Bildiğimiz üzere günümüzde alternatif tarih üzerine yazılar düşünceler var. 'Kennedy öldürülmeseydi nasıl olurdu?', 'İç savaşı güneyliler kazansaydı veya ABD iki parça halinde kalsaydı?', 'Hitler başarılı olsaydı?' Tabi ki çoğu spekülasyondan fazlası değil. Bu konuda konuşmayı, okumayı, yazmayı seven insanların sayısı da oldukça fazla. “Peki, ya teknolojinin ilerleyişinde değişiklikler yaşansaydı nasıl olurdu?” konusu cidden az kişinin konuştuğu bir başlık olarak kalıyor. Günümüz perspektifini, geçmişteki imkanları ve modayı sentezleyerek ortaya koyduğunuz akıma retro-fütürizm diyoruz. Karıştırılmaması gereken nokta şu; geçmişte yapılan fütüristik eserlerden ziyade günümüzde yapılan ve geçmişte gibi gözüken fütüristik kurguları ele alıyoruz. Daha iyi anlaşılması için; Jules Verne (1828-1905) dönemine göre bir fütüristtir fakat eğer bugün yaşasaydı (ve eserleri aynı olsaydı) kendisine retro-fütürist demekte bir sakınca olmazdı. Yine de bugün tekrar okumak (Henüz okumadıysanız zaten çok ayıp!) gayet tabi retro-fütürist iştahımızı giderebilir.
Retro-fütürizmi tanımlarken kullandığımız kavramları biraz açalım: Öncelikle geçmişteki imkanları ve modayı ele alalım. Burada geçmişteki bazı dönemler, mevcut teknolojilerine odaklı parçalara ayrılarak kendi alt başlıklarını oluşturur. Kurgunun bahsi geçen döneme ait estetik kaygılara sadık olması oranı, o kurgunun kalitesinin bir göstergesidir. Moda ve tasarım derken kastettiğim şey tam olarak budur. Mimariden endüstriyel tasarıma, giyim-kuşama kadar her şeyi bu kaygıyla tasarlamak gerekir.
Retro-fütüristik temalardan en yaygın olanları şu şekildedir: