Restorasyon konusunda kanayan yaralarımızdan bir tanesi olan Narmanlı Han'ının köklü tarihi ve yaşanmışlıkları hepimizi etkiledi. Bizler de 1800'lerde inşa edilerek günümüze kadar ayakta durmayı başaran ancak restorasyonla birlikte bambaşka bir yere dönüşen hanın köklü tarihini sizler için araştırdık. Siz de içeriğimizi merak ediyorsanız sizi şöyle alalım.👇
Narmanlı'nın yıllar önce inşa edilmesinin yanında yaşanmışlıkları da bir o kadar etkileyici.
İlk Rus elçisi ise ünlü yazar Tolstoy'un büyük dedesi Pyotr Andreyevich Tolstoy'du. Binanın elçilik olarak kullanıldığı süreçte aynı zamanda Rus mahkumların kaldığı bir hapishaneydi. Büyükelçilik binasının inşa edilmesinin ardından 1880 yılından 1914 yılına kadar Rus hapishanesi olarak kullanıldı.
Büyükelçilik binasının inşa edilmesinin ardından 1880 yılından 1914 yılına kadar Rus hapishanesi olarak kullanıldı. Mimar Giuseppe Fossati'nin İstanbul'da inşa ettiği ilk bina olan han, ilk inşasında daha geniş boyuttaydı.
Büyükelçilik hizmetinden sonra handa bulunan hapishanenin yanında ticaret ofisleri çalışmaya devam ediyordu. 1930’lu yıllarda son iki ofis de kapatıldığı için hanın Ruslarla olan etkileşimi son buldu.
Han; heykeltıraş Firsek Karol, şair Bedri Rahmi Eyüboğlu, 'Ulus Gazetesi' temsilcisi Neş'et Atay ve ressam Aliye Berger'i ağırladı. Aynı zamanda Andrea Kitabevi, ünlü Ermeni Gazetesi 'Jamanak', ünlü giysi markası Antoine Visconti de handa yer alıyordu.
Yorumlarda buluşalım...
Kusura bakmayın ben beğendim içerideki mekanlar bile özenle dekore edilmiş istiklale yeni bir hava kattı ayrıca rengi dışında resmen mimari aynı
Belki daha rustik ve gri bir havada restore edilebilirdi ama bu hali de yıkıntı haline göre muhteşem bir gelişim. Her ne kadar restorasyon konusunda facia bir ülke olsak da buna razı olunur diye düşünüyorum.
BERBAT olmuş. Tam anlamıyla içine etmişler. Restorasyon böyle yapılmaz. Beğenenleri veya karşı çıkmayanları anlamıyorum açıkçası, restorasyonun önceliği orijinalliği korumadır, güzel görünmesi değil. Etrafındaki yeni yapılan otellerden ne farkı kaldı? Bu "restorasyonları" yapanlar için tarihimizin hiçbir önemi yok; ayrıca bu bilinçli yapılıyor, JaneDoe'nun söylediği gibi kültürsüzleştirme, çünkü kültür ögesi olmaktan çıkarsa birilerinin elinde oyuncak olması kolaylaşır. Bunların amacı para kazanmak ve şekilcilik sadece, başka bir şey değil. Gözü paradan başka hiçbir şey görmeyenlerin eline düşmüş ve malesef onları zengin ediyor, biz de kültürel mirasımızı teker teker kaybediyoruz... Ve buna şükretmek gibi bir davranışta bulunuyoruz. Şükrede şükrede, aza kanaat getirerek kaybettik bu ülkeyi, farkında mısınız?