Yüzlerce hatta binlerce yıl ayakta kalmayı başarabilmiş tarihi eserler, restorasyon adı altında adeta kılık değiştiriyor. Çünkü ülkemizde restorasyon, yenileme olarak algılanıyor. Eserler, yapılar kendi dönemine uygun şekilde restore edileceği yerde kulaktan dolma bilgilerle ve günümüzdeki malzemelerle resmen yeniden inşa ediliyor. Bu durum ülke olarak tarihe bakış açımızın son derece net ve acı bir kanıtı. İşte bir Türkiye klasiği olarak, üzülerek bir araya getirdiğimiz restorasyona kurban giden tarihimizden geriye kalanlar...
Restorasyon ekibinin mizahına bayıldım. Taş çatlasa 90 yıl yaşayabilecek insanların binlerce yıldır dünyada olan eserlerin içine sıçması. Hiç bir işin ehline verilmediği, işi üstlenenin de para odaklı ifa ettiği ortada. Bu hacamatı başka nasıl açıklayacaksın ki. Arada bir "yurtdışındaki eserler bizim" diyen bürokratlarımız bırakın british museum'da falan kalsın her şey. Tıbbın ana kuralı restorasyonda da geçerli; düzeltemiyorsan dokunma!
Dünya da hiçbir ülke bizim kadar tarihin içine etmedi
Antalya da kesik minare vardı. Tarihi bir yer ve yıllardır öyle. Tamamladılar onu da. Normal cami minaresi şeklinde. Artık antakya da kesik minare diye bir yer yok.