı) kapsıyor. Wiseman konuyla ilgili olarak, 'O zamanlar surların dışında kalan Campus Martius'ta çok büyük kamu binaları, tapınaklar ve tiyatrolar bulunuyordu. İllaki pomeryuma dahil edilmeliydi' diyor.

Şehrin etrafına kutsal kabul edilecek bir sınır çekme fikri Etrüsklerden alınmış olabilir.

Potsdam Üniversitesi'nden antik tarih profesörü Filippo Carlà-Uhink, Romalıların bölgede kendilerinden önce yaşayan Etrüsklerden pek çok konuda etkilendiğini belirtiyor, pomeryum hususunda ise, 'Romulus pomeryumu çizdiğinde uygarlığı ve tarihi (yani Roma şehrini) yabandan ve tarih öncesinden ayırmış oldu' diyor.

Antik Roma'daki pek çok yasa, taşlarla işaretlenen sınırların içerisinde geçerliydi.

Örneğin 'pleb tribünü' olarak da bilinen magistralar sadece şehrin sınırları içerisindeki siyasi meselelere müdahale edebiliyordu. Müttefik halkların delegeleri pomeryuma girebilirken düşmanlar Senato'nun özel izni olmadıkça pomeryuma alınmıyordu. Pomeryumda silah bulundurmak yasaktı. Bundan ötürü Roma orduları şehir surlarının önünde terhis ediliyor, yalnızca Senato'nun muzaffer generaller adına düzenlediği askeri geçit törenlerinde askerler şehre girebiliyordu.

Pomeryumun kutsal kabul edilmesi, siyasi uygulamaların yanında dini uygulamaların da yürürlüğe girmesiyle sonuçlandı.

Şehre adım atan magistraların 'kuş falı' baktırıp iyi talihle mi yoksa kötü talihle mi geldiklerini öğrenmeleri bekleniyordu. Fal baktırmama durumunda ise ölümcül bir olayın gerçekleşeceğine inanılıyordu. Örneğin Romalı yazar Cicero'nun yazılarında, M.Ö. 163'te konsüllük görevini yürüten Tiberius Gracchus'un Senato tarafından şehre çağrıldığında kuş falı baktırmadığını ve bu umursamazlığının bir yetkilinin ölümüne neden olduğu geçmektedir. Carlà-Uhink bu durumla ilgili olarak, 'Söz konusu yetkilinin ölümü, Tanrıların öfkelendiğine dair bir işaret olarak algılandı. Senato iki konsülün de görevi bırakması gerektiğine karar verdi ve derhâl seçime gidildi' diyor.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir 👇

Kölelikten Hükümdarlığa Geçtikten Sonra Roma İmparatoru Unvanından Kendi Rızasıyla İstifa Eden Diocletianus
Her Maddesinde Kendinizi Daha Kötü Hissedeceksiniz Tarihin Gelmiş Geçmiş En Kötü İnsanı Olan Roma İmparatoru Caligula!
Bugüne Kadar Antik Roma ile İlgili Tarih Derslerinde Asla Duymadığınız Birbirinden Enteresan 14 Bilgi

Popüler İçerikler

Göç İdaresi Başkanlığı Duyurdu: Türkiye'deki Suriyeli Sayısı Açıklandı
Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi
Zoru Başardık: Karadağ'a Üç Puan Hediye Eden Milli Takım'a Gelen Tepkiler