Rıfat Kamaşak Yazio: Örtülü Müfredat ile Kültürel Dayatma ve Ön Yargı Yaratma Sorunsalı

İnsanoğlunun doğduğu andan itibaren başlayan ve okul hayatı ile sistematik olarak devam eden öğrenme yolculuğunda eğitim materyalleri oldukça kritik bir rol oynuyor. Yapılan birçok araştırma, özellikle yabancı dil öğreniminde kullanılan materyallerin içerdiği kelimeler, resimler, şekiller ve diyaloglar vasıtasıyla öğrenicilerin dış dünyaya karşı olan algılarının bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde manipüle edilebildiğini gösteriyor. Asıl amacı eşitlik, adalet ve objektiflik kıstaslarına dayalı bilgi aktarımı olan eğitim müfredatlarının bu tür manipülatif mesajlar içeren yan etkilerine örtülü müfredat (hidden curriculum) adı veriliyor.

Örtülü müfredat, bazı yaşam tarzları, kültürler ve ülkelerin diğerlerinden daha üstün gösterilmesinden, çeşitli dil, din, ırk, fikir ve ideolojiler hakkında sempatik ya da antipatik algılar yaratılmasına ve hatta cinsiyetçiliği körükleyen, kadın ve erkekler için idealize edilmiş meslek ve toplumsal rollerin vurgulanmasına kadar çeşitli manipülatif örnekler içerebiliyor.

Carol Chapelle’e ait bir araştırmada Kuzey Amerika Üniversitelerinde okutulan 9 farklı Fransızca dil kitabı incelendiğinde materyal içeriğinin yüzde 93 oranında Fransa ve Fransa ile ilgili söylem ve örnekler içerdiği, Fransızcanın yaygın olarak kullanıldığı Kanada, Belçika ya da Afrika ülkelerine ait söylem ve örneklere sadece yüzde 7 oranında rastlandığı görülüyor. Benzer araştırma Kanada Üniversitelerinde okutulan Fransızca dil kitapları incelendiğinde yüzde 3’lere kadar düşüyor. Yani bir nevi dünya başkenti olarak Paris sunulurken, Fransızcanın sadece Fransa ile eşdeğer olduğu algısı yaratılıyor ve Fransız kültürü ön plana çıkartılıyor.

Bu durumun günümüzün “lingua franca” yani yaygın dünya dili olarak kabul edilen İngilizce öğretimi için de geçerli olduğu rahatlıkla görülebiliyor. Kitapların çoğunda İngiltere ve Londra ile biraz da Amerika örnekleri görülürken mesela İngilizcenin yaygın olarak konuşulduğu ülkeler olan Gana, Nijerya, Hindistan ve hatta Yeni Zelanda’nın pek esamesi okunmuyor. Hadi birkaç örnek görüldü diyelim, karşılıklı iş diyaloglarında işveren İngiliz olurken iş arayan genelde aksanlı konuşan Hintli, restoran diyaloglarında ise garsonlar Pakistanlı, temizlikçiler Afrikalı oluyorlar. Nedense Hintli işverenden iş isteyen ya da garson İngiliz hiç yok. İngilizler ya da Amerikalılar dünyanın çeşitli yerlerine tatile giden turistler şeklinde tanıtılırken aralarında hiç siyahi ya da etnik kökenliler olmuyor, tesadüfen hepsi beyaz!

Örtülü müfredatlarda diğer dünya ülkeleri ve vatandaşları konusunda da mevcut ön yargıların tekrar tekrar vurgulandığı sıklıkla görülebiliyor.

Petrol zengini Arap, pizza yiyen İtalyan, başörtülü Müslüman ve çok çalışkan Japon gibi kalıplaşmış stereo tiplemelere sıklıkla rastlanırken bu milliyetlere ait herkes aynı şekilde tanıtılıyor. Japon kültürü saygıdeğer örnek kültür olarak kitaplarda yer alırken, kadınlar diyalog ve hikayeleştirmelerde öğretmen, diş hekimi, ev kadını ya da buna benzer soft meslekler ile ilişiklendiriliyor ve kadına evrensel düzeyde idealize edilmiş roller biçiliyor. Bu roller arasında astronot, itfaiyeci, fizikçi ya da bilimde çığır açan insanlara pek rastlanmıyor. Her ne kadar bu konularda toplumsal farkındalık artmaya başlasa da sorun halen önemini koruyor.  

İnsanlar arasında faşizmi, cinsiyetçiliği, ırkçılığı ve ön yargıları besleyen örtülü müfredatlar evrensel barış, adalet ve insan hakları açısından gerçek bir tehdit ve bu konuda yazarlar, eğitimciler, akademisyenler ile politika yapıcılara ciddi görevler düşüyor. 

Eşitlik ve farklılıklara saygının hüküm sürdüğü bir dünyada sevgiyle kalın. 

LinkedIn

Instagram

Facebook

Popüler İçerikler

Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?
Kızılcık Şerbeti'nde 4 Kişinin Öldüğü Patlama Sahnesi Nasıl Çekildi?
Wanda Nara ile Yasak Aşk Yaşadığı Öne Sürülen Keita Balde Sivasspor'dan Gönderildi